English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Ö ] / Ömür boyu

Ömür boyu traduction Français

2,229 traduction parallèle
Ömür boyu yasaklandın!
Vous êtes banni à vie!
Zimmete para geçirmeyle yetinecektin çünkü cinayetten ömür boyu yatacaksın.
Tu aurais dû t'en tenir au détournement, car tu vas prendre perpète pour meurtre.
Kim ilk olarak gülerse ömür boyu ceza alacak.
Le premier qui rit aura la punition de sa vie. C'est bien compris?
Bu ömür boyu sürecek bir şey mi?
C'est à vie?
Birbirimizi çok uzun zamandır tanıyoruz ömür boyu gibi gelen bir süredir.
Nous nous connaissons depuis très longtemps, on dirait depuis une éternité.
Ama söylemeliyim ki bu kayıp için ne kadar yas tutsak da konuştuğum öğretmenlerden hiç birisi ömür boyu hapse girmesi gerektiğini düşünmüyor.
Mais je peux juste vous dire, bien que nous regrettions tous cette perte... qu'aucun professeur ne croit que cet élève mérite de passer sa vie en prison.
Ömür boyu kamp cezasına çarptırılmış halk düşmanı bir anne babanın Yahudi çocuğunun yazgısı ne olabilirdi ki?
Quel aurait été le destin d'un enfant juif de parents ennemis du peuple, condamnés au camp à vie?
Ve ömür boyu garantili.
Et c'est garanti à vie.
Bence umut edebileceğimiz en iyi ceza ömür boyu.
Le mieux auquel s'attendre est la perpétuité.
Aşkın zevki sadece bir an sürer Aşkın acısı bir ömür boyu sürer
Il chante. ne dure qu'un moment. Chagrin d'amour dure toute la vie.
Birkaç telefon görüşmesinin sana ömür boyu yeteceğini düşünmüyordun herhalde?
Vous ne pensiez pas que seuls quelques coups de fil vous vaudraient un contrat à vie?
Ömür boyu mutlu olmanızı dilerim.
Mais, profitez bien de votre vie ensemble.
- 25 yıl ile ömür boyu arası.
25 ans à perpétuité.
Sence ömür boyu doktor mu kalacağız?
Tu crois qu'on restera médecins pour toujours?
Biliyor musun, ömür boyu doktor olup olamayacağımızı sormuştun ya.
Je n'ai pas répondu à ta question, tout à l'heure.
Ömür boyu doktor olarak kalıp kalmayacağımı sorarsan eğer cevap olarak "bilmiyorum" derim.
Tu veux savoir si je serai médecin toute ma vie? La vérité, c'est que je l'ignore.
Eğer içeri girip de bir saniyeliğine bile olsa, mutlu bir son olabileceği umudunu verirsen ve işe yaramazsa, ömür boyu seni suçlarlar.
Si tu lui fais croire une seule seconde que son état risque de s'améliorer, et que ça n'arrive jamais, ils t'en voudront toute leur vie.
Bunlar için sana ömür boyu minnettar kalacağımı düşünüyorum. Ama bunlar için seni ömür boyu seveceğimi kesinlikle biliyorum.
Je pense pas que j'arrêterai un jour de t'apprécier pour ça, mais je sais que je t'aimerai toujours pour ça.
"Pijama partisi karşıtları", "Ömür boyu cezalı" Kulağa hepsi harika geliyor.
Vous n'auriez pas... je sais pas...
İlginize çekiyorsa, hemen ömür boyu mukavele yapabiliriz.
Si vous êtes intéressés, je peux vous en avoir un très bon prix.
2 gün önce ömür boyu hapis cezası aldı.
Il y a 2 jours, il s'en est pris pour 25 ans minimum.
Ömür boyu seks arkadaşları olabilirdik, Runkle.
On aurait pu être potes de baises pendant longtemps, Runkle.
Bay Monk, Bayan Teeger arabanızın, benim bölgemde bozulmuş olmasına ömür boyu minnettar kalacağım.
Ne vous en faites pas, tout est filmé. Vous aviez un plus gros souci.
Ya da bana telefonunu verebilirsin. Oswaldo Castillo'nun nerede saklandığını söylersin. Bende cezanı ömür boyu hapse çeviririm.
Ou vous pouvez me le donner, me dire où se cache Castillo et je me contente de vous faire enfermer à vie.
