English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Z ] / Zıpır

Zıpır traduction Français

3,402 traduction parallèle
Nehrin diğer tarafına geçtiğimizde ya eline kese alıp sıcak bir banyo yaparsın ya da sana çocuklarla güzel bir banyo yaptırırız.
Lorsqu'on aura atteint l'autre côté de cette rivière, soit tu prends un exfoliant et un bain chaud ou moi et les garçons t'en donneront un.
Baylar ve bayanlar, arkadaşlar ve aile bireyleri, ve acıyıp gelenler Bar Mitzvah'mızı başlatmaya hazır mısınız?
Mesdames et messieurs, amis et famille, invités par pitié- - êtes-vous prêts à démarrer votre Bar Mitvah?
Kıçımızı kaldırıp ne zaman bir şeyler yapacağız?
Quand est-ce que nous allons nous bouger le cul et faire quelque chose?
Bayan Grady'nin evinin çevresinde bir olay daha duyarsam geri gelirim. Bacaklarınızı kırıp sizi polise götürürüm.
Si j'entends que quelqu'un s'est encore approché de Mrs Grady ou de sa propriété, je reviens ici, je vous brise les rotules, et je vous traînerai à la station de police.
Monitöre bakıp ceninin kalp hızını karımınkiyle karşılaştırıyordum.
Je regardais l'écran comparant les battements de coeur du bébé aux siens...
Gerçekten engelli kuzenim Devin'e sorabiliriz burada çalışıp çalışmayacağını! sonra da onun kartını kullanırız!
On peut demander à notre cousin Devin qui est un vrai handicapé de venir travailler ici, et utiliser sa carte!
Üstelik taksi için paramız yetse bile tıkanmış kavşaklarda sıkışıp kalırız.
Et même si on pouvait payer un taxi, on serais coincé éternellement dans les bouchons aux heures de pointes.
Sanırım burada kalıp Elliot'un güvende olduğundan emin olmalıyız.
Je crois que nous devons rester et nous assurer qu'Elliot est en sécurité.
- Kaçmış. - Onu kıstırıp bulmalıyız.
- Retournons-y.
- Sayın Yargıç, gizli polisler sorun çıkarabileceğini düşündükleri protestoculara kırmızı etiket yapıştırıp... -... barışçıl protestoculardan ayırt etmektedirler.
Des policiers collent des stickers sur les manifestants agités à sortir de la foule plus calme.
Bekle, pırıltı sarayı yapacağız.
- Et le palais Paillette?
Ellere lavaj yapacağız, nörovasküler yapıları ortaya çıkarıp işaretleyeceğiz - Ben de iki elin de kemiklerini yaklaşık bir cm törpüleyeceğim. - Pekâlâ, tamamdır.
Donc nous allons irriguer les mains, exposer les structures neurovasculaires les rattacher, et ensuite je réduirais d'environ 1 centimètre l'os de chaque main.
Büyük denizlere açılıp ganimeti paylaşırız.
On peut naviguer en haute-mer, et piller ensemble.
Silahlarınızı bırakıp ellerinizi havaya kaldırın!
Lâchez vos armes et les mains en l'air.
Onu hastaneye götürelim birkaç test yapıp, parmak izi alırız.
Je l'emmène à l'hopital pour faire quelques tests.
Anlık görüntülere yapışıp kalırız.
On s'accroche à des photos.
Bir haftadır cevapsız kalan küp soruları ve teorilerinden sonra,... bu ticaret tarihindeki en büyük gizli pazarlama kampanyası olabilir mi? Eğer öyleyse, arkasındaki kişiler öne çıkıp ne için olduğunu söyleyecekler mi?
A la fin d'une semaine de questions et de théories cubiques, mais sans réponses, cela peut être la meilleure campagne de marketing de l'histoire du business, et si ça l'est, ceux derrière cela vont-ils se montrer et expliquer le but de tout ceci?
