English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Z ] / Zorlanmış

Zorlanmış traduction Français

232 traduction parallèle
Ailenin serveti kendini beğenmiş ve bencil üvey kardeşler için telef edilirken Külkedisi hırpalanmış, küçük düşürülmüş ve sonunda kendi evinde hizmetçi olmaya zorlanmıştı.
La fortune familiale était dilapidée pour ces demi-sœurs vaines et égoïstes, alors que Cendrillon était maltraitée, humiliée et forcée de devenir une servante dans sa propre maison.
Doktor Carrington, haklısınız, kilit zorlanmış.
Vous aviez raison. Le cadenas a été forcé et remis en place.
Üstelik zorlanmış olmalı, aksi hâlde bir not bırakırdı.
Et elle a dû être emmenée de force, sinon elle aurait laissé un mot.
Zorlanmış gibi mi görünüyorum?
- J'ai l'air d'être forcé?
Kervan geri dönmeye zorlanmış.
La caravane est contrainte de rentrer.
Zorlanmış ya da değil, o, yasak maddeler için tasarımlar oluşturmakla suçlu.
Le problème n'est pas là. Je dois punir l'auteur de ces dessins immoraux.
Zorlanmış, efendim, ve çizik işareti taze.
Elle a été forcée et la rayure est fraîche.
Bu şekilde, çocuk, yalan söylemeyi öğrenmeye zorlanmış oldu.
Ainsi a-t-iI dû apprendre Ie mensonge.
Ağır bir metal objeyle dövülmüş, tecavüz edilmiş ve zorlanmış bir ihtimal cinayet aletiyle.
Elle a été frappée avec un objet métallique, violée et pénétrée avec un objet, sans doute l'arme du crime.
Orduda k endinizi birçok biçimde hissedebilirsiniz : - Yorgun, zorlanmış, eğitilmiş, gururlu.
Grâce à l'armée, vous vous sentirez fatigué, stimulé, bien entraîné...
Köyü bulmakta çok zorlanmış.
Il a tourne longtemps autour du village avant de le trouver.
Zorlanmış spektrum iletişimi en fazla lekeli görüntü verebilir efendim.
Procédure de communication forcée au maximum?
O gittiğinde çok zorlanmış olmalısın, bir çocuğu tek başına büyütmek.
Ça a dû être dur lorsqu'il est parti, élever un enfant toute seule.
Kapı zorlanmış.
La porte a été forcée.
Ayrıca sosyal toplantılara da katlanmakta zorlanmışımdır. Bir keresinde bir gelenek vardı, Sadie Hawkins Dansı?
J'ai aussi trouvé certaines fêtes embarrassantes, en particulier celle où l'on célèbre la danse de la séduction.
Bir şekilde, bu kumpasta rol almaya zorlanmış olması aşikâr.
On l'a forcé à prendre part au complot pour tuer le gouverneur...
Pan Am Clipper okyanusa inmeye zorlanmış.
On attaque le clipper de la Pan Am.
İhtimallerden birisi de, Kardasyan güçleri tarafından, zorlanmış olmandır.
Selon le calcul des probabilités, vous êtes utilisée par les Cardassiens.
Kardasyanlar tarafından, gerçekten zorlanmış olsaydım, neden kendimi feda etmek için uğraşayım ki?
Si je suis prisonnière des Cardassiens, pourquoi me sacrifierais-je pour eux?
Bu davalı gençlerimiz helake sürüklenmiş. İstemedikleri halde zorlanmış olmaları mümkün.
Les jeunes accusés ont sombré dans la perdition, ils y ont été entraînés sans s'en rendre compte.
Kapı zorlanmış gibi görünüyor ama alarm çalışmamış.
La porte, forcée mais l'alarme est restée branchée.
Servis giriş anahtarını kır. Zorlanmış izlenimi vermeli.
Force le verrou de l'entrée de service.
Servis giriş kapısını kır. Zorlanmış izlenimi vermeli.
