English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ A ] / Alâkalı

Alâkalı traduction Portugais

444 traduction parallèle
Sadece benimle alâkalı.
Só comigo.
Los Angeles'dan Robert Scott Carey ile alâkalı elem dolu bir haberimiz var.
Desde Los Angels, uma história trágica. A morte do Robert Scott Carey.
Dahası gıda almazsam küçülmememin hızlanacağıyla alâkalı o feci hissiyattı.
E também o terrível pensamento de que sem alimento, o processo se aceleraria.
Oldukça hassas bir görevle alâkalı.
Diz respeito a uma missão que é um tanto delicada.
Bence mehtapla alâkalı bir şeyler olmalı.
Tem... tem algo a ver com o luar.
Tarz ile alâkalı ve senin tarzın buraya uymuyor.
É uma questão de atitude, e tu não tens a atitude certa.
Maçolukla alâkalı bir şeyse çok büyük hayal kırıklığına uğrayacağım.
Se for algum tipo de coisa machista, Ficarei realmente desapontada.
Bazı durumlarda dahilik ile deliliğin alâkalı olduğuna dair bir görüş vardır.
"Há motivos para acreditar que esses génios têm algo de louco."
Geometriyle alâkalı bir şey.
Há geometria envolvida.
Onun karşısında kendimi çok rahatsız hissettim partinle alâkalı ağzımdan bir şeyler kaçırdım.
Senti-me muito pouco à vontade com ele e disse não sei o quê sobre a tua festa.
Ölümün depremle alâkalı olduğundan emin değiliz.
- Não temos certeza se a morte foi relacionada com o tremor. - Aqui à limonada.
En iyisini hedeflemekle alâkalı bir şeyler diyordun.
Dizias tu qualquer coisa sobre "melhores intenções"... Que é que tens?
Seksle alâkalı. Oral sekste işe yarıyor.
É uma coisa sexual, torna melhor a mamada.
Senin ceza hukukuyla ilgili tek bildiğin şey uyuşturucu ve aile içi şiddetle alâkalı senin ve arkadaşlarının yaptığı küçük aptal duruşmalar.
A única coisa que sabes acerca de direito criminal são as figurinhas que tu e os teus amigos faziam relacionadas com drogas e violência doméstica.
- Bu alâkalı mı?
- Isso é relevante?
Sadece kötülüğü anladığımı düşünmemle alâkalı bir konuda biraz aklım karışık.
Estou confuso acerca de uma coisa que julgava ter compreendido no Mal.
Motorsikletle alâkalı değil.
- Não tem a ver com a mota.
Senin ailenden kaçışınla alâkalı...
Tem a ver contigo a fugir da família.
Ancak korkarım, şirketimizin ilaç deneyleriyle alâkalı olduğu için onun hakkında hiçbir bilgi veremem.
Mas não posso revelar informações sobre ela porque estão relacionadas com as experiências desta empresa.
- Uyuşturucuyla alâkalı bir bilgim yok.
Não sei nada acerca de nenhumas drogas.
Bu seninle alâkalı değil. Bunu bana yapıyorlar.
- Estão a fazer isto a mim.
Seninle alâkalı değil, şişko.
Não é sempre sobre ti, gordo.
Ofisle alâkalı değil, çok rahat edemiyorum.
Não é o escritório, sou muito pouco exigente.
Bilmiyorum, ama bununla alâkalı olabilir.
Não sei, mas acho que tem algo a ver com isto.
Bu da mı senin çapraz bulaşmanla alâkalı?
É mais um exemplar do sua contaminação cruzada?
- Jeff, daha alâkalı bir konuda...
Talvez isto que te vou perguntar tenha a ver com o assunto.
Hayır o ve Christopher'la alâkalıydı...
Não, tem a ver com ela e o Christopher...
- Buradaki işimizle alâkalı değil.
- Isso não é relevante para o que estamos a fazer aqui.
Bunun konuyla alâkalı olduğunu pek sanmıyorum.
Acho isso pouco relevante.
Neyin konuyla alâkalı olduğunu ben söylerim.
Eu digo-lhe o que é relevante.
Çantasından çıkan ilaç şişesiyle alâkalı bir şey olabilir.
Pode ter haver com drogas naquele frasco que encontrámos no saco dela.
Altınla alâkalıymış.
É pelo ouro.
Sence bu benimle mi yoksa Ryan ile mi alâkalı?
Achas que isto é sobre mim ou pode ser por causa do Ryan?
Hayır. Seninle alâkalı.
Não, é sobre ti.
Eğer bir parça da olsa Ryan'la alâkalıysa hazır olduğunda o sana gelecektir.
Mas só para o caso de ser um bocadinho sobre o Ryan acho que ele vai falar contigo quando estiver pronto.
Hey dinle. Sana Dan'le alâkalı bir şey sormak istiyorum.
Escuta, quero perguntar-te uma coisa acerca do Dan.
Dişiyle alâkalı birkaç şey için geldi.
Só está aqui para um trabalho dentário.
Kazadan önce seksi, heyecanlı ve arabayı yoldan çıkarmakla alâkalı fantezilerin olduğunu söylemiştin.
Você disse que antes do acidente teve... fantasias sobre excitação sexual e despistar-se para fora da estrada.
Hayır, ama bu kızım, Elise Tellier'le alâkalı son derece önemli bir mevzu.
Não, mas é muito importante, trata-se da minha filha, Elise Tellier.
Sıvı dinamiği ve kuantum alâkalı.
Tem tudo a ver com a dinâmica de fluidos e teoria das bolhas de ar.
Bu kanunlara saygı duymakla alâkalı ve benim o sürtüğün dişlerini "dökmemle."
É acerca do respeito pela lei. E vou partir os dentes a essa cabra por resistir à prisão.
Cümledeki tek alâkalı şey "Cuddy" ve "aptallık".
Sendo "Cuddy" e "idiop" as partes relevantes da frase.
- Unutma, bu seninle alâkalı.
Lembra-te, isto é para ti.
Rahatla, işle alâkalı.
Calma. Coisas de trabalho.
Konu sırf kuzeninle alâkalı olamaz.
O problema não é a sua prima.
Konumuzla alâkalı olduğunu düşünmemiştim.
Não achei relevante.
Bu benimle alâkalı. Onu ben hallederim.
Eu é que tenho de o fazer, eu destruo-o.
Peki, şu özel yeteneğinin, kafanın içindeki aşırı gelişmiş beyninle alâkalı olduğunu var sayabilir miyim?
Então, posso presumir que essa capacidade especial tem alguma coisa a ver com esses teus neurónios gigantes?
Bunların hepsi seninle ve yaptığın şeylerle alâkalı.
Tem a ver contigo e com as coisas que fizeste.
Hafızanla alâkalı hiçbir sorunun yok tomurcuk. Büyükannem derdi ki,..
Tens boa memória.
Seninle alâkalı olmayan.
Caso número 246 / B.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]