Bir erkekti. Kana batırılıp çıkmış gibi kıpkızıldı.
C'était un homme... rouge... comme s'il avait trempé dans le sang.
Ya zorla evinizi ararız ya da iş birliği yapıp kokaini verirsiniz bu da mahkemede lehinize kullanılır.
Ou vous nous donnez la cocaïne, et votre coopération sera prise en compte.
Peki, şimdi Ron Swanson gibi davranacaksınız ve şirkete yatırım yapıp yapmayacağınıza karar vereceksiniz.
Vous faites semblant d'être Ron Swanson et vous êtes en train de décider si vous voulez investir dans cette entreprise.
Demonu E.P. olarak basarız ve üniversite radyolarından başlayarak şarkılarını çaldırırız.
Nous allons appuyer votre démo comme pour un E.P Et je vais vous la faire jouer. Vous commencerez par la radio de l'université.
Şüphesiz öyle günler vardır ki, baretinizi alıp denize fırlatasınız gelir.
Bien sûr, il y a des jours où vous souhaitez prendre votre casque et le balancer dans le lac.
Sabit disk berbat durumda ama sanırım kurbanlarımız arasındaki kayıp bağlantıyı buldum.
Le disque dur est corrompu, mais je pense avoir trouvé le lien entre nos deux victimes.
O terminali araştırıp neler bulabileceğimize bakmalıyız.
Bon, on devrait aller enquêter sur cet ordinateur et voir ce qu'on peut trouver.
Biz de düşündük ki- - - Kızın kaçırılıp cinsel istismara uğramış olma ihtimali olduğunu biliyordun.
Vous saviez qu'elle avait sans doute été enlevée et abusée sexuellement.
Kayıp para hakkında... Hepsi ilk yatırımcımızın kızına gitti.
L'argent disparu, c'est la fille du premier investisseur qui l'a.
Eğer saldırı mümkün değilse tek yapabileceğiniz takipçinizle aranızı olabildiğince açıp paçayı kurtarmak. Bir fabrikanın yanından geçtik.
Si une attaque est hors de question, il s'agit de mettre le plus de distance possible entre vous et vos poursuivants et se tirer.
Epinefrini seruma aşılayıp serumun akış hızını azalttıysa hasta ölmeden önce en azından on dakika kazanmıştır. Hızı saatte 40 cc'ye ayarlanmış.
Bien, s'il a injecté l'épinéphrine en intra veineuse et qu'il a baissé la pression en oxygène de la pompe, il devait avoir au moins dix minutes avant que le patient ne bipe.
Kaynaklarımızı, medyayı ulusal güvenliği, CIA'i araştırıp olan biten bir şeyler var mı öğrenelim.
Faisons travailler nos sources. Sécurité nationale, médias, CIA. Regardez si quelque chose sort.
Ne dediğini anlamadım, ama ailemden ayırıp beni buraya notlarımızı karşılaştırmak için çağırmamışsındır diye umuyorum.
Je ne suis pas sûr de ce que tu insinues, mais j'espère que tu ne m'as attiré loin de ma famille ce soir juste pour comparer nos notes.
Niye onları tavandan sallandırıp tetikçileri nerede bulacağımızı söyletmiyoruz?
Et si on les suspendait du toit pour savoir où sont les tueurs?
Ryan bir sivrisinek gibi adamın kulağında vızıldayıp, beton parçaları ve kırık lambalardan yakınmış olabilir mi?
Tu penses que peut être Ryan était le moustique bourdonnant autour de lui, se plaignant de gros morceaux de bétons et de lumières éclatées?
Hayır, beni yine burada yalnız bırakıp dışarıda gezip tozamazsın.
Non, tu ne me laisses pas seule encore une fois pour aller te balader.
Tek yapmanızı istediğim, hindinin kıçına bir avuç ekmek tıkıp, fırına atmanız.
Ce que je veux c'est une poignée de farce fourrée dans le cul d'une dinde et la lancer dans le four.
