Üzgünsün traduction Français
924 traduction parallèle
Neden bu gece bu kadar üzgünsün?
"Pourquoi êtes-vous si triste ce soir, IL?"
- Neden üzgünsün?
Tu regrettes quoi?
Haliyle, üzgünsün.
Vous êtes bouleversé.
Neden bu kadar üzgünsün?
Pourquoi ce visage maussade?
- Niye üzgünsün?
Désolé de quoi?
Şimdi çok üzgünsün, Alexandra.
Tu as trop de mal.
Sen üzgünsün ama gitmek zorunda olan benim.
C'est ça, à moi la corvée.
- Neden üzgünsün diye merak ediyorum.
Pourquoi es-tu triste? J'en sais rien.
Başarılı bir gösterinin prodüktörü olarak fazla üzgünsün. Ne oldu Bert?
Pour un producteur a succès, vous avez l'air bien triste.
Neden bu kadar üzgünsün?
Dieu n'abandonne pas ses serviteurs.
Son derece üzgünsün.
Vous êtes désolée!
Sırf seni görmek için eve geldim ve sen de beni buraya getirdin şimdi de üzgünsün!
J'suis rentré à la maison rien que pour te voir, tu m'amènes ici, et maintenant, tu me plains!
Sadece çok üzgünsün.
Tu t'énerves.
Ama sen üzgünsün.
Tu sembles bouleversée.
- Demek üzgünsün. - Böyle şeyler olur.
- Vous êtes désolé!
Neden bu kadar üzgünsün, oğlum?
Pourquoi es-tu triste, mon fils?
Her şeyi darmadağın ettin ve şimdi üzgünsün öyle mi?
Vous avez tout gâché. Et vous dites que vous êtes désolé.
Tatlım, sen üzgünsün.
Tu es bouleversée!
Bunu yaparken çok üzgünsün.
Vous vous apitoyiez sur votre sort en le peignant.
Çok üzgünsün ama bu akşamki randevumuza gelemeyeceksin.
Je sais : vous êtes désolé, mais vous me laissez tomber ce soir.
Bak Susie, çok üzgünsün. Bu yüzden seninle tartışmayacağım.
Susie, tu es perturbée, je ne veux pas me disputer avec toi.
Görüyorum ki üzgünsün.
Je vois bien que t'es pas content.
İçkiyle sigarayla zaman öldürüyorsun, niçin bu kadar üzgünsün?
C'est vrai que boire ou fumer, c'est du gaspillage... et alors..?
Ve üzgünsün.
et tu es désolé.
Neden üzgünsün?
Pourquoi tu es triste?
Evet, Pekala, şimdi sen yorgun ve üzgünsün. Bu herşeyi sonuçlandırma zamanı değil.
Tu es fatiguée et émue, ne décide rien maintenant.
- Tamam üzgünsün.
- Tu es désolée.
Neden bu kadar üzgünsün?
Qu'y a-t-il de mal?
Seni ihmal ettiğim için üzgünsün.
Tu es fâchée parce que je t'ai négligée.
Tamam, sen benden daha çok üzgünsün, ama ben de üzgünüm.
Oui, vous êtes plus désolé que moi. Mais moi aussi.
Hem üzgünsün, hem kırıcı.
Et puis, tu es triste et amer.
Ne için üzgünsün çocuğum?
Pourquoi donc? Pourquoi êtes-vous bouleversée, mon enfant?
Sen mi üzgünsün?
Vous êtes désolé?
Şİmdi ne hakkında üzgünsün? Albert ve Sarah'ı aramalıydım.
J'aurais dû téléphoner à Albert et Sara pour les prévenir.
Çok üzgünsün.
Ça vous aidera à vous calmer.
- Yorgun ve üzgünsün.
- Tu es fatiguée et en colère.
Beni arıyorsun ve üzgünsün çünkü gideli çok oldu. Göz yaşlarınla beni suçluyorsun.
Tu t'attristes de ma longue absence et par tes larmes douloureusement tu m'accuses.
Ben orgazm olmadım diye mi üzgünsün?
Ça t'embête que je n'aie pas joui.
- Neden üzgünsün peki?
- Qu'est-ce qui te rend triste?
Çok mu üzgünsün, yoksa sadece üzgün müsün?
Pardon pour de rire, ou pardon pour de bon?
Steve, niye bu kadar üzgünsün?
Steve, pourquoi es-tu si contrarié?
- Üzgün müsün? Ne için üzgünsün?
- Pourquoi?
Özür dilerim Tommy. Sen de üzgünsün biliyorum.
Je sais que tu es désorienté.
Evet Bayan Havisham. Niçin bu kadar üzgünsün Pip?
Tu es morose.
Tabii ki üzgünsün.
Bien sûr que vous l'êtes.
Yaşamak için çalışman gerektiği için üzgünsün.
Vous êtes désolé d'avoir du boulot.
Neden üzgünsün?
Pourquoi?
- Neden üzgünsün?
- Pourquoi triste?
Benim için üzgünsün değil mi?
Je vous fais pitié?
Neden bu kadar üzgünsün?
Pourquoi es-tu si triste?
Sen neden üzgünsün?
- Eufemio?
üzgünüm 13200
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm dostum 74
üzgünüm geciktim 94
üzgün değilim 42
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm dostum 74
üzgünüm geciktim 94
üzgün değilim 42