Üzülüyorsun traduction Français
230 traduction parallèle
Gerçek olan kimse var mı bu dünyada peki? Hem prenses hangi konuda sahtekarlık yaptı da bu kadar üzülüyorsun?
Et pourquoi la princesse est une menteuse si ce n'est pas trop te demander explique?
Sanırım onun için üzülüyorsun.
J'imagine que tu le plains.
Hala aynı kız için mi üzülüyorsun?
Tu te morfonds pour cette fille?
Seni hain seni, onlar için mi üzülüyorsun ha?
- Tu n'as pas vu leurs yeux!
Çok hızlı ilerliyorsun belki de. Bazen hevesin kaçıyor senin ve sonra üzülüyorsun.
Il t'est déjà arrivé de te tromper.
Sadece iyi ve nazik bir insansın ve onun için üzülüyorsun.
Tu es seulement honnête, gentille et... et tu as pitié de lui.
Sen bir şeye mi üzülüyorsun?
Pourquoi es-tu si inquiet?
Onlardan ayrılacağın için üzülüyorsun.
Les quitter vous rend triste.
Oh, seni aptal! Neden üzülüyorsun?
Vous saviez ce que je faisais.
1 yıl için mi üzülüyorsun? Ben ne yapayım o zaman, salak?
Qu'est-ce que je devrais dire!
Her gün aynı acıyla daha çok üzülüyorsun.
Tu souffres de plus en plus.
Yoksa klarnetçinin durumuna mı üzülüyorsun?
Ou est-ce le clarinettiste qui est insupportable?
Yalan söylüyorsun benim için üzülüyorsun.
Tu mens. Tu éprouves de la pitié.
Ancak eninde sonunda, gerçek halin, bir şekilde suratına çarpılıyor ve üzülüyorsun.
Jusqu'au jour où l'on comprend qu'on est difforme et grotesque.
Neden Aron için üzülüyorsun? İnsanlar için üzülsene.
Soucie-toi des autres.
Alt tarafı kaçacaktık, neden bu kadar üzülüyorsun?
Comment un départ manqué peut-il t'énerver autant?
Çok kolay üzülüyorsun.
Tu te vexes très facilement.
Neden onun hakkında bu kadar düşünüp her başarısızlığına üzülüyorsun?
Pourquoi le couvez-vous? Agonisez-vous sur ses échecs?
Benim için mi, kendin için mi üzülüyorsun?
Tu t'attendris sur moi ou sur toi?
Gerçekten üzülüyorsun, değil mi?
Tu es vraiment malin, hein?
Neden üzülüyorsun?
Pourquoi?
Yani, onun için üzülüyorsun, değil mi?
On a pitié de lui, non?
Neden ölüler için üzülüyorsun?
Pourquoi s'attrister pour les morts?
Şimdi sen bu tren için mi üzülüyorsun, bayım.
Vous conduisez un bien triste train, monsieur.
Ayrıca, başka neye üzülüyorsun?
Et puis, de quoi vous plaignez-vous?
Sen mi benim için üzülüyorsun?
De la peine pour moi?
Bir şeye mi üzülüyorsun?
Qu'est-il arrivé?
Neden bu kadar üzülüyorsun ki?
Pourquoi tu t'énerves?
- Sen neye üzülüyorsun?
- Où est le problème?
"Sonrası" için neden üzülüyorsun?
Pourquoi toujours parler par après?
Ailesi yüzünden üzülüyorsun?
Qu'est-ce qui te choque? A cause des parents?
Bu kulağa çok hoş geliyor. Neden üzülüyorsun ki?
S'ils font un effort, pourquoi t'inquiéter?
- Sadece kendine üzülüyorsun.
- Tu te lamentes trop sur ton sort.
Ama hayır, sen üzülüyorsun.
Mais non, tu es triste.
Neden bu kadar üzülüyorsun?
Qu'est-ce qui te contrarie?
Onlar için fazla üzülüyorsun.
Tu as trop pitié d'eux, merde.
Çünkü Nancy için üzülüyorsun ve bu onun son şansı.
Parce que je sais à quel point vous vous sentez coupable à propos de Nancy. Et vous savez que c'est pour elle la chance de sa vie.
- Şimdiden üzülüyorsun.
- Non. - Tu fais déjà la gueule.
Seni esir alan kişi için üzülüyorsun!
C'est quand on a de la peine pour son ravisseur.
İyi de neden üzülüyorsun ki?
De quoi as-tu peur?
Sen de onamı üzülüyorsun?
Et toi, t'es là en train de pleurnicher après elle.
Sam için üzülüyorsun.
Tu es bouleversée à cause de Sam.
Demek üzülüyorsun?
Tu le plains. Comme c'est mignon.
Çok üzülüyorsun, değil mi?
C'est pitoyable, non?
Onun için üzülüyorsun, değil mi?
Ça fend le cœur, hein?
Evet, evet ama sen hala o kız için üzülüyorsun.
Mais tu restes toujours là à penser à cette fille.
Elde edemediğin zaman da daha çok üzülüyorsun.
Un jour, ça ne marche plus et ca fait mal.
Yani tüm hayatın boyunca elfler gördüğüne mi üzülüyorsun?
Tu t'inquiètes d'avoir vu des elfes toute ta vie?
Sanırım çok üzülüyorsun.
- Vous êtes pressé?
- Çirkin olduğun için mi üzülüyorsun?
C'est ce côté efféminé.
Sen niye üzülüyorsun?
Pourquoi?