Altın traduction Portugais
44,051 traduction parallèle
Gerçekten o düz altını sardı.
A forçar bem aquele 6 em linha
Bütün ülkede sadece 185 su samurunuz var....... ve son iki yılda 70 tanesini arabalarınızın altında dümdüz etmişsiniz.
Você só tem 185 lontras em todo o país, e em dois anos, você ter achatado 70 deles sob seus carros.
Kırmızı ışıkların altında, bir camın içinde Hollanda Limanına bakar halde dikiliyoruz. Ve işin kötü tarafı bir amacımız da yok.
Estamos de pé em uma janela em um porto holandês, banhado em luz vermelha... ( RISO )... e não temos comércio alinhando.
O zaman da rampayı Mazda'nın arka tekerleklerinin altına koyarız tabi tekrar aşağı indiğinde.
Então você colocar a rampa sob as rodas traseiras do Mazda quando ele vem para baixo novamente.
Arabadan inice herkes altınıza yaptığınızı düşünür.
E derrete. Então, quando você sair, Todo mundo pensa que você teve Algum tipo de acidente de calças.
Yatağın altına bakmak istiyorum.
Quero ver debaixo do colchão.
Enkazın altında bir bebek cesedi aradığımı sanıyordum.
Eu pensei que estávamos a procurar debaixo dos escombros um bebé que tinha morrido.
Enkazın altında 16 saat kalmış henüz bir aylık bile olmayan bir bebek toprağın altında üstüne düşmüş olan tavanların altında...
Após 16 horas debaixo dos escombros, um bebé com menos de um mês, ainda vivo debaixo da poeira debaixo dos tetos que lhe tinham caído por cima...
Bugün, enkaz altında kalanların yerini saptamak için kullanılan dinleme cihazlarını öğreneceğiz.
Hoje vamos rever aparelhos de escuta para localizar pessoas presas debaixo dos escombros.
Kardeşi enkazın altında ama durumu henüz bilinmiyor.
O irmão dele está sob os escombros, mas ainda não se sabe o estado.
Ben o bölümde bir yıl yaşlı McNeil'ın altında çalıştım.
Trabalhei no departamento sob a alçada do velho McNeil.
Ve her sabah bizzat altını üstüne getiriyorum.
E eu pessoalmente as inverto... todas as manhãs.
NSA'i ara ve sistemin altını üstüne getir.
Chama a NSA e manda abaixo o nosso sistema.
5 dk içinde Kirk'ü altın tepsiyle sunarım.
Cinco minutos e tenho o Kirk numa bandeja.
Artık Kirk de yakalandığına göre bundan sonra senin kanatların altında yaşamayacağız.
Então... agora que o Kirk... foi capturado, já não vamos viver debaixo da tua protecção.
Böbreği düzeltirsek kan kaybını kontrol altına alabiliriz.
Controlaremos a perda de sangue se consertarmos o rim.
Karaciğerin altından ve üstünden IVC kontrolünü sağlaman yeter. Az önce açtığın kesiği kullan.
Controla a veia cava pela incisão que já fizemos!
Kodak'ın 74'te Rochester, New York Tesisinin altına nötron akışı çoğaltıcı koyması gibi tek farkı onlarınkinin nükleer füzyon yeteneği olmamasıydı.
Como o multiplicador de fluxo de Califórnio que a Kodak pôs na fábrica de Rochester em Nova York, em 1974, só que o deles não fazia fusão nuclear.
Şimdi herkes reaktörün altına koyabileceğimiz bir şeyler arasın.
Pessoal, procurem alguma coisa para colocar debaixo do reactor.
Tamam, Cabe, Tim, kutuları paletin altına yığın.
Está bem. Cabe, Tim, empilhem as latas por baixo da palete.
Bu şey sizi ezmeden çabuk altından kaçın!
Saiam debaixo daí antes que isto vos esmague!
Bu zımbırtıyı reaktörün üstündeki şu boruların altına sıkıştıracağım.
Vou pressionar este tubo debaixo daquelas barras do reactor.
Henson'ların onlara zarar verip vermeyeceğini bilmiyoruz, ama bunca zaman tecrit altında işkence gördülerse ne yapacaklarını kim bilir.
- Não é isso que me preocupa. Não sabemos se os Hensons querem fazer-lhes mal, mas se foram isolados e torturados durante este tempo todo, quem sabe o que eles farão.
Kısmının 113B fıkrasına göre yargılanacaksınız. Ulusal Sınırları ihlal eden terör eylemleri adı altında.