Force le verrou de l'entrée de service.
- Haleh, idrarlığını takarken zorlanmış.
C'était dur de poser la sonde.
İki hafta boyunca bodrumda yemeğe zorlanmış.
Il a dû manger dans la cave pendant deux semaines.
Biliyor musunuz, bahşişi hesaplamakta her zaman zorlanmışımdır.
J'ai toujours eu du mal à calculer mon pourboire.
Ve bu kadın- - bu güzel kadın... kuğu olmaya zorlanmış.
Et cette femme, cette très belle femme, est obligée de devenir un cygne
Ben fazlasıyla zorlanmış bir evlilikte alınmış bir molayım.
Je suis une échappatoire à ce mariage trop lourd.
Annesinin bir bebeğin kalbini... taş bir hançerle çıkarmasını izlemeye zorlanmış...
On la forçait à regarder sa mère arrachant le coeur du bébé avec une dague en pierre.
Çocuk düşürmeye zorlanmış.
- Ils la faisaient avorter, et ils brûlaient...
Kafası güzelken tıraş olmakta zorlanmış mı?
C'est quoi? C'est dur de se raser quand on est défoncé?
Bir büyücü ile evlenmeye zorlanmış.
On l'a forcée à épouser un warlock.
Zorlanmış olabileceğini düşündüm.
Je me suis dit que t'avais peut-être eu des ennuis.
İsteği dışında alıkonup fuhuşa zorlanmış.
Elle était séquestrée et prostituée contre son gré.
İsteği dışında alıkonup fuhuşa zorlanmış.
Il a menacé de la tuer. Qu'est-il arrivé à la ferme?
- Zorlanmış gibi geldiğini biliyorum, ve... öyle.
- Je sais que ça a l'air tordu, et ça l'est.
- Kapı zorlanmış mı? - Hayır.
- La porte n'a pas été forcée?
Birisi tarafından mı zorlanmış?
Quelqu'un l'a fait à sa place?
- Oral sekse mi zorlanmış?
Pénétration orale forcée?
O halde ortakyaşam tarafından öyle yapılmaya zorlanmış olmalı.
Le symbiote l'y a donc poussé.
Bu şekilde ruh arayışında ve diş gıcırtıları arasında bu konvansiyonun delegeleri kavgacı bir zorbanın ve partisinin radikallerinin rahatsız edici davranışları yüzünden birlikten ayrılmaya zorlanmıştır.
Alors que la conscription... et les grincements de dents vont bon train... CHAMBRE DES DÉLÉGUÉS RlCHMOND, virginie Les délégués de cette convention, pressés par les actes d'un usurpateur... belliqueux et de son entourage... sont tombés dans la sécession.
Gördüğün gibi, şartlar tarafından buna zorlanmış, istemediği bir suçu işlemiş biriyim.
Je suis un homme piégé par le destin, forcé à payer pour un crime que je n'ai pas...
- Saatte üç duble mi? İçmeye zorlanmış olabilir.
.. Il aurait pu la forcer à boire.
Aynı zamanda ters ilişkiye zorlanmış.
Il a été violemment sodomisé.
Kadınların hepsi ters ilişkiye zorlanmış.
Selon le médecin, aucune des femmes na été violée vaginalement. Toutes ont été sodomisées.
Mary yangının acısını dindirmeye zorlanmış... ve kendi ölümünü tekrar tekrar yaşamış.
Mary a été contrainte de revivre le feu, et sa propre mort, encore et encore.
- Bunu bulmak için bayağı zorlanmış herhalde.
Nick, une question.
Yazması için zorlanmış olabilir.
- L'a-t-on forcé?
Diğer çocuk gibi kanı içmeye zorlanmış.
- Il a dû lui faire ingérer du sang aussi.
Nefes almakta zorlanmıyor, satürasyonu iyi ve vücut salgısı var.
Pas de stridor, bonne stat.
Sır saklamakta zorlanmıyorum.
Non, je n'ai pas de mal à garder un secret.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]