English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Z ] / Zıp

Zıp traduction Français

23,124 traduction parallèle
Bu habere sevinçten hoplayıp zıplamam mı gerekiyor?
Je suis censée sauter de joie?
Ben yardım etmeye çalışırken böyle kızıp bana saldırman... -... bir şey sakladığının kanıtı.
Le fait que vous soyez en colère à m'attaquer quand je veux vous aider, prouve que vous ne dites pas tout.
Onlar için endişelenmeyi bırakıp geleceğinizi düşünmeye başlamalısınız.
Vous devez arrêter de vous inquiéter pour eux et commencer à penser à votre futur.
Tommy kayıp ve Will'e saldıranlar meçhul, o yüzden soruşturmamızı ve tehdit analizi yapmamızı istediler.
Avec Tommy manquant et les agresseurs de Will dans la nature, ils nous demandent d'enquêter et d'évaluer la menace.
Aramamızı en güneydeki bölgeye odaklayıp taramaya devam etmeliyiz.
Concentrons notre recherche dans la zone la plus sud, continuer à quadriller.
Çok kolay ; bombaları paketler bağlayıp zamanlayıcı kuracağız ki havada patlasın.
C'est facile. On accroche des grenades aux sacs, on programme un minuteur pour qu'ils explosent et en avant le barbecue.
Hayır, biz burada kalıp, takımı koruyacağız.
Non, on doit rester ici et protéger l'équipe.
Nehrin yukarısına doğru demir alıp hisarı geçmeye çalışacağız.
On navigue directement vers le fort en remontant le fleuve.
Zaferinin tadını çıkartıp kutlama yapmadan önce Rollo'yu tutuklamalısınız.
Arrêter Rollo avant qu'il ne savoure et célèbre son triomphe.
Rabbimizin, Tanrımızın düşmanlarımızı cezalandırıp bizi koruyacağını biliyoruz.
On sait que notre Seigneur frappera et nous délivrera de nos ennemis.
Kayıp kamera kayıtlarınız onun elinde.
C'est lui qui a la vidéo disparue...
Seattle P.D. onları bulmamızı istedi.
La police de Seattle a sollicité notre aide pour les retrouver.
Pritchard o adamları yakalayıp kızı kurtarana kadar durmayacak.
Il continuera tant qu'il ne les aura pas attrapés et secouru cette fillette.
Şimdi her köşeden fışkıran şiddetin tehdidi olmadan, işe gidip, çocuklarımızı okula bırakıp küçük zevklerin tadını çıkarabiliyoruz.
À présent, nous pouvons aller au travail, déposer nos enfants à l'école et jouir des petits plaisirs de la vie... sans que la menace de la violence nous guette à chaque coin de rue.
Tek yapmamız gereken adamı kullanıp Zoom'ın hızını çalmanın bir yolunu bulmak sonrasında kızını kurtarabileceğiz.
On doit comprendre comment l'utiliser pour voler la vitesse de Zoom, et ensuite nous ramènerons votre fille.
Organik maddedeki oksijen seviyesini sistemde aratarak asfalt sızıntısına yakalanıp mahsur kalan hayvanlarla eşleşme buldum.
Cela renvois au taux d'Oxygène dans la matière organique J'ai trouvé une correspondance à des animaux piégés et conservés dans un liquide d'asphalte.
Bir gün Zoom, sizle kızım arasında bir seçim yaptıracak bana ne zaman olursa olsun gözümü kırpmayıp bir an olsun düşünmeden kızımı seçeceğim.
Et un jour, Zoom me fera choisi entre vous et ma fille, et à chaque fois, sans ciller, sans faiblir, Je choisirais ma fille.
Hepsini alacağı için daha çok Hız Gücü ile dolmanı istiyor. Beni geri gönderin. Çökertme reaktörünü kullanıp gediği kapatın.
Il veut que tu aies plus de Force véloce en toi, pour finalement te la prendre, renvoie-moi, utilise le réacteur à implosion pour fermer la brèche.
Hızımı çalıp, buradan gidebilirdi.
Il aurait pu voler ma vitesse, partir loin avec.
Şu İsa'nın, lanet balığı denizden çıkarıp cehenneme yolladığında ortaya çıkan kırmızı, mavi ve sarı ışıklardan koyabilirim.
Ils scintillaient de rouge, bleu et jaune, comme le poisson chrétien tiré du brouillard...
Ama sana hızını, Wells'in vücudundan kurşunu çıkarıp hayatını kurtarabileceğin kadar uzun süreliğine geri vermişti.
Mais ça t'a redonné ta vitesse assez longtemps pour extraire cette balle de Wells, et sauver sa vie
10 erkek ve kız kardeşle birlikte beni bir orman kulübesinden alıp taşıdı.
Ça m'a fait sortir de la cabane dans la forêt avec 10 frères et sœurs...
Amacımız virüsü kontrol altına alıp insaları güvenli bşr şekilde evlerine ulaştırmak.
Notre objectif est de contenir le virus et que les gens rentrent sains et saufs.
Telefonlarımızı birbirine bağlayıp onları daha çok güçlendirmez misin?
Tu ne peux pas relier nos mobiles pour le renforcer?
Beyler, eğer aldığınız ürünleri, raflara geri bırakıp araçlarınıza dönerseniz, biz de kimseye zarar gelmeden gitmenize izin veririz.
Messieurs, si vous pouviez gentiment remettre la marchandise sur les rayons et enlever votre véhicule des lieux, on pourrait y arriver sans semer de cadavres.
Eşyalarınızı alıp yürüyün beyler!
Équipez-vous, les hommes!
Yapayalnız kalıp çocuğunuzu nasıl besleyeceğinizi düşünmek... -... nasıldır biliyor musunuz?