Hayır, o sadece bittirdiğimizde mesaj atıp atamayacağımızı sordu.
Non, je lui envoie un texto quand on a fini.
Bu yüzden oğlumuzu Mısır'dan alıp Herod'un gazabından kurtarmalıyız.
Donc, nous allons prendre notre fils en Egypte et le sauver de la colère d'Herod.
Noel babamız bu insanları aldatıp evlerinden atan bir dolandırıcıymış.
Le père Noël est le requin qui a exproprié ces pauvres gens?
İşte Martha Stewart yazımız tamamen şişirilmiş ve açılıp duvara yapıştırılmaya hazır.
Voilà notre citation de Martha Stewart, agrandie et prête à être collée sur ce mur.
Abim, doğum günü kartının içini parayla doldururdu sonra sızıp kalır ben de zarfı buharla açar, bir kaç tane 20'lik alır ve imzalayıp kapatırdım.
Oh, uh, et bien mon frère lui donnait une carte pleine d'argent et ensuite, après il s'évanouissait. L'ouvrir à la vapeur doit prendre une vingtaine de secondes, pour la signer.
Sonra çatıya saklayıp gecenin bir yarısında banyoya kurarız sonra da sen bunları bizden izinsiz yapmışsın gibi davranırız.
On la cachera sur le toit, et on l'installera en pleine nuit. On fera croire que ça vient de toi.
- Amy bazı zamanlarda, erkekler olarak medeniyet zincirlerimizi kırıp, ilkel ve hayvansı benliklerimizi öne çıkarmamız gerekiyor.
Amy, de temps en temps, les hommes doivent avoir un temps libre des chaînes des civilités et entrer en contact avec notre instinct animal primaire.
Sonra kız, yanına yaklaşırsam şişeyi kırıp bana sokacağını söyledi.
Elle a dit que si elle venait près de moi, elle voudrait casser une bouteille et me couper.
Durun bir saniye, Hastanede savunmasız yatarken o acınası yüzüne yastıkla bastırıp ona istediği ani sonu verebiliriz.
Attendez un peu, son mari est allongé à l'hôpital, on peut mettre un oreiller sur sa tête et le surprendre.
Atlarımızı bırakıp 24. Piyade Sınıfı'yla gelecek hafta Wilmington'a yapılacak olan saldırıya katılacağız.
On laisse les chevaux et on embarque avec le 24e d'infanterie pour attaquer Wilmington.
Karargâh, onları geri çağırıp çağırmayacağımızı bilmek istiyor.
Le commandement veut savoir si nous voulons les rappeler.
Şimdi kıçınızı kaldırıp buraya gelin ve bombacıya yardım edin.
Maintenant ramène toi, et aide nous avec ce bombardier.
Neden bir adam tanımadığı birinden şapkasını alıp kızına vermesini ister anlatır mısın?
Tu peux me dire pourquoi il demande à un gars qu'il ne connaît pas de donner un chapeau à sa fille?
Şimdi eğer dışarı çıkarsanız mısır ekmeği kızartıp biraz dans edeceğim ve devasa aletli basketbolcu sevgilimle takılacağım.
Si vous voulez bien vous éclipser, je vais me faire un poulet cajun et danser un peu avant d'aller voir mon copain, le joueur de basket qui a un gros zizi.
Deli gibi bağırıp çağırarak dikkatini dağıtacağım arabaya koşmak için vakit kazanmış olacaksınız böylece.
Je vais le distraire. Je vais gueuler. Vous aurez le temps de vous tirer.
Kıçınız kaldırıp hemen buraya gelin.
Venez tous, et maintenant!
Siz de o topu engellersiniz gevrek kıçının üstünden atlayıp yüzüne smaçı yapıştırırsınız!
Ton cul noir va écraser ce moucheron. Sauter par-dessus son p tit cul de porcelaine et le planter là.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]