Islam traduction Français
430 traduction parallèle
"Nerede o?" diye tıslamış cadı.
"Oû est-il?" siffla la sorcière.
Bağışlamış rolü oynadın ama beni kandıramazsın.
Tu as fait celle qui pardonnait, mais moi, je sais.
- Karşılığını fazlasıyla görmüş gibisiniz. - Bir şikayetim yok. Buradaki insanlar, iş çevresi yani... hapiste yattığımı biliyor, ama bundan dolayı beni dışlamıyorlar.
Les gens par ici m'ont accepté malgré mes années de prison.
Eminim seni bağışlamıştır.
Il vous a abandonnée.
Neden davaya 5 dolar bağışlamıyorsun?
Donnez plutôt une pièce aux bonnes oeuvres?
- Gus'ın ailesi kiliseye ne bağışlamış?
Les Hanna ont donné beaucoup, à sa mort.
Erkek çocuklar utangaç ve sessiz olanlardan nefret ederlerdi ve beni de tamamen dışlamışlardı.
Les garçons détestent les timides, et c'était le cas avec moi.
Her rahibe bilir ki ; Manastıra girince... hayatını Tanrı'ya bağışlamıştır.
Chaque sœur doit savoir qu'en entrant au couvent, elle doit faire un sacrifice, donner sa vie à Dieu,
Ve Naziler, beynini kullanmak için canını bağışlamış olabilirler, ama kim bilir?
Les nazis ont pu lui laisser la vie sauve pour utiliser son cerveau. Mais qui sait?
Oyununu beğendiği için alkışlamış.
II a applaudi parce que ta danse lui a plu.
Majestelerinin İmparatorluğu Roma hükümetine 1 milyon liret yardım fonu bağışlamıştır "' - Kim, Papa mı?
"Le roi a donné au gouverneur de Rome la somme d'un million de lire."
Onu paradan daha çok yaralayan, bence... parayı bir örgüte bağışlamış olmamdı ; Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği'ne ( ACLU ).
Ce qui lui a fait plus mal que de devoir payer, c'est le fait que j'aie reversé la somme à une association appelée Union des Libertés Civiles Américaines.
Hepiniz alkışlamıştınız.
Vous applaudissiez.
Bay Ling, şeflerinize Grand Slam Operasyonunda çok dikkatli olacağımı lütfen anlatın...
Rassurez vos chefs que je ne pense qu'à l'opération Grand Schlem.
Grand Slam Operasyonu, örneğin.
L'opération Grand Schlem.
Grand Slam Operasyonu başlıyor.
Au Grand Schlem.
Buna Grand Slam Operasyonu diyorum.
Je l'ai appelé Opération Grand Schlem.
Grand Slam Operasyonu.
Opération Grand Schlem.
Grand Slam Operasyonundan alacağın payla zengin bir kadın olacaksın hayatım.
Votre part du Grand Schlem fera de vous une femme très riche.
Grand Slam Operasyonu olanaksız, biliyorsun.
Grand Schlem ne marchera pas.
Grand Slam Operasyonu başarılı olacak.
Grand Schlem réussira.
Şampanya liderinden Grand Slam ekip liderine.
Champagne à Grand Schlem.
Bağışlamıyorum.
Je ne peux pas te pardonner.
Elsa alkışlamıyor.
Elle n'applaudit pas.
- Karın bağışlamış olmalı.
- Ta femme a dû le donner.
Dikkat. Birleşik Protestan Kardeşlik Kilisesi, 4077. MASH birliğine 34 ilahi kitabı bağışlamıştır.
L'Eglise Evangélique Fraternelle a offert 34 recueils de cantiques à la 4 077ème unité MASH.
Yeni hayatın için özgürlüğünü bağışlamış oldum mu?
Libre pour ta nouvelle vie?
Onlar beni alkışlamıyorlardı.
Y m'acclamaient pas.
Beni alkışlamıyorlardı!
Y m'acclamaient pas du tout!
Beni alkışlamıyorlardı!
Y m'acclamaient pas!
Beni alkışlamıyor...
Y m'acclamaient pas!
Geçen ay madeni kasabaya bağışlamıştı.
Le mois dernier, il a donné la mine à la ville.
Harvard Tıp Fakültesi'ne incelemeleri için egosunu bağışlamıltı.
Il a donné son ego à l'Ecole Médicale de Harvard, pour qu'on l'étudie.
" Kimseyi bağışlamıyorum ve kimseden bağışlama beklemiyorum.
" Juste ce qu'il faut pour disparaître.
Onu 2 kez Lady Macbeth'te alkışlamıştım.
Je l'ai vue jouer lady Macbeth.
Şişko Sam'in lokali Grand Slam'de
Au cabaret du tonnerre de Gros Sam
Slam,
Slam,
Çünkü Anka çetesi kimseyi bağışlamıyor
- Pourquoi? Parce que le clan des Rocks ne fait jamais de quartier.
Hayatımı bana bağışlamıştın... ben de borcumu bu şekilde ödedim
Lorsque j'ai une dette, je trouve toujours moyen de m'en acquitter. Qui t'a prévenu?
Bağışlamış gibi yapalım.
- Au moins faire semblant.
Pav!
Pow! Slam!
I'll slam you against the wall.
Je te défonce...
Ve zavallı Maggie'i nedensiz yere dışlamıştı ama o olup biteni anlamayan bir ev kadınıydı.
Et il a transformé la pauvre Maggie en une triste maîtresse de maison.
- Tamam, hepimiz adına bağışlamış olalım.
- De la part de nous tous.
Slam Willie, nasıl gidiyor?
C'est bon signe, hein?
Korkutucu deneyimlerden söz açılmışken, hiç çarpışma dansı yapmış mıydın?
Du terrifiant j'en ai. Tu sais danser le Slam?
Herkes seni dışlamış.
Vous avez reçu pas mal de coups.
Slade! Seni orospu çocuğu. Slam, nasılsın?
Mon salaud.
- İyi bildin, Slam.
- T'as tout compris, Slam.
Bir hayır kurumuna bütün mobilyalarınızı bağışlamışsınız.
Vous avez donné beaucoup de meubles à la charité. Très généreux.
Muhasebeci. Vegas'lı bir heriften milyonlarca doları zimmetine geçirmiş ve hayır kurumuna bağışlamıştı.
Un comptable qui a piqué des millions à un mec pour les reverser à des œuvres.