Savez-vous ce que ça fait d'être seule au monde et de se demander comment on va nourrir son enfant?
Kocanız son zamanlarda biriyle tartışıp anlaşmazlık yaşadı mı?
A-t-il eu une dispute, un désaccord, des doléances avec quelqu'un récemment?
Böyle boş boş dolanıp duramayız, bir yere gitmemiz lazım.
On ne peut pas continuer à tourner en rond.
Cırcır böceklerini alıp gizlice yemeğimize mi attınız yani?
On dirait pas qu'elles avaient pensé à ça, Phil. Vous preniez des criquets et les mettiez dans notre nourriture?
Bununla ve kendimizle nasıl baş edeceğimiz hayatta kalıp kalmayacağımızı belli edecek yani doğruyu mu istiyorsunuz?
Notre façon de le gérer et de nous gérer déterminera si on va survivre ou non, alors vous voulez la vérité?
Burada sıkışıp kaldığımızı oğluma söylemek zorunda kalan, ve ne zaman eve döneceğimiz hakkında en ufak fikri olmayan ben. Bunları ne daha katlanılabilir hale getirirdi biliyor musun?
Moi, quand j'ai dû dire aux enfants qui sont coincés ici que je ne sais pas quand ils rentreront chez eux, et tu sais ce qui rendrait tout ça supportable?
Kovayı boşaltıp, çöp olarak kullanırsınız.
Videz le seau, utilisez-le pour les déchets.
Burada sıkışıp kaldığımız andan itibaren, hesabımdaki para bitene kadar her gün biraz para çekmeye başladım.
Dès que nous avons été enfermés ici, J'ai retiré de l'argent chaque jour jusqu'à que mon compte soit vide.
Kızımı alıp gideyim deme!
Ne t'avise pas de partir avec ma fille!
Duyularınız yerine nefes alıp vermeye odaklanın.
Concentrez-vous sur votre respiration plutôt que sur la sensation.
Bu ayıp olurdu çünkü... Bu hapishanede çok sayıda uyuşturucuya başlama riski olan genç kız var.
Ca serait dommage car... il y a beaucoup de jeunes filles qui ont accès aux drogues en prison.
Kızımı kaçırıp işkence eden adamın eline aynı fırsatı tekrar vermeye yardım ederim demedim.
Et pas que je t'aiderais à donner à celui qui a kidnappé et torturé ma fille une chance de recommencer.
# Dinle şimdi beni güreşçi, Ego yakıp kül edecek seni # Kızın gücü böyle yakıcı gördüğün gibi
O lutteur, dis au revoir à ton égo, elle va le réduire en miettes.
Ayakta duran rakibinizi alıp başınızın üstünden gökkuşağı çizip savurarak sırt üstü düşürürseniz 5 puanı kazanırsınız!
Il faut que l'adversaire soit debout qu'il fasse un arc au dessus de votre tête, et qu'il retombe sur le dos. Et vous marquez 5 points.
Wes ile sohbet etmemize izin ver... ve birbirimizi daha iyi tanıyıp tanımadığımızı gör.
Laissez-moi parler à Wes, et voir si on peut apprendre à mieux se connaître.
Neyse demem o ki sıçıp sıvadım ama hepiniz canınızı ortaya koyup yardım ettiniz ben de demek istedim ki teşekkür ederim.
Le fait est que j'ai foiré et vous prenez tous des risques pour moi. Je veux vous dire... Merci.
Senin için "kayıp" kelimesini açıklamamızı ister misin?
On doit définir "disparue"?
Otopsiye başlayıp Monty'e kızın DNA'sını taratacağım. Otopsiye başlayıp Monty'e kızın DNA'sını taratacağım. Belki bizi Emma'ya ulaştırır.
Bon, je vais commencer l'autopsie et Monty va pouvoir comparer l'ADN de notre Inconnue avec le CODIS.
Emma'nın hayatta kalıp bizi onlara ulaştıracağını düşünmediler, Emma'nın hayatta kalıp bizi onlara ulaştıracağını düşünmediler, Emma'nın ifadesiyle Türk yasalarına dayanarak onları terör suçuyla tutuklayacaklarımızı da düşünmediler.
Ils n'ont jamais imaginé qu'Emma serait en vie pour nous mener droit sur eux, ou que le témoignage d'Emma nous permettrait de les arrêter pour complot terroriste selon la loi Turque.
Biliyor musun, kapatıp buradan toz olmalıyız.
Tu sais quoi, on doit fermer et se tirer d'ici.
- Psikopat kızımıza hamile olduğumu söylediğimde kaçıp gitmeni saymıyorum bile.
sans compter le fait que tu te sois barré après que je t'ai dis que j'étais enceinte de notre psychopathe de fille.
Yaşam mücadelesinde bir şansımız olsun diye ölümü göze alıp, kendini feda etti.
Il s'est sacrifié, a risqué sa vie pour sauver la nôtre.
Kızın yanında beni savunmasız yakalayıp küçük düşereceksin, sonra da kız senin olacak. Temiz plan.
Tu veux que je me lance et que je me vautre lamentablement pour pouvoir passer juste après et remporter la mise.
Senin geçmişinle geleceğini ayırıp araya bir çizgi çeken bu önemli günü kutlamak için büyük bir pastaya ihtiyacımız var.
C'est important et il faut un gros gâteau pour fêter l'événement, pour tracer une ligne séparant ton passé de ton avenir.
Dennis kızın dairede kalıp kalamayacağını sordu ve ben de Dennis'e hayır diyemem biliyorsun.
Elle... Dennis a demandé si elle pouvait habiter dans le studio. Et tu sais que je ne peux rien refuser à Dennis.
zıpla 130

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]