Altos traduction Portugais
2,591 traduction parallèle
Kobalt mavisi, arkadan bantlı.
Sapatos altos azul-cobalto.
Yani bu yıllardaki şarap üretiminde önce ya da sonrasından daha yüksek seviyede k-14 bulunur.
Portanto, o vinho feito nesses anos vão ter níveis mais altos do que antes ou depois.
Hayır, bu topuklularla kesinlikle olmaz.
Não, com esses altos certamente que não.
- Olay mahallinde yüksek topuk giymemeli.
Não devia vir de saltos altos para a cena do crime. Porque não?
Yumru hissetmesi lazım...
Ele devia procurar altos...
Yeterince yükselmiş olmalıyız.
Devemos estar suficientemente altos.
Taramalarımız biz konuşurken Bertha'nın manyetik enerji ürettiğini gösteriyor. Risk çok fazla.
Os nossos relatórios indicam que a Bertha está a gerar energia magnética neste momento, os riscos são demasiado altos.
Şu iğrenç kabarcıklar gibi mi?
São aqueles altos?
Yüksek makamlarda dönen dalavereler falan.
Negócios escuros em altos postos, e etc.
Bunları spektrometreden geçirdim ve yüksek oranda bakır ve çinko içerdiklerini gördüm.
Passei pelo espectroscópio e encontrei altos níveis de zinco e cobre.
Bu yüzden mikroskop altında, kanı tekrar inceledim ve kanında yüksek miktarda lökosit olduğunu tespit ettim. Tıbbi kayıtlarına ulaşabildin mi?
Então analisei pelo microscópio, e detectei altos níveis de leucócitos.
Şimdilerdeyse cinayet olayları sıralamasında bir numaralı yer.
Agora tem um dos mais altos índices de assassinatos do país.
Seksi görünmek için her zaman yüksek topuklu giyiyorum.
Uso sempre saltos altos para parecer sexy.
Hiçbir şeyi atlamak istemiyorum. Yanan binaya ilk girdiğin ana geri gel.
Y " é resistente a altos níveis de temperatura. então volta quando entraste no prédio em chamas.
Bilmiyorum, ama anlaşılan tek sıçrayışta yüksek binaların üzerinden atlayabiliyorsun.
- Não sei. Mas parece que consegues saltar prédios altos de uma vez.
Bilmiyorum, ama binaların üzerinden atlayabiliyorsun.
- Não sei. Mas parece que consegues saltar prédios altos de uma vez.
Seni muayene eden doktorlardan inip çıkan tansiyon, yüksek kolesterol veya trigliserit hakkında bir şey duydun mu?
Já ouviu os seus médicos falarem de pressão arterial elevada, de níveis altos de colesterol ou de triglicéridos? Raramente vejo um médico.
- Saç kesme, prostat masajı, tırnak kesme, testis yumru kontrolü yaptığında da.
- E cortam-te o cabelo, massajam-te a próstata, cortam-te as unhas dos pés, verificam se os testículos têm altos...
Topuklulara zaafım var.
Saltos altos magoam-me os ombros.
Bay Harris'in kanında yüksek miktarda ketona rastladım.
O Sr. Harris tinha altos níveis de acetona no sangue.
Sadece biraz fazla ses çıkarttı.
São apenas sons altos.
Tirzah standartlarını o kadar yüksek tutuyor ki, hiçbir talibi ulaşamıyor.
A Tirzah estabeleceu níveis tão altos que nenhum pretendente os pode satisfazer.
- Psikolojik siklotimi bozukluğu duygusal gelgitler, hiperaktivite ilgisizlik, devamlı mutsuzluk hali ve cinsel isteksizlik.
"Perturbação ciclotímica : altos e baixos emocionais, " hiperactividade, falta de interesse e / ou de prazer, falta de desejo sexual... "
Herhangi bir şeye karşı, oturduğunuz yerden kalkmayın ve bağırmayın.
Pronto! Fiquem sentados, evitem objectos aguçados e ruídos altos! Entendido?
