English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ A ] / Ahlâkı

Ahlâkı traduction Portugais

217 traduction parallèle
Sayın beyefendi, meslek ahlâkı denen bir şey vardır.
Meu caro senhor, há certas questões éticas.
Ahlâkınızı bozmak istemiyorum.
Não quero corrompê-lo.
Meslek ahlâkına aykırı.
É inacreditável.
Angelina ve Billy Bob arasındaki ahlâkı açıklamada daha fazla şansım var.
Teria mais sorte a explicar ética à Angelina e ao Billy Bob.
İş ahlâkı açısından domuzun teki.
Eticamente, é um sacana.
Meclistekilerin iş ahlâkımızı sorgulamaması hepimiz için en iyisi olur Lauren.
Só para ficarmos esclarecidos, é no melhor dos nossos interesses certificarmo-nos que ninguem no Capitólio questiona a nossa ética, Lauren.
Çocuğun ahlâkını bozmak, bu bir çeşit çocuk suistimali.
Mimar uma criança é uma espécie de abuso infantil.
Böyle ahlâkın canı cehenneme!
Que se lixe essa moral.
Bize Quantico'da ahlâkı öğretmezler.
Lá, não se aprende a ter moralidade.
İnsanlar birbirlerinin ahlâkını bozmayacak.
Homens não farão do outro um espólio.
Meslek ahlâkına aykırı.
É amador.
İş ahlâkına yakışır bir şey değildi. O kadar yemeği boşuna yaptın.
Foi falta de profissionalismo meu e fizeste comida para nada.
Yakın olmak ve genel ahlâk.
Parentesco, querida, e propriedade.
Bayan D'Ascoyne güzeldi, ancak ahlâk hocalığı taslıyordu.
A Sra. D'Ascoyne era linda, mas era irritante.
Sert bir ahlâk dersi!
Você demonstra uma forte força moral.
Takezo da Himeji Kalesi'nin bütün sakinlerine yönelik....... Ahlâk öğretisine başladı.
"e interveio em seu favor. O Takezo começou a sua instrução moral, " preparando-se para servir às ordens do Castelo Himeji. "
Sahi mi? Ya Ahlâk Polisindeki dosyalar?
E as fichas da Judite?
Deli bir insan göre oldukça ahlâk sahibiydi.
Embora louco, era um homem de princípios.
Ahlâk bozukluğuydu sanırım.
Acho que se falou em depravação.
Lânet olsun! Bu lânet olasıca dünyadaki sorun da bu işte. Ahlâk diye bir şey kalmadı.
Sabem... o mal deste mundo... é já não haver moral.
Pezevenklik yaptığın dönem, Wilshire ahlâk polisindeki tahsilatçındım.
Quando você chulava prostitutas, eu era o seu cobrador.
- Ahlâk polisinin elinde sadece bu mu var? - Evet.
Os Costumes só têm este?
Halk onun ahlâk anlayışını yüksek sesle lanetlemektedir... ve mahkeme kararının arifesinde...
O drama público sobre a sua moral torna-se obcessão... e, na véspera da sua sentença...
Haklısın, hiçbir zaman ahlâk zabıtasıyla işim olmadı.
Pois. Nunca tive queixas contra mim por má conduta moral.
Memure Mallory, 33. bölgedenim. Ahlâk polisi.
Oficial Mallory, esquadra 33 narcóticos.
Ahlâk polisi olarak gizli görevdeydi. Bir sapıkla karşılaşmış.
Trabalhava à paisana e apanhou com um maluco.
Buna sanal ahlâk anlayışı da denilebilir.
É uma espécie de comunismo da pirataria informática.
Bilemiyorum, ahlâk prensiplerine bağlı bir yer mi?
Vi-o beijar a Whipper.
Orada nasıl bir ahlâk anlayışı söz konusuydu?
Bem, uh....
Eğer onun bulaşıcı ahlâk dersleri olmasaydı, bugün burada Minik Lisa Geri dönüşüm Fabrikası'nın açılışını yapıyor olmazdık.
Mas dez por cento dos aplausos devem ser para a minha sócia, Lisa Simpson, pois, se não fosse a sua infecciosa influência moralizadora, não estaríamos hoje aqui para testemunhar a inauguração da Central de Reciclagem Pequena Lisa!
- Ben ahlâk polisiyim.
- Sou dos Narcóticos.
Ahlâk masasında başka kimler var?
Quem mais está lá, nos Narcóticos?
- Evet, altı ay kadar önce. Ahlâk Masası rıhtımı izliyordu.
- Há seis meses, nos cais.
Ahlâk üzerine bir makale yazmamızı istediler.
Tivemos de escrever uma composição acerca de ética.
Bölge, Ahlâk Masası Salı, 23 Kasım
55ª ESQUADRA TERÇA-FEIRA, 23 DE NOVEMBRO
Ahlâk ve aile gücü hâlâ önemlidir.
Que a moral e a união da família ainda são coisas importantes.
Anlaşılan biri ahlâk dersinde uyumamış.
Houve alguém que não adormeceu durante Ética.
Bu adamda hiç vicdan, ahlâk yok!
Este homem não tem escrúpulos, nem ética
Bakın, Grace'le Nathan'ı uygunsuz vaziyetteyken gözetlemek ahlâk dışı bir durum.
Oiçam, espiar a Grace e o Nathan enquanto estão em flagrante... heterose. É antiético.
... safça ahlâk anlayışından ileri geliyor.
- - deve saber isto - - é o seu sentido ingênuo de moralidade.
- Ne demek oluyor bu? Polisten özel hayatı ihlal etmesini istemek hem kötü hem de ahlâk dışı
Significa que a invasão da intimidade pessoal por parte da Polícia é repugnante, além de imoral.
Lermov'la ahlâk dışı hiç bir iş yapmadım.
Não, eu nunca tive nenhuns negócios corruptos com Lermov.
Ahlâk kurallarıma ters gelir.
É contra os meus princípios.
Bende hiç ahlâk olmadığını mı söylüyorsun?
Dizes que não tenho ética?
Beni sürekli azarlayan sendin. Benim, sözde olmayan ahlâk anlayışım yüzünden azarlıyordun.
Estás sempre a chatear-me... por causa da minha suposta falta de ética.
Sığ kafalı kapitalist ahlâk düzeni!
Ética pequeno burguesa de merda! Decência, honestidade, valores familiares...
Bu, kapitalist ahlâk düzeninden daha önemli.
Somos mais importantes do que a balofa ética burguesa.
Cinayete, ahlâk suçunu da ekleriz.
Podemos acrescentar esse delito à acusação de homicídio.
Fakat benim işim arkeoloji ve bir ahlâk anlayışım var.
A arqueologia é o meu trabalho, mas eu tenho os meus princípios.
- Ahlâk savaşı yapabiliriz.
- Fazer uma guerra moral.
- Ahlâk sorunlu İsrail ile mi?
- Acha que Israel é imoral?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]