Taşıdıkları silahlar bile ömür boyu hapis yatmalarını garanti edecektir.
Leurs armes leur garantissent déjà une peine de prison à vie.
ve şimdi suçlamalarımızı yapıyoruz, o 2 yıl boyunca hapiste davasını bekleyerek geçirirken onu ömür boyu hapse tıkmak için gereken kanıtları bulacağım.
Maintenant que nous le poursuivons, il restera en prison 2 ans avant d'être jugé, le temps que je trouve les preuves pour le condamner à perpétuité.
Anlaşmam gerekiyordu yoksa ömür boyu hapis yatacaktım.
Je pouvais soit coopérer, soit aller en prison à vie.
En azından ömür boyu suçlu olmuş birine göre.
Enfin, pour un criminel.
Ömür boyu benimle.
Elle est à moi pour la vie.
Merhaba, Penny görüyorum ki, ilkel biyolojik dürtülerinin etkisi altındasın, ama önünde bir ömür boyu yapacağın hatalar olduğuna göre, bu seferki hatanı önleyebilir miyim?
Tu es actuellement à la merci de tes pulsions biologiques primitives, mais comme tu as toute ta vie pour faire de mauvais choix, puis-je interrompre celui-ci?
Ama bir ömür boyu aşkı hissetmek...
Mais une vie entière d'amour...
Bu ömür boyu bitmez!
Ça ne finira jamais.
Dedektif Landry'e güvence verdim. Bay Moore'u tutukladıktan sonra Ve o ömür boyu hapis cezasını burada Kaliforniya'da çektikten... sonra Texas onu idam edebilecek.
J'ai assuré à l'inspecteur qu'après sa condamnation, et qu'il ait purgé sa peine en Californie, le Texas pourra l'exécuter.
10 sene önceden kalma bir gazete haberi "Cinayet zanlısı Randy Teller için ömür boyu hapis cezası."
Il y a un article vieux de dix ans. La Crim'a fait une descente chez un suspect, Randy Teller.
Birinin canını alamazsın. Eğer bunu yaparsan, ömür boyu cezasını çekersin.
Si tu prends une vie, tu seras détruite.
Aslında çok iyiydi.Daha önce de dolandırıcılık yaptığını düşündüm. Ama itirafı sonucu, şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu aldı. Bu yüzden bizde peşini bırakdık.
J'ai même pensé que ce n'était pas la première fois, mais ses aveux l'ont condamnée à perpétuité, donc on n'a pas poussé l'enquête.
Masum bir kadını ömür boyu hapse göndermek gibi bir hata mı?
Comme condamner une innocente à la prison à perpétuité?
HerAdam filmi, ömür boyu sürmüş bir hayalin kombinasyonu.
Le film Everyman est l'achèvement d'un rêve.
Birçok kez diz kapağımı kırdım. Ömür boyu sakat kalacağımı sandı.
Je me suis cassé la rotule tellement de fois, qu'il pensait que je serais handicapé à vie.
- Ömür boyu.
- Pour toute la vie.
İçeride edindiğin arkadaşlıklar ömür boyu sürer, derler.
Il paraît que les amis que tu te fais ici restent pour la vie.
Ömür boyu kıçını yırt ve hayatın böyle bitsin.
Toute une vie pour en arriver là.
Eğer istediklerini yaparsam bu şirkette ömür boyu çalışabilirmişim.
Il m'a dit que j'aurai "un emploi à vie" si je m'occupais de ça.
Bir ömür boyu, tamam mı?
Pour la vie.
Ömür boyu pısırığın teki olarak kalma.
Ne fais pas la mémère toute ta vie.
Kadehimi, bugün tüm bu salonda olanlar ve maalesef gelememiş olanlar adına, Kelly ve Alan'ın ömür boyu sürecek olan mutluluklarına kaldırmak istiyorum.
Alors, je porte un toast au nom de tous ici ce soir, et de ceux qui n'ont pu être présents... Kelly... Et Alan.
Ömür boyu.
- Garanti à vie.
Bir teoriye dayanarak mı müvekkilimi ömür boyu hapse yollamak istiyorsunuz?
Non, c'est trop facile.
- Ömür boyu mu?
- À vie?
Pussycat Palası'nda ömür boyu onursal üyeliğim var.
Je suis membre d'honneur à vie au Pussycat Palace.
... ve 5'i ömür boyu hapis cezasi aldi.
C'est le programme de la victoire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]