Şuradaki traduction Français
6,274 traduction parallèle
Şuradaki de benim. Kendimi de koydum.
C'est moi, Je me suis mis à coté d'elle.
- Şuradaki kızın senin vampir olmanla alakalı konuştuğunu duydum.
- J'ai entendu cette fille parler de toi en disant que tu es un vampire.
Eşyalarının çoğu şuradaki kutularda.
Heu, la plupart de tes affaires est dans ces caisses.
- Şuradaki.
- Là-bas.
Şuradaki adamın sorunu ne?
C'est quoi le problème de ce gars?
Şuradaki tepeleri görüyor musun?
Tu vois ces pics?
Şuradaki para bile sizi üç haftalığına idare eder Kont'un üç hafta verdiğinden çok daha fazla.
Ceci vous couvrira trois semaines, c'est trois semaines de plus que ce que vous offre le comte.
Adresi şuradaki yazdığım mektupların üzerinde var.
L'adresse est dans les lettres que j'ai écrites.
Şuradaki baraka.
C'est celle-là.
40 dolar... 40 dolar duydum. Şuradaki beyefendi. - 40 dolar...
J'ai 40 dollars ici pour ce monsieur.
Şuradaki özel masamıza oturmaya ne dersin?
Je vous accompagne vous asseoir à la table spéciale.
- Şuradaki sensin.
- Voila le tien.
Şuradaki benim en büyük oğlum Afganistan'dan yeni döndü, ve en genç olanı ise DJ gibi bir şey. Gerçekten anlayamıyorum.
Oui, mon ainé là vient juste de rentrer d'Afghanistan, et le plus jeune est DJ ou quelque chose comme ca.
Çıkış yolunu biliyorum, şuradaki kapağın altından bir delikten geçerek.
Je connais une issue... Le long de cette trappe, par un trou.
Bence şuradaki Boo Radley kulağını kesmeye çok yakınmış.
Je crois que le fou est à deux doigts de se couper une oreille.
Şuradaki onun arabası.
C'est sa voiture.
Belki şuradaki bu büyüleyici küçük Duffle benim olabilir.
Peut-être je peux avoir ce charmant petit droit du Molleton ici.
Şuradaki yıldızları görüyor musun?
Tu vois ces étoiles, là-haut?
- Ama şuradaki sizsiniz, değil mi?
Mais c'est vous ça, non? L'individu sur la droite?
Şuradaki ise Teğmen William Drischler.
Par là-bas, c'est le Lieutenant William Drischler.
Kıyafetlerini şuradaki sandalyeye çıkarabilirsin.
Posez vos vêtements sur cette chaise ici.
Merhaba, affedersiniz. Şuradaki masaya gidip en romantik şarkınızı çalabilir misiniz?
Pourriez-vous aller à cette table et jouer votre chanson la plus romantique?
Şuradaki adam tarafından alınana kadar tabii.
Enfin, jusqu'à ce que cet homme lui enlève ça.
Şuradaki duvarda bir sürü eski kaset var.
Il y a beaucoup de vieux films dans le placard du bas.
Mesela şuradaki köşede duracak olursanız size en sevdiklerimden birini gösterebilirim.
Par exemple... si tu te mets dans cet angle... Je vais te montrer un de mes préférés.
Bu gece kapılardan sorumlu kişi şuradaki Komutan Kang, efendim.
Ce soir, la formation Hyeon Ge garde la porte Jik Su. De l'autre côté, est-ce le Seigneur Kang Wan Goo?
Şuradaki Sue'nun gömleği mi?
Là- - C'est la chemise de Sue?
Şuradaki adam kim?
Qui est cet homme?
Peter, neden şuradaki masada oturmuyorsun?
Pourquoi tu t'assiérais pas là-bas?
Şuradaki kadın bana 1 milyon doların varsa neden burada çalışıyorsun diye sordu.
Cette femme vient de me demander si j'ai un million, pourquoi je travaille ici?
- Şuradaki mavi gömlekli.
- Chemise bleue, juste ici.
Şuradaki çocuğa bedava bilet verdin ama, ve o koltuk altında bir orman varmış gibi kokuyordu.
Tu viens juste de donner un ticket gratuit à ce mec, et il pue comme un champ d'aisselles.
Şuradaki kadını görüyor musun?
Vous voyez cette femme là-bas?
Tam şuradaki evde.
Dans cette maison.
- Şuradaki belediye çukuru gibi kokuyor.
Et celui qui sent comme des pets de sauce bolognaise.
Şuradaki çocuk Simmy.
Voilà Simmy.
Şuradaki çocuk Simmy'nin lisesinden.
Ce gars là-bas était au lycée avec Simmy.
Evet, yoksa şuradaki küçük Steve Jobs ile 19 dakikalık telefon görüşmesini yapmadıkça pek mümkün olmasa da Brad başka birini öldürürdü.
C'est peu probable non plus que Brad ait tué quelqu'un, sauf s'il l'a fait pendant son coup de fil de 19 minutes avec le mini Steve Jobs là-bas.
Bunu, şuradaki yazarların gözlemlerine ve kendi tecrübelerime dayanarak söylüyorum.
J'ai comparé les observations de ces auteurs avec ma propre expérience.
Bir şey yapmaya kalkışırsan, şuradaki polisleri görüyor musun?
Si vous faites quoi que ce soit... Vous voyez ces policiers?
- Şuradaki, şu.
- Celui-ci... celui-là.
Çünkü şuradaki kilise bekçisi sürekli yapıyor da.
Parce que la gardienne de la crypte juste ici le fait tout le temps.
Şuradaki kayıp Liberata'mıza benziyor.
On dirait que liberata te manque.
- Hayır, şuradaki kızla konuşmalıyım...
- Non, mais je dois juste parler à la fille...
Burada kalıp, şuradaki koltukta yatabilirim. Bir sakıncası yoksa tabii.
Il se peut que je reste ici et dorme sur le canapé, si ça te va.
Takip etmen gereken şuradaki kimliksiz kişi.
Ce mec-là est celui qui nous intéresse.
- Şuradaki mi?
Là-haut?
Buradaki ve şuradaki dokuları?
Les tissus ici et là.
Suradaki adami goruyormusun? , Sunu..
Regarde cet homme, là.
İlk adam şuradaki.
Le premier gars là-bas.
Matt. Şuradaki ağaçların orada bekle.
Vas dans les buissons là derrière.