Ödeme traduction Français
7,163 traduction parallèle
Size 500.000 dolarlık yüklü bir ödeme yaptık... öncesinde avans olarak... Nasıl yani? Dallas'ta Derek Markham'a 50.000 dolar telif ödedik.
Comment c'est possible, avec 500 000, en plus des 50 000 d'avance pour les redevances à ce Derek Markham à Dallas?
Bilirsin.. İnsanlar fahişelere orgazm taklidi için ekstra ödeme yaparlar.
Vous savez, les gens payent des extras aux prostitués pour feindre l'orgasme.
SatelliteShot'a ödeme yapılmış.
Payé à SatelliteShot.
Hep iş var, ödeme yok.
Tout le travail, mais sans salaire.
Don, hiç düşündün mü? Belki de bunları kafasından uyduruyordur. 373 00 : 31 : 47,449 - - 00 : 31 : 50,493 Her durumda ona ödeme yapmalıyım.
Et si ce n'était que du pipeau?
Ona ödeme yapmak için.
Pour le payer.
Bir düşün eğer onlara ödeme yapmazsan Yine de orada olurlar mı
Penses-y : si tu ne les payais pas, resteraient-ils à tes cÃtà © s?
Sana bu işler için ödeme yapıyor mu?
Est-ce qu'il te paie pour ce genre de trucs?
Eğer sizin adamlarınız ödeme yapmazsa bu adamların şaka yapmadıklarını göstermek için kanıta ihtiyacı olacak ve polise bir kutunun içinde yolladıkları kafa sizinki olmayacak.
- Eh bien... si... si vos gens ne payent pas, alors... alors ils auront enfin prouvé qu'ils rigolent pas et... Bien, ça peut pas être votre tête dans la boîte qu'ils enverront à la police.
Bak, sizin gibi şuclulara ödeme yapamayı tercih ediyorum, süper arabayı sürmek için Bu konuma taşımak zorunda olduğum sürece, tamam mı?
Je préfère que des criminels comme vous la conduisent quand je dois la déplacer, d'accord?
Hayır. O fişi bulacağım çünkü kimseye ödeme yapmadan alışveriş yaptı dedirtmem.
Je vais trouver le reçu, personne dans cette boutique ne pensera que je n'ai pas payé.
Yüzümüzü göstermeden nasıl ödeme yapacağız?
Comment on fait pour payer qu'il nous voie?
- Otomatik ödeme sonra... - Otomatik ödemeyi iptal et.
- Le débit automatique sera effectué...
Artık babamın bakım evi için ödeme yapmak zorunda değilsin.
Plus besoin de payer pour le foyer de soins de papa.
Dersler için Bayan Kelmot ödeme yapıyor.
Mme Kelmot lui payait ses leçons.
Senatör bana ödeme yapmaz. Senatör ödeme yapmazsa..
Le sénateur ne me parlera pas...
Kocaman böcek kafalı bir adamın, samanlıktaki bir kızın ırzına geçişinin senaryosunu yaz diye ödeme yapıyorum.
- Je te paie pour écrire l'histoire d'un type avec une tête d'insecte immense qui décide de culbuter une jolie fille au fond d'une ferme.
Çekim başlayana kadar da sana ödeme yapamam.
Tu comprends... Et je ne pourrai pas te payer avant le tournage.
- Bana ödeme yapamazsınız.
Vous ne pourrez pas m'acheter.
- Ancak öldüklerinde onlar ödeme yapabilir.
Mais ils payent, quand ils meurent.
- Emin ol, bunun için ödeme yapmayacaklar.
Je vais m'assurer qu'ils ne paient pas pour ça.
Geri ödeme konusunda fazla bir şey değil biliyorum ama ninemin özel tarifesiydi ve yalnızca müstakbel kocama yapacağıma dair söz verdirtmişti.
Je sais que ce n'est pas grand-chose comme remerciement. Mais c'est la recette de ma grand-mère, et elle m'a fait promettre de ne la servir qu'à mon futur mari.
