Ama bilirsin traduction Portugais
2,065 traduction parallèle
Bu aptal parça gibi ama bilirsin ki o sadece bir parça.
Como isto é um bocado disparatado, mas é apenas um bocado.
Peki, tabi... uzun zaman oldu, Mikey, ama bilirsin, bisiklete binmek gibidir..
Já não o faço há algum tempo, Mikey, mas é como andar de bicicleta.
Onu görmek istedim orospu çocuğu ama bilirsin...
Filho da mãe... Eu queria vê-la, mas... Sabes como é.
Ama bilirsin... kız kardeş... alerji.
Irmã, alergias...
- Ama bilirsin, hiç kunduz yakalayamadım, annenin dün gece iyi olduğu kadar.
Mas, sabes, não consegui caçar nenhum, tão bem como a tua mãe ontem à noite.
Ama bilirsin, evin erkeği olmak demek aynı zamanda diğer insanların senin ne hissettiğini bilmelerine izin vermektir. Öfkeli misin yoksa üzüntülü müsün.
Mas ser o homem da casa também é deixar os outros saberem como se sente, se está zangado ou triste.
Ama bilirsin, eski bir deyiş vardır binlerce kilometrelik yolculuk bir tek adımla başlar.
Conhece aquele ditado que diz : "Uma viagem de 1000 milhas começa com um pequeno passo."?
Peki, detaylara girmek istemiyorum, ama bilirsin, ben sadece... ona biraz zamana ihtiyacım olduğunu söyledim.
Bem, eu particularmente não quero passar pelos detalhes mas... Sabes, eu disse-lhe que precisava de um tempo para mim.
Biz iyiyiz, ama bilirsin, o balkondan uçunca kötü düştü.
Nós estamos bem, mas ele deu uma cabeçada no balcão. - Uma P-90?
Tabut kesinlikle boştu, ama bilirsin, önemli olan düşünmektir.
Obviamente o caixão estava vazio mas, tu sabes, o que conta é a intenção.
Ama bilirsin, şöyle bir bakıyorum da, Zar zor farkediliyor zaten.
Mas, sabes, agora que olho para ele, mal consegues reparar nele.
Ama, bilirsin işte, bazen sıkılırsın, ve büyük, yağlı, iğrenç bir tamirci bir anda çekici gelir.
Mas, às vezes, o tédio ataca e um faz-tudo grande, gorduroso e nojento vem mesmo a calhar.
Bilirsin işte, hiçbir çekiciliği olmayan, açık renk tenli, iyi giyimli ama bir orospu çocuğu kadar çirkin biri dediler.
Bem, sabe, eles disseram extremamente desinteressante, um cavalheiro de pele clara, bem vestido, mas feio como um filho da puta.
Sen bilirsin, ama fırsatı kaçıracaksın haberin olsun.
Allá, tu vais perdê-la.
Seni sevdiğimi bilirsin Mollster, ama bazı şeyleri anlamak için çok küçüksün.
Sabes que te adoro, Mollster, mas és ainda muito nova para entender algumas coisas.
Robby, seni sevdiğimi bilirsin. Ama burada sürekli kalmana izin vermek sorunlarını çözmez.
Robby, sabes que te adoro, mas deixar-te ficar aqui não resolve os teus problemas.
"Oh bilirsin işte, kocacığım. Berbattı... ama sorduğun için teşekkürler."
"Sabes, marido, o meu dia correu mal, mas obrigada por perguntares."
Sizin amacınız ortadan yok olmamdı değil mi bilirsin... ortaya çıkmak evet ama, ben son zamanlarda mesleki vicdana önem vermeye başladım.
O facto de eu desaparecer significava que não vos via mais. Pois, mas localizei a minha consciência profissional. Ora, mazeltov.
Hiçbir vampirle birlikte olmadım, ama yine de bilirsin, kendini tam koruyamazsın, değil mi?
Bem, eu nunca estive com um vampiro. Mas, mesmo assim, nunca se está seguro, percebes?
Bilirsin, belki birkaç ay sonra Georgia'ya gelirim tüm bu şeyleri o zaman çözeriz, nasıl kardeş olacağımızı, ama şu an hislerimiz çok kuvvetli.
Sabe, talvez em alguns meses, eu vá para Georgia e podemos arrumar tudo isso, sermos irmão e irmã. Porém, agora nossos sentimentos são muito fortes.
