Ölümü traduction Français
5,916 traduction parallèle
Kardeşinizin ölümü ile ilgili.. .. yeni kanıtlar ortaya çıktı.
De nouvelles preuves sont apparues concernant la mort de votre frère.
Ölümü..
La mise à mort.
Wendell'ın ölümü, bizim yaşamamız demek.
La mort de Wendell signifie qu'on va vivre.
"Ve günah tamamıyla büyüdüğünde... ölümü dünyaya getirir."
Et quand le pêché arrive à maturité, et donne naissance à la mort. "
Babanızın ölümü dolayısıyla Kristen zor zamanlar geçiriyordur.
Je comprends bien que Kristen a vécu beaucoup de choses depuis que votre père est décédé- - ce dont je suis désolé d'ailleurs.
Gerçek bir nehir çingenesinin ölümü.
Une vraie mort de gitan des rivières.
Gerçi ben olsam Tampa yerine ölümü seçerdim.
Bien que, pour moi... la mort soit préférable à Tampa.
Sanat ve uygarlığın ölümü olarak gördüğüm bir şeyin asla bir parçası olmam.
Je ne participerais jamais à ce que je tiens pour... la mort de l'art et de la civilisation.
Sevilen bir canavarın ölümü hep keder getirir ama hiç sürpriz olarak gelmez.
La mort d'un monstre bien-aimé est toujours une peine... mais jamais une surprise.
Herhalde ölümü anlıyor.
Bien sûr qu'elle comprend la mort.
Tarihsel olarak, karikatüristler, bu resmi, ölümü... -... resmetmek için kullanmışlar, çünkü...
Traditionnellement, les dessinateurs utilisent cette image pour représenter la mort, parce que...
Mary, biliyorum babamın ölümü Tanrı'nın takdiri dedin.
Marie, je sais que vous avez dit que la mort de mon père - était la volonté de Dieu...
- Delarge'ın ölümü bizi savunmasız bıraktı.
La mort de DeLarge nous a rendus vulnérables.
Eşinizin ölümü sıradan bir olay değildi.
La mort de votre mari n'est pas une affaire simple.
- Ölümü kandırmak.
Tromper la mort.
Umarım ölümü cemaati çok derinden etkilememiştir.
J'espère que son meurtre n'a pas touché trop fortement la communauté.
İnsan ölümü nasıl açıklayabilir ki?
Comment peut-on expliquer la mort?
Mirasçılara ailedeki yeni ölümü bildirmenin zamanı geldi bence.
Je dirais qu'il est temps d'informer les héritiers du nouveau décès survenu dans la famille.
Judson'ın ölümü kime fayda sağlayabilir?
Alors qui profite de la mort de Judson?
Çünkü Pascal'ın ölümü için Emily'i suçladın.
Parce que tu accuses Emily d'avoir tuer Pascal.
Kaygılanma tatilleri zaten sevmem bana ölümü hatırlatıyor.
Je n'aime pas les vacances de toute façon, ça me rappelle la mort.
Belki de ben onlara ölümü hatırlatıyorumdur.
Peut-être que j'incarne trop la mort à leurs yeux.
Ölümü bir anda olmuş.
Une mort instantanée.
Tabi hafifletici sebeplerimiz kızının ölümü ve merhumun oğlunun senin kızınla ilişkisi. Bea?
Et il y a eu aussi la remise de circonstances atténuantes bien sûr, autrement dit, le décès de votre fille et, bien sûr, sa relation avec le fils de la victime.
- Ölümü ele geçirebiliriz.
On peut vaincre la mort.
Oğlunun ölümü ona en yüksek mevkiyi kazandırdı mı?
Est-ce que la mort de son fils l'a propulsé à la plus haute fonction sur la terre?
Ölümü.
La mort.
Ölümü kendimizden uzacak tutmak için pek çok şey yapabiliriz :
Il y a toute une panoplie de choses que nous pouvons faire pour éloigner notre mort...
Benden duymuş olma ama bence ölümü bu yüzden olmuş.
Attendez avant de le noter, mais je crois que c'est ce qui l'a tué.
Bence insanlar ölümü uzak tutmak için her şeyi yapar... sen bile.
Je crois que les gens feraient n'importe quoi pour tenir la mort éloignée... même vous.
- Ölümü mü?
- Sa mort?
Ağabeyinin ölümü hakkında soru soran bir muhabir.
Un journaliste se renseigne sur la mort de notre frère.
Hakkımızda niyetlendikleri büyük ölümü bertaraf etmek için biricik fırsatımız bu.
Il n'y a nul besoin d'un procès. C'est notre seule opportunité d'empêcher la grande mort qu'ils nous préparent.
13 masum kurban, sonuncu masum kan da döküldüğünde, malumumuz açılacak, muhtevasındaki kanlı ölümü serbest bırakacak.
13 sacrifices d'innocents, et quand le dernier est versé, notre malum s'ouvre, libérant la mort rouge qu'il contient.
Evet, büyük ayini başlatan cadıyı öldür ki, yaklaşan büyük ölümü bertaraf edebilesin.
Oui, tuez la sorcière qui a commencé le grand rite, et vous pourrez ainsi empêcher la grande mort à venir.
Ölümü umrumda değil.
Et je peux gérer sa mort.
- Ölümü boşa gitmesin.
- Que sa disparition compte.
Sen kan ve ölümü sıradan bir şeymiş gibi görüyorsun.
Tu vois le sang et la mort comme une banalité.
Burada 4 çocuğun ölümü halinde Kubbe'nin ortadan kalkacağını söylüyor.
Ça dit là-dedans que si ces quatre gamins meurent, le dôme tombera!
Kocanın ölümü sahte.
Votre mari a feint sa mort.
Daniel'in ölümü istemeden oldu Adina.
La mort de Daniel... Ce n'était pas voulu Adina, je crois que tu le sais.
Daniel'in ölümü benim suçum değil. Senin hatan.
La mort de Daniel est dans ta tête, pas la mienne.
Vincent Marsh'ın ölümü pek çok açıdan felaket oldu.
Le décès de Vincent Marsh est une catastrophe à plusieurs points de vue.
Ölümü tahmin ederler.
Elles prédisent la mort.
Ya bu sefer tek bir ölümü değil de birçok ölümü tahmin ettiyse? Ölüm havuzu gibi.
Et si cette fois, ce n'était pas une mort, mais un tas de morts?
Ölümü bunu engelleyecek.
Sa mort éviterait la guerre.
İmparatoriçe Chabi'nin ölümü, bizi güçlü bir pozisyona getiriyor.
La mort de l'impératrice Chabi nous place en position de force.
Will burada çalışıyordu ve onun ölümü bizim için büyük bir kayıp.
Will travaillait ici, et sa mort est une immense perte pour nous.
Martha'nın ölümü rastgele bir soygun değildi Bu aslında birisinin O'nu... öldürmek için Miller Beck'e para ödediği anlamına gelmektedir.
ça signifierait que quelqu'un a payé Beck pour qu'il la tue.
- Her ölümü kaydediyor.
Ça enregistre chaque mort.
Mona'nın ölümü.
Mona est morte.