Actos de Terrorismo transcendendo os Limites Nacionais
20 yıl sonra kız ; babasını ve rakibini öldürüp, kartelleri kendi liderliği altında toplayarak intikam aldı.
vinte anos depois, ela teve a sua vingança matando o seu pai, e o rival unindo os cartéis sobre a sua liderança.
Altıncı sınıftaydı ama hala hakkında konuşuyorlar.
Foi no sexto ano e ainda se fala nisso.
Sokağın yanında, elektrik direğinin altında sadece oturuyordu.
Estava sentado no passeio, por baixo de um candeeiro.
Bak... Evin altını üstüne getirip alarmları çalıştırmadan suçlunun eve nasıl girip çıktığını öğren.
Preciso que investigues este sítio a fundo e descubras como é que o ladrão entrou e saiu sem fazer disparar os alarmes.
Yazın ortasında. Güneş altında.
Em pleno Verão, em pleno dia.
Artık silahların kontrol altına alınması lazım. "
"Chegou a hora do controlo de armas".
Yatağımın altındaydı.
Estava debaixo da minha cama.
Rusya'da yasak olduklarının farkındaydım ama takımımın, en iyi performansı sergilemesini sağlamak için baskı altındaydım.
Sei que é uma substância ilegal na Rússia, mas estava sob pressão para garantir que eles teriam resultados ao mais alto nível.
Elimizi taşın altına koyacağız.
A certa altura, teremos de arriscar.
Gerçekten önemli olduğunu düşünmese bu taşın altına elini koymazdı.
Não estamos de acordo em muita coisa, mas ela não é maluca.
Yerin altını tarayacak radar ekipmanı geldi.
O equipamento radar de penetração do solo chegou.
Altın madalyon bölge sakini Wendy Baldwin'e aitmiş.
Aquele medalhão pertenceu à Wendy Baldwin, uma rapariga local.
Onları kontrol altında tutacak bir avcının yokluğunda ise devasa süper koloniler oluşturdular.
Eles agora criaram grandes super colônias na floresta.
Ve şimdi onları insanların kontrol altında tutması gerek.
E agora os seres humanos estão tendo que controlá-los.
- Yok, her taşın altına bakmak zorundayız.
Não, temos que continuar a procurar.
- Katran katmanının altına indiğimde neredeyse zifiri karanlık.
Dentro do piche, vai ser a escuridão total.
Kanca ön aksa gidiyor, sonra halatı kaportanın üstünden aktarma bileşenlerinin altından geçir.
O gancho no eixo dianteiro, depois o cabo por cima do capot, atrás do trem de rodagem.
"Neden ben" miş! Çünkü ayağımın altındaydın seni salak sürtük!
Porque estavas debaixo do meu pé, sua cadela estúpida.
Bir muşambanın altında yaşıyordu. Ayağında ayakkabısı yoktu.
Ele vivia debaixo de uma lona, com os sapatos a cairem dos pés.
Arşimet kaçmasın diye her yolu denedik, ama köpek çitlerden atladı, kulübesini kemirdi duvarın altından tünel bile kazdı.
Nós tentámos tudo para controlar Arquimedes, mas aquele cão saltava vedações, escapava das jaulas, inclusivamente abria túneis por debaixo das paredes.
Başının etrafına sar ve yatağın altına gir.
Enrola à volta da tua cabeça e esconde-te ali em baixo.
Sadece dört litrelik yassı bir altı, ama... 500 beygir gücü alırsın.
É apenas um seis em linha de quatro litros, mas... Você tem 500 cavalos.
Henry Ford'un 3 yıllık Ferrari'yi alt etme planı için ne kadar para harcadığını hesaplamak imkansız ama uzmanlar bugünün parasıyla en az 1.5 Milyar Lira olduğunu tahmin ediyor.
É impossível calcular Quanto Henry Ford gastou Em sua campanha de três anos Para quebrar Ferrari, Mas os especialistas acreditam que, pelo menos,
- iğrenç. Oğullarını bulabilmek için özel dedektif tutmuşlar, hatta altı aylığına New Orleans'a taşınmışlar.
Contrataram um detective privado, até foram viver para Nova Orleans durante seis meses para tentar encontrá-lo.
Yaralanan 12 kişiden altısı kendi sınıf arkadaşlarıymış.
Seis eram colegas de escola dele e feriu outros doze.
Gölün alt bölümlerindeki suyun yukarı çıkmasını sağlayacak bir otoban yaptık.
Construímos uma via para que a água do fundo do lago suba.
Altı yaşındaydın.
E tu tinhas seis anos.