Üzmek traduction Français
811 traduction parallèle
Yememi istemiyor... ve doğal olarak ben de onu üzmek istemiyorum.
Je ne voudrais surtout pas le contrarier. Surtout pas!
Seni hayatta üzmek istemem. Bunu biliyorsun.
Je ne voulais pas te faire de mal.
- Seni üzmek istemezdim ama Sergei'n seni özlemedi bile.
Désolé de te décevoir, mais tu ne lui as pas beaucoup manqué.
Charles'la seni üzmek için evlendim.
J'ai épousé Charles par dépit!
Seni üzmek istemedim, canım.
Je ne pensais pas vous attrister.
Onu üzmek mi?
Moi? Le contrarier?
Seni üzmek istemedim.
Je ne voulais pas te contrarier.
Sizi üzmek istemem, bayan.
Désolé de vous importuner.
- Onu gerçekten üzmek isterim.
- Et je le contrarierais bien un peu plus!
- Seni üzmek istemedim. Neden olduğunu bilmiyorum.
J'ignore pourquoi c'est arrivé.
Seni üzmek istemem ama, böyle bir kaç siyriktan ölünmez.
Désolé de te décevoir, mais personne n'est jamais mort d'une égratignure.
Sevimli, yasli bir bayani üzmek yazik olur.
IL serait dommage de décevoir une vieille dame.
Seni üzmek istemiyorum Paula.
Paula, je ne veux pas t'accabler...
- Bu bayan benim ablam. Niyetinin kimseyi üzmek olmadığına eminim.
Ma soeur n'avait pas de mauvaises intentions.
Ve sizi daha da üzmek...
Je ne voulais pas...
Seni yaralamak değil amacım, sadece seni üzmek istiyorum.
Jamais je ne te ferai du chagrin.
- Hayır, onları üzmek istemedim.
- Non, je ne voulais pas leur infliger ça.
Bayan Emery, sizi daha fazla üzmek istemiyoruz... o yüzden bu duruşmayı mümkün olduğunca çabuk bitirmeye çalışacağız.
Nous ne souhaitons nullement aggraver votre chagrin et nous allons essayer de conclure cette audience aussi vite que possible.
- Bak, seni daha fazla üzmek istemiyorum.
- Je ne veux pas te faire plus de mal.
Sybil, beni üzmek mi istiyorsun?
Oh, Sybil! Vous voulez me chagriner... petite coquine.
Sizi üzmek istemiyorum hanımefendi, bu yüzden bu konuda sessiz kalmaya devam edeceğim.
Je ne voulais pas vous chagriner, Madame... et je voulais continuer à me taire...
Beğendin mi? - Fakat seni üzmek istemedim.
- Je ne voulais pas te faire de peine.
Bu arada, üzmek yok, rahatsız etmek yok.
En attendant, pas d'émotions, pas de contrariétés.
- Canını sıkmak ya da üzmek istemedim.
- Je ne voulais pas te blesser.
Seni üzmek istemezdim...
je ne voulais... Vas, dégage!
Annen ve beni niçin üzmek istiyosun, anlamıyorum.
Je ne comprends pas pourquoi tu veux blesser ta mère. Ou moi.
- Kızkardeşini üzmek istemiyorum.
Je ne fais rien.
- Lelia, seni üzmek istemiyorum.
Je ne voulais pas...
Sizi temin ederim ki sizi asla böylesine üzmek istemedim.
Je suis confus, Madame. Je ne voulais surtout pas vous perturber.
Seni üzmek istemem, Kitty ama hiçbir şekilde Yahudi değilim.
Désolé de vous décevoir, mais je ne suis absolument pas juif.
Seni üzmek istemezdim.
Je ne voulais pas te blesser.
Seni üzmek istemem babacık, ama yanlış adamlarlasın.
Je veux pas vous décevoir, mais vous avez la mauvaise équipe.
- Sanırım beni üzmek istemiyorlar.
Ils doivent penser que ça me ferait de la peine.
Sizi üzmek istemezdim Komutan, ama yine de haklı olduğumu düşünüyorum.
je ne voulais pas vous vexer, mon commandant, mais je pensais quand même avoir le droit de... Mais vous n'avez aucun droit!
Hayır, Cathy'yi üzmek istemem, ama...
Je ne voudrais pas faire de peine à Cathy.
- Seni üzmek istemezdim.
- Je ne voulais pas vous offenser.
Seni üzmek istemiyorum.
Je ne peux plus supporter ta tristesse.
Amacım seni üzmek değildi.
Je ne voulais pas te blesser.
Gelir gelmez sizi üzmek istemedi.
Je lui ai dit de ne pas vous déranger dès votre arrivée.
Seni üzmek istemedim. Kimseyi üzmek istemem.
Je veux faire du mal ni à toi, ni à personne.
- Ama sizi üzmek için gelmedim.
- Je ne suis pas venue vous chagriner.
- Çok uzaktan geldiler. Onları üzmek istemiyorum.
- Ils ont fait une sacrée trotte et je ne veux pas les décevoir.
Kimseyi üzmek istemedim.
Je ne voulais blesser personne.
Onu üzmek istemezsin, değil mi?
Tu ne voudrais quand même pas qu'il se vexe?
Sizi üzmek, ve siz bana harika davranmak.
Je vous blessé, vous, si bon pour moi.
- Seni üzmek istemezdim.
- Désolé, je ne voulais pas te choquer.
Onu üzmek niyetinde değilim, ama üzülüp üzülmemesine bakmadan ona neler hissettiğimi söylemek zorundayım.
Je n'ai pas l'intention de le contrarier, mais je dois lui dire ce que j'ai sur le cœur, que ça lui plaise ou non.
Onu üzmek istemiyorum, ama dürüst olmalıyım.
Ca l'anéantirait. Mais je devrais être honnête.
Seni üzmek istiyorum, baba. Çünkü senden nefret ediyorum.
Je veux te faire du mal, Papa Je te déteste.
Beni üzmek zorunda mısın?
Toi aussi tu veux me créer des ennuis?
Myra, seni üzmek istememiştim.
Je te protégeais.