Ödeyeceksin traduction Français
1,317 traduction parallèle
Bunların hepsini ödeyeceksin!
Tu me paieras tout ça!
Şimdi yaptığın pisliği ödeyeceksin!
Tu vas payer pour tout ce qu'on m'a fait!
- O parayı geri ödeyeceksin.
- Il faudra rembourser.
Bunun bedelini ödeyeceksin!
Je te connais pas, mais tu vas payer pour tous.
Borcunu ödeyeceksin, değil mi?
Tu vas me rembourser, non?
Sahi mi? Kazanırsam da borcunu bana benim paramla mı ödeyeceksin?
Si je gagne, tu me paieras avec mon propre argent?
Bunu ödeyeceksin, aşağılık herif.
Tu vas me le payer, enfoiré.
Bir dakika dur bakalım. Bir adamı baştan çıkartmam için... bir milyon dolar ödeyeceksin ve sonra...
Attendez, vous allez me payer un million de dollars pour séduire un homme?
Bir adamı baştan çıkartmam için... bir milyon dolar ödeyeceksin ve sonra... işinden mi ayrılacak, peki sonra?
Il abandonnera son travail.
- Ayda ne kadar ödeyeceksin?
- 2 mois. Ca fait combien par mois?
- Nasıl ödeyeceksin peki?
Comment tu va s le payer?
- Ayrıca, bunu sen ödeyeceksin.
En fait, c'est toi qui m'invites.
Şimdi Büyükbabamın ölümünü ödeyeceksin.
Maintenant tu vas payer pour mon grand-père.
Ve şimdi ödeyeceksin.
Tu vas me le payer.
Bunun hesabını ödeyeceksin!
Bâtard! Je me vengerai.
Borcunu çalışarak ödeyeceksin.
Tu vas rembourser ta dette sur place.
Suçlarının bedelini ödeyeceksin.
Vous paierez pour vos crimes.
Kader ne olması gerektiğini biliyor... Bedelini ödeyeceksin...
Le Destin sait ce qui t'attend, tu vas payer.
Tamam, ama Sessiz Bob da bizimle yaşacak ve sen ona kira ödeyeceksin. Hayır.
D'accord si La Sourdine vit avec nous et si tu paies le loyer.
Posterimin parasını ödeyeceksin.
Je vous l'avais dit. Tu vas payer pour mon affiche!
Benzin için borcunu ödeyeceksin.
Tu me dois pas mal d'essence.
- Dişçinin parasını nasıI ödeyeceksin?
- Comment tu vas payer ça?
İhtiyacın olmayan diş tellerine $ 5,000 mı ödeyeceksin?
Tu vas payer 5000 $ pour rien?
Ah hayır, ondan çok daha fazlasını ödeyeceksin.
Tu paieras beaucoup plus que ça.
Şimdi bedelini ödeyeceksin, önce gözlerini, sonra dilini. Beni kızdırdın, çocuk.
Tu m'as mis en pétard.
Fidyemi de mi ödeyeceksin?
Tu vas payer ma rançon aussi?
Parasını ödeyeceksin.
Vous le rembourserez!
Bütün suçlarını ödeyeceksin Dizlerine kadar elektirik sülüğüne gömüleceksin
Maintenant, tu vas payer Tu es là pour en baver
Bunu hayatınla ödeyeceksin!
tu vas payer de ta vie!
- Bunu ödeyeceksin, Forman!
Tu me le paieras, Forman!
Beni buralara çıkartmanın bedelini ödeyeceksin, kahrolası!
Vous m'avez fait sortir pour rien, vous allez me le payer.
Bunu ödeyeceksin. Sakıncası yoksa şuna bakabilir miyim. Son beş aydır ödemeleri yapan kim?
473 €, en tout amène je vais jeter un oeil à ces chiffres, si je peux me permettre qui a fait les paiements ces 5 derniers mois?
Benden çaldığın hayatın bedelini ödeyeceksin Sid.
Tu vas payer pour la vie que tu m'as volée.
- Bu sorun değil. Otel masraflarını nasılsa sen ödeyeceksin.
C'est toi qui paieras la note d'hôtel.
Bunu ödeyeceksin!
Je vais te tuer!
- Diğer beş bini nerede ödeyeceksin?
Et les 5000 dollars qui restent?
İnatçılığının bedelini ödeyeceksin!
Tu vas payer ton entêtement!
Bunu ödeyeceksin!
Tu vas voir un peu, sale hyéne!
Ve şimdi bunu ödeyeceksin!
Maintenant, tu vas expier tes crimes!
Günlük teftişten sana zayıf verdim, bir dolar ceza ödeyeceksin.
Je te mets zéro pour l'inspection et une amende de 1 $.
Bunu ödeyeCeksin!
Tu me lepaieras!
Yaptığını ödeyeceksin.
Tu vas payer.
Özür dileyecek ve ödeyeceksin!
Demander pardon et payer!
Anlamadan 40'ına gelip Bu tür kızlara para ödeyeceksin.
D'un coup, t'auras 40 ans et tu devras payer pour ces filles.
Bunu ödeyeceksin!
Tu vas le payer cher!
Kardeşimin ölümünün bedelini ödeyeceksin!
Vous allez payer pour mon frère!
- O peruğun parasını ödeyeceksin.
- Vous allez payer.
Faturalarımı sen mi ödeyeceksin?
Tu paies mes frais?
Bir adamı baştan çıkartmam için... bir milyon dolar ödeyeceksin ve sonra...
Vous allez me payer un million de dollars... pour séduire un homme?
- Yaptıklarını ödeyeceksin. - Ne?
Assez de conneries!
Yolculuğumun parasını ödeyeceksin.
- Tu me le paieras.