Ülkem traduction Français
394 traduction parallèle
İmparator ve ülkem için.
Pour Kaiser et le pays, vous savez.
Ben, Prenses Lescaboura ve ülkem için iyi olanı istiyorum.
Je suis la princesse Lescaboura et mon pays veut le brevet.
- Senin ülken hangisi? - Benim ülkem yok.
- Bien, quel est votre nationalité?
Beni seninle savaşmam için ülkem gönderdi.
Mon pays m'envoie vous combattre.
Kendi ülkem için daha fazlasını söyleyemezdim.
Je ne peux pas en dire autant pour mon pays.
- Burası benim ülkem değil.
- Ce n'est pas mon pays.
Kalbimde ülkem için oldukça çetrefilli bir şekilde savaştım.
J'ai lutté de tout cœur pour mon pays, c'était très dur.
Ben de ülkem için çetrefilli bir mücadele vermek zorundayım.
Et je dois me battre pour mon pays, ce sera dur aussi.
Sadece ülkem için ne yapabilirim diye düşünüyorum.
Imagine ce que je pourrais faire pour mon pays.
Benim ülkem mi?
Mon pays?
tanklar, pike bombardıman uçakları. Böylece İngiltere, Fransa ve benim ülkem gibi demokratik ülkeleri hazırlıksız yakalamak istiyorlar.
Leurs chars, leurs bombardiers, etc., pour attaquer l'Angleterre, la France et mon pays, avant qu'ils ne soient prêts au combat.
"Sevgili ülkem için savaşırken ölmek".
" Mais je suis ravi à l'idée
Bunu ülkem için Cochise ve halkı için ve sevdiğim kız yüzünden istiyordum.
Je voulais la paix pour les miens, pour Cochise et les siens, et pour la femme que j'aimais.
Burası Red Cloud'un, senin ve benim ülkem
C'est le pays de Nuage Rouge, ainsi que le vôtre et le mien.
Sizin planlarınızla ilgilenmiyorum. Benim ülkem yok.
Les invasions ne m'intéressent pas.
Sevgili ülkem artık çalışmalarıma inanıyor demek.
Mon cher pays croit enfin en mes travaux.
- Benim ülkem yoksuldur.
- Pourquoi?
Bu ülkem için çok büyük bir yük olacak ama verginiz ödenecektir.
Mon pays souffrira, mais il paiera le tribut.
Bütün Çinliler gibi ülkem beni büyülüyor.
- Comme tous les Chinois, j'aime mon pays.
Geçmişteki birkaç sene, ülkem insanlarına başka bir yere taşınmak için... geniş olanaklar ve teşvikler sundu.
Mon pays a donné à son peuple de multiples raisons de partir.
Majesteleri, benim ülkem, bundan çok farklı bir görüşte.
Dans mon pays, sire, nous envisageons cela tout autrement.
Kendi ülkem olmayan küçük bir ülkeyi yönetiyorum.
Je gouverne un petit pays qui n'est pas le mien.
Babam, ülkem Amerikalılar tarafından bombalanırken hayatını kaybetti.
Mon père a été tué par une bombe larguée par les Américains.
Parçalanan Fransa! Benim ülkem!
C'est la France qui est en ruine, mon pays.
Burası benim ülkem değil.
Ce n'est pas mon pays.
Şu anda ülkem bana yıldızlar kadar uzak görünüyor.
En ce moment, ma terre me semble aussi loin que les étoiles.
Eğer daha önce sizi ilgilendirdiğini düşünmüş olsaydım,... ülkem hakkında daha çok şey anlatırdım, Majesteleri.
Je te raconterais volontiers bien des choses sur mon pays, si j "étais sûre de t" intéresser.
Ülkem sanırım. Tek önemli şey, ülkem.
Mon pays, je crois.
Ben De Gaulle'cü olup ülkem için savaşmayı seçtim.. Kahraman olarak döneceğim.
Alors selon la tournure des événements, je serai le dévoyé gaulliste ou le héros purificateur.
"Doğru da olsa, yanlış da olsa benim ülkem." cümlesi büyük bir Amerikan vatanseverine aittir.
La célèbre phrase "Qu'elle ait tort ou raison, ma patrie avant tout", a été prononcée par un grand patriote américain.
Evet. 9 ülkem vardı.
Ouais. J'avais neuf pays.
Onurum ve ülkem yok. İsmim ve evim de yok.
Je n'ai ni honneur, ni patrie, ni nom, ni foyer.
Bir ülkem olunca söylerim.
Je vous le dirai quand j'aurai un pays.
Pekala, madem öleceğim, bari ülkem için öleyim.
Eh bien... si je dois mourir, autant mourir pour une bonne cause.
Kralım ve ülkem için üzerime düşeni yaptım. Kanıtlamak için varilimi ve fıçımı kaybettim.
J'ai bien servi mon roi et mon pays, la preuve, j'y ai laissé ma jambe.
ben göğe yükseliyorum saf kalpli ve büyük kalpli çünkü ülkem büyüktür.
Je monte au ciel avec un coeur simple, et grand, car grande est ma nation,
Benim ülkem bunlarla doludur!
Ma patrie surtout.
Benim ülkem savaşta.
Mon pays est en guerre.
Evet, benim ülkem! Ve bundan gurur...
Oui, mon pays!
Burasι benim ülkem değil Binbaşι Dundee.
Ce n'est pas mon pays, major Dundee.
Ben Kralın sadık bir uyruğuyum... ve onun için, ülkem için dua ediyorum.
Je suis le loyal sujet du roi, et je prie pour lui et le royaume.
Oyununuzu böldüğüm için üzgünüm ama beyler, ülkem çağırdığında...
Je déteste mettre un terme aux jeux, mais quand mon pays appelle...
Ama tabii ki bunun hiçbir önemi yoktu, çünkü lejyonun yedi alevli el bombası armasının altında ülkem için savaşıyordum.
ceci dit ça n'avait aucune importance car j'étais resté à la Légion. et je continuais à me battre sous l'emblème apatride oh!
Benim sevgili ülkem.
Mon pays bien-aimé.
Bu yüzden ülkem çok başarılı ve seninki çok başarısız.
C'est pour ça que nous nous en tirons bien et vous très mal.
- Kimin ülkesi. Benim ülkem...
c'est celui des indiens.
Dinle, burası benim ülkem ve ne istersem onu yaparım.
Il est temps pour toi de réaliser que c'est mon pays, et que j'y fais ce que je veux.
- Üzerine yattığın senin ülken. - Orası benim ülkem değil.
Tu es affalé sur ton pays.
- Benim ülkem, ailem ve benim.
Ce n'est pas mon pays. Mon pays, c'est ma famille et moi.
Burası benim ülkem. Biliyorum.
Je sais.
Sizin aksinize, benim hala bir ülkem var.
Toi, ta baille et tes écopes d'eau. Adieu, tyrannie!