Adalet Bakanlığı'nın, doğruyu söylediğim için beni cezalandırmak adına memuriyet kariyerimle oynayan tepedeki kişileri açığa çıkartması gerek.
O Departamento de Justiça precisa de estabelecer se aqueles nos mais altos cargos destruíram a carreira de uma servidora pública para me punir por dizer a verdade.
İşin aslı, buradaki fiyatlar benim alışık olduğumdan birazcık daha fazla.
E na verdade os preços aqui são um bocado mais altos do que estou habituado.
Eh, bir kere ayaklarında on santim topuklu ayakkabı yok.
Bem, para começar, não têm saltos altos como as meninas de rua.
Şimdiden bir şey söyleyeyim, hayatta topuklu giymem.
Já vou avisando, eu não calço saltos altos.
Pullman'ın olumsuzları yüksek.
Os negativos do Pullman são altos.
Evet, çünkü Saberler daha yükseğe çıkarsa, motorları duracaktı, öyle değil mi Tom?
Sim, porque os Sabres vão parar se forem mais altos, certo, Tom?
Ama cehennemde yaşamaklada birşeyler öğrendim.
Mas o inferno tem os seus pontos altos.
Buradaki bazı harcamalar cidden yüksek.
Sabes, alguns destes gastos parecem na verdade altos.
Bu yüksek topuklardan gına geldi.
Estou farta destes saltos altos!
- Hayat zirvelerle dolu
- A vida é cheia de altos
- Evet. Hepsi çok uzun boylu olmalı.
- Devem ser muito altos, aqui.
Ferah ve basık evler var.
Andares altos e baixos.
Etekler, topuklular, çantalar.
Saias, saltos altos, malas.
Son bir kaç yıldır, ben bir kadın kılığında saklanıyorum ve gizlice çalmak için üst düzey görevlilerin evlerinde çocukları ile oynaşıyorum.
Nos últimos anos, I Eu me vesti como as mulheres e esgueirar-se para as casas de altos funcionários perder tempo com seus filhos
Her evlilikte iniş ve çıkışlar olur. Bu çok normal.
É normal que os casamentos tenham altos e baixos.
Yoksa üzerinde bu büyük göğüslü, minicik şortlu, striptizci ayakkabılı, ucuz görünümlü kız olanı mı?
Ou vamos escolher aquele com a rapariga de aparência-badalhoca, com grandes mamas, calções minúsculos e sapatos altos?
Düşüncelerim gelişmiştir.
Os meus pensamentos são altos.
Bu gece topuklu giyebileceksin.
Esta noite vais poder usar saltos altos.
Topuklar da.
Os saltos altos.
Pahalı poliçeler burnumuzda tütüyor
Os prémios altos deixam-nos abatidos
Canavarca varlıklarda oluşan gizli bir ırk uzak tepelerde bir yerlerde dolaşıyor.
" Se diz que uma raça oculta de seres monstruosos se esconde em alguma parte das colinas remotas... Nos profundos bosques dos picos mais altos.
Her kariyerin inişleri ve çıkışları olur.
Todas as carreiras têm os seus altos e baixos.
Çok uzunlar.
Eles são tão altos.
Fakat Harvard'ın seçkin bir araştırmacısı tarafından yapılan bir çalışmaya göre fazla kalsiyum alan toplumlarda yüksek oranda kalça çatlağı görülüyor ki bu da, osteoporozun ana belirtilerinden.
Mas, segundo um estudo de um renomeado investigador de Harvard, países com alto consumo de cálcio, apresentam altos índices de fraturas do fémur, principal indicador da osteoporose. FRATURAS DO FÉMUR POR 100 000
İnişli çıkışlı devam ediyor.
Tem altos e baixos.
Bu yüzden kuleler, tepeler gibi siluetini ortaya çıkaracak yüksek noktalardan uzak durun.
Evitem locais altos, por exemplo, torres, cumes de montanhas que definam a vossa silhueta.
Onunkiler yüksek...
Todos os seus S são altos.