Évidemment traduction Français
11,063 traduction parallèle
Neden görmeyesiniz ki?
Évidemment.
İkinci Ballon d'Or kesinlikle hayatımın en güzel anlarından biriydi.
Ce deuxième Ballon d'Or, c'est évidemment un des plus beaux moments de ma vie.
Real Madrid onuncu Şampiyonlar Ligi kupasını almak istiyor ve elbette kazanmak için en iyi oyunculara sahip olmak gerekir.
Le Real voulait gagner la Ligue des champions, la Décima, et pour gagner, évidemment, il faut les meilleurs joueurs.
Yani bu doğal, dünyanın en iyi oyuncusundan bahsediyoruz.
Évidemment, il s'agit du meilleur joueur au monde.
Biraz öfkeliyim çünkü daha farklı bir baba istemiştim başarılarımı görmek için benimle olan bir baba isterdim.
Je suis frustré parce qu'évidemment j'aurais aimé avoir un père différent, qui aurait pu être plus présent et assister à ma réussite.
Cristiano'nun üzerimdeki etkisi büyüktü.
Évidemment, Cristiano a une grande influence sur moi.
Tabii ki izlediniz.
Évidemment que oui.
- Tabii ki etmedim.
- Évidemment.
Bir numaralı şüphelimiz gayet belli bence.
Nous savons évidemment qui est à mon avis le suspect n ° 1.
Tabii ya ayrılmalıyız.
Évidemment.
Elbette.
Oh, évidemment.
- Elbette.
Évidemment.
Sen tabii ki.
Toi, évidemment.
Tabii ki biliyorum.
Je sais quoi faire, évidemment.
- Anladım.
Évidemment.
Tam karşımda olduğu için çok saçma bir bahane oldu.
Qui est juste là. Donc, évidemment, pire excuse du monde.
Sonunda asıl tanık ölü bulununca dava düşmüş.
Mais évidemment l'affaire s'est effondrée quand le témoin principal a été retrouvé assassiné.
Scott Eberhard'ın ikiz kardeşinin de bulunduğu bir grup.
Un groupe qui inclut évidemment le frère jumeau de Scott Eberhard.
Belli ki babamın kafasını kurcalayan bir şeyler var.
BRIAN :. Alors, évidemment quelque chose qui dérange papa
Belli oluyor.
Évidemment.
Tabii.
Oui, évidemment.
- Tabii, paylaşırım.
Évidemment!
Belli ki bir şey gizliyor.
Elle est évidemment quelque chose à cacher.
Elbette karısıyla kalacak.
Il habitera évidemment chez son épouse.
Tamam, beyin seni etkiliyor.
Ok, écoute, évidemment ce cerveau vous affecte.
Beraberce tabii.
Ensemble, évidemment.
Ama açıkça,
Mais évidemment,
Soruşturmaya devam edip Z Şehri'ndeki ihtiyatı sürdürmeliyiz.
"L'investigation de la ville Z doit évidemment se poursuivre."
Kokmak için çok taze.
Trop frais, évidemment.
Elbette bizi şekillendiren tüm acımızı, korkumuzu ve öfkemizi sakladığımız duygusal bir ıvır zıvır çekmecesinden bahsediyorum.
Je parle évidemment d'un tiroir à bazar émotionnel où nous stockons toute la douleur, peur et angoisse qui nous façonne.
Kesinlikle Gabriel Waincroft'un işi.
C'est évidemment le travail de Gabriel Waincroft.
Pekâlâ... Belli ki bu sensin, gördün mü?
Bon d'accord, puisque... ceci est évidemment tu là.
Yeni rejimim toplantılar dışındaki arkadaşlığımızı etkilememeli.
Évidemment, mon nouveau régime n'affectera pas notre amitié en dehors des réunions.
Yeniden garsonluk, geceleri tabii.
Quatre : faire un petit, tout petit emprunt. De nuit, évidemment.
Tabii ki etkisi olacaktı. Deli misiniz?
Évidemment qu'il y aurait des répercussions.
Davul halkası yok tabii.
Sans les cercles de tambours, évidemment.
Tabii ki bilmiyorsun.
Non, évidemment.
Ejder, kuşkusuz.
- Dragon, évidemment!
Görünüşe göre kadın doğum uzmanını aramamız...
Eh bien, évidemment nous devons appeler O.B et à induire...
Bu düpedüz saçmalık.
C'est évidemment ridicule.
Bu isim kendisinde bir çağrışım yapmıştır. Hiç şüpheniz olmasın.
Ce nom-là ne leur est pas inconnu, bien évidemment.
Teresa Halbach'i elbette polis öldürmedi.
La police n'a pas tué Teresa Halbach, bien évidemment.
- Kesinlikle.
- Évidemment.
Eğer siyasi bir makamda gerçekten böyle bir şahıs bulunuyorsa veya bir emniyet teşkilatında böyle biri varsa ve yasalara aykırı davranıyorsa bu, halkın o kuruma ya da kişiye olan güvenini zedeler ve biz kesin bir şekilde o şahsın o makamdan ayrılmasını ya da yargı önüne çıkarılmasını isteriz.
Si une personne se trouve à une fonction politique ou est employé par les forces de l'ordre et fait quelque chose d'illégal qui sape la confiance du public dans cette instance ou cette personne, on essaiera bien évidemment de retirer cette personne de son poste ou de l'arrêter.
- Elbette.
Evidemment.
Tabii ya.
Evidemment.
Elbette ki sahipsindir.
Évidemment vous en avez.
- Carol!
Évidemment.
Tabii ki öyle.
Évidemment.
- Leylak tabi, evet.
Lila. Evidemment.
Öyle demek.
Évidemment.