Öte yandan traduction Français
973 traduction parallèle
Anlıyorum. Evet, aslında buna şaşırmadım. Öte yandan, sen Birim 01'den geri döndüğünde ne oldu?
Je vois... quand es-tu revenues de l'Eva-01?
Öte yandan da : Su sudur.
D'autre part, l'eau est l'eau, n'est-ce pas?
Öte yandan, onsuz devam edemeyeceğini düşünüyorsan bu senin için yaptığım ilk fedakarlık olmayacak neticede.
D'un autre côté, si tu penses ne pas pouvoir vivre sans elle, ce ne serait pas mon premier sacrifice pour toi.
Yani, bir yandan hapiste kalmak istiyorum ama öte yandan, bir kişiye düşündüğü gibi biri olmadığımı ispatlamak için serbest kalmak istiyorum.
Mais d'un autre côté, je voudrais être relâché. Pour pouvoir prouver à une certaine personne, que je ne suis pas tout à fait ce qu'elle croit! Ah!
Öte yandan, izinsiz patlayıcı üretmek suçundan, maalesef... 100 dolarlık ceza vermek zorundayım.
Mais pour fabrication illégale d'explosifs, je regrette de devoir vous condamner à 100 $ d'amende.
Ama öte yandan onun da...
Mais on ne peut le laisser...
Öte yandan sevgili kızımdan ayrı kalacağım! Oh!
Mais perdre sa fille chérie...
Öte yandan, ben Inquirer'ın sahibiyim. Görevim gereği, size küçük bir sır vereceğim.
Mais Kane, directeur de l'Inquirer, tel qu'il est de mon devoir, vous déclare ceci :
Öte yandan, zaten ölmeyecek miyim?
Mais je mourrai de toute façon.
Öte yandan, ona dava açmayacağımı söyledim. Elbette... - Anlamıyorum.
Mais il sait que je ne porte pas plainte.
Öte yandan, aklı başındaysa bir kaç yüksek ücretli işi kendim verebilirim ona.
Par contre, s'il est intelligent, je pourrais peut-être lui glisser quelques bons honoraires.
- Ama öte yandan -
- Maintenant, d'un autre côté...
Hukuk pratiğiniz olduğunu bilmiyordum, Bay Cutler. Öte yandan, pratik yaptığınız diğer işleri duydum.
J'ignorais que vous pratiquiez la loi, même si j'ai entendu parler de vos autres activités.
Ama öte yandan şahit olduğum diğer ölümlerdeki tüm iç çekişlerde... Gördüğüm tek şey günahlardı,... günahlar... hep günahlar.
Par contre, quand je pense aux derniers souffles que j'ai recueillis, je ne vois que péché, péché, encore et toujours.
Öte yandan, Bay Stevenson'ın bütün gün iş dışında olması olağandışı değil.
Mais en revanche, ce n'est pas étrange... que M. Stevenson s'absente toute la journée.
Öte yandan, insanların duygusal olarak çökmüş olduğu zamanlarda söylediklerinden... dolayı onları çok fazla da sorumlu tutamazsın.
Il ne faut pas se formaliser des paroles lancées par un homme en colère.
Harry, o kötü adamların zarar veremeyeceği yer olan kamarasında sağ salim kilitli. Öte yandan, Afrika'da yapacağınız servete engel olacak hiç bir şey söyleyemez veya yapamaz artık.
Harry est à l'abri dans sa cabine où ces brutes ne pourront pas lui faire de mal, et il ne pourra plus rien dire ou faire pour vous empêcher de faire fortune en Afrique.
Öte yandan, Bravano ilk red cevabını aldığı anda Maria'nın peşini bıraktı.
Bravano abandonna la partie dès le premier refus de Maria.
Öte yandan biz İtalyanlar, tiyatroya çok farklı şeyler için geliriz.
Mais nous, l'opéra nous attire pour d'autres raisons.
Öte yandan...
D'un autre côtè,
Birini ararken öte yandan geçimini de temin ediyorsun.
Vous attendez quelqu'un tout en gagnant de quoi vivre.
Ama öte yandan, bunun işe bitirmeye yetmeyeceğini düşünmüşte olabilir.
Il a peut-être pensé que ses réserves ne suffiraient pas.
Rhoda için bahane uydurup öte yandan çiçekler için benden para istemiyorsunuz.
Donc, tout en excusant Rhoda, vous n'avez pas voulu ma participation.
Öte yandan Morbius, yapay olarak artan zekasıyla bütün insanlık adına bu gücü tek başına yönetmek için ideal.
Tandis que Morbius, qui a ameliore artificiellement son intelligence... est capable de transmettre ce pouvoir a toute l'humanite.
Fakat öte yandan kendi kendimin patronuyum.
Je suis mon seul patron.
Öte yandan onu takip de edemeyiz. Destek gemilerimizi beklemeliyiz. Çünkü onlar buraya gelmeden önce bizi Alman denizaltılarının tuzağına çekebilir.
Mais on ne peut pas attendre les autres navires car on risque d'être attirés dans un piège avec un patrouilleur.