Ödeme için seçeneklerim neler?
Okay, quelles sont mes options de payement?
Geri ödeme yok.
Ce n'est pas un règlement de compte.
Pekala, doğru NSA ajanına mı ödeme yapmışım görelim.
Voyons si j'ai le bon agent de la N.S.A.
Karlar eriyince biz Meksika'ya, sen de Red Rock'a, göğsüne yıldızını takmaya gidersin. Hey Pete, ona ne kadar ödeme yapabiliriz?
Lorsque la neige fondera... on retourne au Mexique et toi tu vas à Red Rock récupérer ton étoile.
Tekrar ödeme emri verebilir misiniz?
Pouvez-vous autoriser le paiement?
Sana ödeme yaparım.
Je peux vous payer.
Ödeme yapmalılar.
Ils devraient payer quelque chose.
- Bu bilgi için ne kadar ödeme yaparsınız?
Combien allez-vous payer pour cette information?
Doğruysa ödeme yaparız.
Si c'est vrai, nous paierons.
Burada saatine ödeme yapıyoruz, dostum.
On paie à l'heure ici.
Hadi ama, çok fazla ödeme alacaksın çok eğlenceli olacak.
Allez, je te paierai beaucoup plus et ça va être sympa.
Bu siteye ödeme yaptığın sürece servis sağlayıcısının onlarla eğlenmesi sağlanıyor.
Ce site prévoit un service où tu peux payer pour jouer avec eux.
Sana ödeme yapan Babylon mu?
C'est Babylon qui te paye?
- Ödeme işlemini tekrarlamasını söyle.
- Dis-leur de réessayer.
Vali Thompson, kaptanlardan birinin daha fazla ödeme yapmasını istemiş.
L'argent dont le Gouverneur Thompson pensait être possédé par un capitaine pirate particulier.
Kumarhanelerin kazanılan parayı anında ödeme konusunda yasal zorunluluğu var.
Les maisons de jeu sont obligées de payer les gains sur-le-champ.
Polislere her ayın amına koyduğumun perşembesi ödeme yaptığımızı biliyor musun?
Es-tu au courant qu'on paie les policiers, tous les derniers jeudis du mois?
Ödeme yaparsam beni onlara götürecek.
Si je le paie, il m'emmènera jusqu'à eux.
Şimdi, küçük sırrını saklamamı istiyorsan bana ödeme yapmaya başlasan iyi olur, ne dersin?
Si vous voulez que je garde votre petit secret, allongez la monnaie.
Tetikte olup da biraz zaman geçirmenin yolunu bulursam bana cömertçe ödeme yapacağını söyledi.
Il a dit que si je pouvais m'arranger pour libérer un peu de mon temps, pour ouvrir l'œil, il me recompenserait généreusement.
- Son istihdam mektubunu veya iki ödeme çekini görebilir miyim?
Puis-je voir une preuve d'emploi ou deux fiches de salaire récentes?
Ama her gün Raja gibi maymunlara ödeme yapıyorsanız yükselme şansınız yoktur.
Mais chaque jour, on paie sa cotisation au singe Raja sans jamais monter en rang.
Şu ikisini sana sonra ödeme şartıyla vereyim.
Laisse-moi t'en donner deux à crédit.
Bekle, ödeme almadın mı?
Attends, tu n'as pas été payée? Payée?
Her şeyi ödeme.
Juste ta part.
Kıyılan her keçi için size bir ödeme yapacağız.
Nous payons pour chaque mouton abattu et vous recevrez aussi une "compensation pour manque à gagner"
Ayrıca, geçen üç yıl içindeki ürün ortalamanıza göre "ürün kaybı tazminatı" denilen bir ödeme alacaksınız.
selon votre production moyenne des trois dernières années.
"GECİKME FAİZİ" "ÖDEME GEREKİYOR"
PAIEMENT EXIGÉ
Ödeme yapmayı unutmuşum.
Attendez.