Act traduction Portugais
13,105 traduction parallèle
Motorlar durduktan hemen sonra YGB'yi açtı.
Ele activou a Unidade Auxiliar assim que os motores falharam.
Ve sen bizim için açtığım, hiç dokunulmamış yolda ilerledin.
E tu seguiste... o caminho que eu abri para nós. Intacto.
Zaja... 2010'da Citizens United'ın açtığı, Yüksek Mahkeme davası kararını nasıl açıklarsın?
Como caracterizarias o Tribunal Sumpremo de 2010 na decisão dos Cidadões Unidos?
Daha yeni açtık.
Acabámos de abrir.
Elçiliğe açtığınız telefona adamımız baktı.
E a sua chamada para o consulado foi atendida pelos nossos agentes.
Tarih, Kara Veba'nın sefalet ve ölüme yol açtığını aktarır.
Reza a história que a Peste Negra provocou sofrimento e morte.
Motoru çıkarıp süspansiyonu artıracağım ve gövdeyi açtıktan sonra şaftı düzenleyip hava akımını artıracağım.
Bem, levantar o motor, subir a suspensão, cortar a carroçaria, personalizar os eixos e maximizar o fluxo de ar.
Garip bir şekilde Simon'un cesedinin bulunduğu yıkık binaya gitme arzusuyla gözlerimi açtım sabah. Affedersiniz?
Tive um despertar, com o desejo estranho de visitar o sitio, do edifício demolido onde o corpo de Simon, tinha sido encontrado.
Yani hastane veya başka bir yerde ölen birinin elini tutarken çekmek için kamerasını açtı, ben de kendi kameramı açıp "Hiç beklenmeyecek" biriyle seks yapaken çekecektim.
Então, ele saiu com a câmera para estar com alguém. Quando eles morrerem no hospital ou algo assim, E, em seguida, saí para ter relações sexuais, com alguém
Octa 2 ile müzikte çığır açtık.
Revolucionou a música com o Octa 2.
Hep açtı.
Sempre cheia de fome.
Bunun yol açtığı gazabın farkında değil misin?
Não te dás conta das iras que isso provoca?
En kötü durum senaryosu : UGK kazaya benim yol açtığıma karar verir.
Na pior das hipóteses, a comissão considera-me a causa provável do acidente.
2 saldırgan, İngiltere'deki AVM'de ateş açtıktan hemen sonra vurulup öldürüldü.
Dois homens armados foram abatidos a tiro, após abrirem fogo num centro comercial...
Nihayet açtın Laura.
Laura, até que enfim!
Bu çukuru birinin kafasıyla açtığını söyleyenler var.
Dizem que a fez com a cabeça de alguém.
Kutuyu sen açtığın için seni çağırdı. Yönetici sana bizzat teşekkür etmek istiyor.
Como foste tu quem abriu a caixa que vos convidou até aqui, o director gostaria de te agradecer pessoalmente.
Bu konuyu açtığına sevindim.
Ainda bem que falas nisso.
Yeterince soruna yol açtım.
Eu já causei problemas suficientes.
Bıçak kutuyu açtı- - Göğsünün tam ortasına.
A faca entrou na caixa da área central do tórax.
Uçakta gizli bir kapı vardı, Ve babam onu açtı.
Havia uma porta que dava privacidade no avião, e o meu pai fechou-a.
Gözlerini açtığın andan itibaren seni buraya getirmek istemişimdir.
Eu queria trazer-te aqui desde o momento que abriste os olhos.
Konuyu anneme açtım ama şu anda bir çift daha alamayacağımızı söyledi.
Bem, eu falei com a minha mãe, mas ela disse que não podemos, neste momento, comprar outro par.
Ailemiz denen ormanda palayla açtığım yolu takip edebilirsin.
Pudeste seguir o caminho que eu desbravei através da selva que é a louca da nossa família.
Sen, açtığım hava direncinde ilerledin.
Só tiveste que me seguir.
O kuyuyu birkaç kez o kadınlar için açtık, nehre kadar yürümesinler diye.
Cavámos várias vezes aquele poço para as mulheres, para não terem de ir até ao rio.
" Başkalarına tuzak olsun diye açtığım çukuru kendim boyluyorum.
" Monto armadilhas para os outros e caio nelas.
Bir koalisyon kamyonunun yol açtığı ölümcül kaza sonrası uzun süren hüsran bugün şiddet ve çaresizlik şeklinde patlama yaptı.
Após um acidente de trânsito fatal com um camião da coligação, a frustração adormecida transformou-se hoje em violência e desespero.
Biraz havasızdı, ben de camları açtım.
Estava um bocado abafado, então abri uma janela.
Esrarın diğer uyuşturuculara kapı açtığını söylerler ya?
Sabe que a erva é uma droga de entrada?
Vay anasını. İkinci bi'yeri açtıkları için çok mutlu olmuştu.
Ela estava animada por conseguir uma segunda filial.
Ve aksanları o kadar kötüydü ki bir banka hesabı bile açtıramıyorlardı.
E o sotaque era tão mau que nem podiam abrir contas bancárias.
Ama bir şekilde açtırdılar.
E eles deram cedo.
Seyahat emniyetini açtığını görmedim.
Não te vi a carregar na patilha de segurança.
Savaşın herkesin daha çok sigara içmesine yol açtığını söylüyor.
Diz que a guerra faz toda a gente fumar demais.
Tamam, gözlerimi kapatıp ona kadar sayacağım. Gözlerimi açtığımda hâlâ buradaysan başın büyük belâda küçük hanım.
Está bem, vou fechar os olhos e contar até 10... e se ainda estiveres aqui quando abri-los, vais estar num grande problema...
Gözünü açtığı günden bu yana, dünya tatlısıydı.
Desde que nasceu que era adorável.
Bütün dünyaya yelken açtı. Her milletten adamla dövüştü. Yaşayan en güzel kadınlarla yattı.
Navegou à volta do mundo, lutou contra homens de todos os países, deitou-se com as mulheres mais belas.
Kapıyı açtığınızda, yaşamla ölüm arasındaki dengeyi bozdunuz... ve onu uyandırdınız.
Quando abriu a porta, perturbou o equilíbrio entre a vida e a morte... e despertou-a.
Kuraklığa yol açtığına inanıyorlarmış.
Pensavam que eles estavam a causar uma seca.
- Biri onların kapısını açtı...
- Alguém abriu a porta...
Şu şarkıya bak senin için açtım.
Oiçam esta música que escolhi para vocês.
Daha önce hiç kasa kilidi açtın mı?
Já alguma vez arrombaste um cofre?
Açtın mı?
Está aberto?
Açtım.
Aberto.
Sen mi açtın?
Abriste isto?
Fakat aynı zamanda yol açtıkları birçok soruna da tanıklık ettim.
Mas também vi muitos problemas causados por ela.
Kalkan geçidini açtıkları sırada kuleden yayın yapın!
Se abrirem o portal do escudo, podes transmitir a partir da torre!
Hayat kollarını açtı, her zorluğa göğüs germesini bildi.
A vida iria sorrir-Ihe e alcançaria tudo.
Lowell bu pozisyonu senin için açtı Ed.
O Lowell vai criar este cargo para si.
Kendi kulübümü açtığımda.
Vou desempacotar no meu próprio clube.