Öte yandan, kendisi son zamanlarda talihinin yüzüne gülmesinden memnundu.
D'un autre côté, mon client était transporté de joie... par sa bonne fortune.
Öte yandan, adamlarınız daha cesur olsalardı orayı alabilirlerdi. Kimbilir?
En montrant plus de courage, ils auraient peut-être pu la prendre.
Ben hiç bunu istemem. Ama öte yandan ülkenize gelip oradaki özel insanlarla tanışıp oraları görmeyi çok isterim.
Personnellement, ce n'est pas mon cas, mais c'est parce que j'ai eu la chance de visiter votre pays et d'y rencontrer des gens merveilleux.
Öte yandan, merhemlerinin mucizeler yarattığını kabul etmelisin.
Pourtant, Mme de Pass, avouez que ses onguents font merveille.
Öte yandan gözalıcı bir sevimliliği var.
Il est intelligent.
Öte yandan, bu altın Akizuki Klanı'nı yeniden ihya etmek için gerekli.
Mais cet or est notre trésor, il doit servir à reconstituer le clan AKIZUKI.
Öte yandan, Sahip olduğum.. ... bir kaç şey, kilit altına almaya değecek şeyler değiller.
En plus, le peu que j'ai, ou plutôt que j'avais, ne vaut pas les efforts à les mettre sous clé.
Öte yandan, böyle bir şeytana boyun eğmişsen bu o çirkin yaratıkla olmamalıydı.
D'ailleurs, si vous succombiez à un tel démon ce ne serait pas avec cette horrible créature.
Öte yandan, gerçek tevazu... Tanrı ve kul arasında fark edilmez.
Par contre, la véritable humilité passe inaperçue entre Dieu et l'âme,
Ama öte yandan eminim ki, Teğmen Cantrell onun tanıklığına aldırmayacaktır.
Quand bien même, je suis sûr que le lieutenant Cantrell n'ose pas le faire témoigner.
Öte yandan bugün belki de bu sayede hayattasın.
C'est ton caractčre mais c'est sűrement aussi pour ça... que tu as pu arriver jusqu'ici.
Öte yandan bir yabancının ziyareti, kendi kendime düşünmem için büyük bir sebep oldu.
En revanche, la visite d'un inconnu m'emplit d'inquiétude.
Ama öte yandan Tex'ten şüpheleniyorsan katilin öteki adam, Gideon olması gerekir.
Et si par ailleurs vous soupçonnez Tex, alors ce doit être l'autre... Gideon.
"Öte yandan, insan vücudu anatominin tamamlanmasıyla" "gelişimini durdurur."
Par contre, le corps humain cesse de se développer une fois sa croissance achevée.
Öte yandan kendi dünyandan bir kadınla ilişkin olsaydı sana tek kelime bile etmem gerekmezdi.
Si tu vais une liaison avec une femme du monde, d'un autre côté j'aurais pas besoin de te demander quoi que ce soit.
Öte yandan, bir rahibin görevi, tanrının kurallarını uygulamak ve barış için... dualarıyla kralını desteklemektir. Bu kutsal görevinin ruhuna aykırı bir biçimde kralına zırhlı askerler hazırlayamaz. Bu nedenle de vergi ödemekle yükümlü tutulamaz.
D'un autre côté, le devoir du prêtre est d'assiter le Roi par ses prières pour son salut et la paix, il ne peut entretenir une armée sans violer la nature même de cette fonction sacrée en conséquence, il ne peut être tenu d'acquitter cet impôt.
Öte yandan Eğer bir çıplak jandarmayı görürse, hemen giyiniyor ve onun çıplak olduğu hiçbir şekilde kanıtlanamıyor.
Et quand un nudiste voit un gendarme ils s'habillent et ne sont plus des nudistes.
Öte yandan sanığın Bayan McGinty'yi paragözlülüğü nedeniyle
D'autre part, vous pouvez penser que l'accusé a eu l'intention de couvrir l'étranglement manuel de Mme.
Öte yandan, önümüzdeki birkaç saat öyle çok çalışacağım ki sonuçta bana, fazla mesai parası verdiğinizi göreceksiniz.
D'autre part... je vais tellement travailler dans les heures qui suivent... que vous finirez par me donner une paye et demie.
Öte yandan ben de Tanrı'ya bildiğim tek biçimde hizmet etmeye çalıştım.
Pourtant, j'ai fait de mon mieux pour Le servir.
Öte yandan, bazı kötü huyları da vardır.
D'un autre côté, ils ont des mœurs plutôt répugnantes.
Öte yandan, ben paraya asla saygısızlık etmem.
Néanmoins, je ne suis pas du genre à mépriser l'argent.
Fakat öte yandan, bir at hırsızından asla çok da korkmazdım.
Au fond, les voleurs de chevaux, ça ne m'a jamais fait bien peur.
Öte yandan yakabiliriz.
D'ailleurs... On devrait pouvoir y mettre le feu.
Öte yandan böyle şeyler hiç belli olmuyor.
Mais on ne sait jamais.