Çıkaramıyorum traduction Français
558 traduction parallèle
Sıkışmış. Çıkaramıyorum.
Et ma bague.
Bunu aklımdan çıkaramıyorum. Hiç uyuyamıyorum.
Je ne pense qu'à ça, je n'en dors plus.
Bazen içimdeki şarkı öyle büyük ve hoş oluyor ki, dışarı çıkaramıyorum.
Des fois, elle est douce à l'intérieur. Je peux pas la faire sortir.
Seni rahatsız etmek istemem ama bunu tek başıma çıkaramıyorum.
Mon petit Saint-Aubin, j'y arrive pas.
Toplantılarımız sırasında pek çok kez bahsi geçti ve anlamını hâlâ çıkaramıyorum.
Il est revenu plusieurs fois dans nos discussions... et sa signification m'échappe encore.
Hastaydım dediğin o geceden beri... seni aklımdan çıkaramıyorum.
Depuis que vous m'avez parlé de votre mal... je ne pense plus qu'à vous.
O melodiyi aklımdan çıkaramıyorum.
Je n'arrive pas à me sortir cet air de la tête.
İş yaşamında anti-semitizm. Orda duruyor, ama ortaya bir şey çıkaramıyorum.
L'antisémitisme dans les affaires, au travail.
Kim olduklarını tam çıkaramıyorum. Askerler olmalı.
Ce sont des soldats!
Cebimde çakmak var ama çıkaramıyorum...
Le briquet est dans ma poche.
Ne olduğunu çıkaramıyorum ki!
Je n'arrive pas à lire.
Onunla karşılaştığım andan beri aklımdan hiç çıkaramıyorum.
Depuis qu'j'ai vu Pierre, y quitte plus mes pensées.
Gece uyandım ve onu gördüm. Aklımdan çıkaramıyorum.
J'en connais chacun des traits.
Ayağım sıkıştı, çıkaramıyorum.
Mon pied est coincé! Je ne peux pas bouger!
Ayağım sıkıştı, ve çıkaramıyorum.
Mon pied est coincé! Je ne peux pas bouger!
Ayağım sıkıştı, ve ordan çıkaramıyorum.
Mon pied est coincé! Je ne peux pas bouger!
Şu aptal dizeleri aklımdan çıkaramıyorum.
Ces vers stupides qui m'obsèdent.
Çıkaramıyorum.
Je ne peux le placer.
Ama belirgin bir sonuç çıkaramıyorum.
C'est trop tôt pour l'instant.
Bu karalamadan bir anlam çıkaramıyorum.
Je n'y comprends pas grand-chose.
- Elimi çıkaramıyorum.
- Ma main est coincée.
Grant, kurtaramıyorum... Ellerimi çıkaramıyorum.
Grant, je n'arrive pas à... à sortir mes mains.
Bu geceki seyircileri aklımdan çıkaramıyorum.
Je n'arrive pas à oublier le public de ce soir.
Milletvekiline yaptığımız yanlışlık için insanların çevremde ucuzluk varmış gibi dolaşmasını aklımdan çıkaramıyorum.
Je n'arrive pas à m'ôter de la tête que c'est mal d'éliminer des hommes politiques comme ça.
Çıkaramıyorum, şimdi sen kaç yaşındasın Julie?
Merci. J'ai peine à le croire, Julie. Quel âge tu as?
Yazıcı Thompson'ın bir avuç toza dönüşmesini aklımdan çıkaramıyorum.
L'image du sous-officier Thompson ne me quitte pas. Réduite en poussière.
Bozukluğu ortaya çıkaramıyorum.
Je n'arrive pas à éliminer la distorsion.
Lanet olsun, kemerini çıkaramıyorum.
Je peux pas lui prendre son fric!
Bir anlam çıkaramıyorum.
Pour moi, ça ne veut rien dire.
Bunu aklımdan çıkaramıyorum.
Ça m'obsède.
Ben hala sizin özel telefon numaranızı nasıl elde ettiğini çıkaramıyorum.
Mais comment a-t-il obtenu votre numéro privé?
Bay Clayton, Size dürüst olsam iyi olur. Ben de bu çetrefil durumu aklımdan çıkaramıyorum, tıpkı sizin gibi. Benimle birlikte gelecek olursanız, çok müteşekkir olurdum, efendim.
M. Clayton, je vais être franc avec vous, je n'arrive pas à m'ôter cette histoire de la tête, comme vous, et j'aimerais que vous m'accompagniez en voiture.
Onu kafamdan çıkaramıyorum.
. Je ne peux pas me l'enlever.
Vanda ve Isabel'i aklımdan çıkaramıyorum.
Je continue à penser à Vanda... Et à Isabella.
Bir şey daha var, ne olduğunu tam çıkaramıyorum.
Il y a autre chose, je ne sais pas quoi.
Duvardaki raptiyeyi çıkaramıyorum.
Je n'arrive pas à enfoncer la punaise.
- Ayağımı çıkaramıyorum.
- Je n'arrive pas à me libérer.
Bunu kafamdan çıkaramıyorum.
Impossible de penser à autre chose.
İşte bu nedenle ne olduğunu çıkaramıyorum.
C'est pour ça que je ne comprends pas.
Adını çıkaramıyorum.
J'arrive pas à retrouver.
Çıkaramıyorum. Ne ağır dolap!
Je n'arrive pas à le faire sortir.
Sizi banyodan çıkaramıyorum.
Je ne peux plus vous sortir du bain.
Çıkaramıyorum.
J ´ y arrive pas...
Ben de çıkaramıyorum.
Je n ´ arrive pas...
Bu... yüzüğü çıkaramıyorum.
Cette bague que j'arrive pas à enlever.
Bunu çıkaramıyorum. Her hareket ettirdiğimde çatırdıyor.
Chaque fois que j'essaye, ça craque!
Bazen herşey öylesine boktan ki kendimi çekip çıkaramıyorum.
Parfois les emmerdements pleuvent tellement... qu'on aurait besoin d'un chapeau.
Bir anlam çıkaramıyorum.
Je n'arrive pas à lire.
Bir anlam çıkaramıyorum. Sen oku.
Je n'y vois pas, lis-la.
Yüzünü hayal meyal hatırlıyorum ama adını çıkaramıyorum.
J'ai un problème.
Onu aklımdan çıkaramıyorum.
Je pensais tout le temps à elle.
çıkar 159
çıkarın 68
çıkart 35
çıkardım 26
çıkartın 17
çıkarın beni 132
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136
çıkarın 68
çıkart 35
çıkardım 26
çıkartın 17
çıkarın beni 132
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136