Ama ne derler bilirsin, 32, 22'nin yenisidir.
Mas sabe o que dizem, 32 são os novos 22.
Hadi ama burasının nasıl bir yer olduğunu bilirsin.
Já sabes como é aqui.
Belki bu duyguyu bilirsin, çünkü sağlıklı bir ailen var ama benim yok.
Tu conhece-la, tens uma família, eu não.
O bir suçlu ama bilirsin, bu doğru değil.
Sabes. Sabes, não é...
Ama... biz... bilirsin, ben, popona dokundum.
Mas... nós... Eu apalpei-te o rabo.
Yine arıyorum, aramamak için direniyorum ama, geçen hafta gönderdiğim şiiri aldığına emin olmak istedim. Bilirsin, şu uzatılmış hauki şiirlerinden.
Estou a ligar de novo, tento não ligar demasiado, mas só queria confirmar se recebeste o poema que mandei na semana passada, uma espécie de haiku mas mais alongado...
Diyorum ki, mağlup-mağlup gibi değil bilirsin, ama kesinlikle popüler olmayanlar arasında en popülerim.
Não exactamente como um falhado a sério, mas era o mais popular dos impopulares.
Hey, Steph, bilirsin, bir orospu veya hiç birşey olmaya çalışmıyorum, ama...
Stepf... não quero ser grosseiro, não é isso, mas...
Ben onların ufkunu açmaya çalıştım, bilirsin, rap müzik her şey demek değildir. sana söyledim, ama...
Estou tentando aumentar meus horizontes, paso a vida a dizer que rap não é tudo, mas...
Böyle şeyleri nasıl sever bilirsin, ama... Ben anlamayacaksın diye biraz endişelendim.
Sabes como ela adora essas coisas, mas eu estava preocupado que isso fosse demasiado para a tua cabeça.
Ama... benim gırtlağımı sıkmayacak bir eş.. bilirsin işte.
Apenas uma esposa que não passe a vida a chatear-me, tipo,
Bilirsin yaralanması doğal bir şey. Ama sanki bu cerrahi aletlerle yapılmış gibi görünüyor.
Pela precisão destes golpes foi usado material cirúrgico.
Kişisel sorunlarımızı Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen Gary'nin önünde tartışmayı istemiyorum ama eğer kurusıkı atıyorsan yemin ederim, seni uykunda bıçaklayıp öldürürüm.
Eu não gosto Arejar nossos negócios pessoais em frente de você-sabe-quem, Gary, mas se você estiver fazendo uma filmagem esboços, eu juro por Deus, Estou indo para apunhalar você à morte no seu sono.
Acıttı mı? - Nefes alırken ama seyirci önündesin, bilirsin.
Dói quando respiro, mas ouve-se a multidão e aguenta-se, sabes?
Bilirsin, ben ona içimi açtım ama o beni istemedi.
Eu fui atrás dela e ela simplesmente não me quis.
Otto, şnitzelini sevdiğimi bilirsin ama önce şunlardan kurtulmalıyız.
Otto, sabes que eu adoro o teu "schnitzl", mas... Primeiro tenho que me ver livre disto.
Bizler... akşam olunca dükkanlarımızı kapatırız ama onlar, bilirsin.
Hoje em dia só há... Lojas fechadas.
Bu kesinlikle bir trajedi, ama ne dediklerini bilirsin. Tanrı bir kapıyı kapatırsa, bir fırın açar.
Sei que é uma tragédia, mas já sabes o que dizem... quando Deus fecha uma porta, abre um forno.
Ama belki Sam de şehirde yapılacak bir partiyi tercih eder. bilirsin, daha modern, gençlere uygun birşey.
Detesto estar contra ti, e sei que vou pagar por isto, mais tarde, mas talvez a Sam prefira uma festa na cidade.
Ama bu işler nasıldır bilirsin.
Mas você sabe :
Ama öylece duramadım, bilirsin.
Mas não consegui ficar quieta.
Paul bilirsin ki genellikle senin yorumlarına açığımdır ama, bu kez sanki biraz şey yapmaya çalışıyorsun gibi... Keyfini kaçırmak?
Sabes, Paul, eu normalmente sou aberta às tuas interpretações, mas agora mesmo parece-me que estás a ser um pouco... desmancha-prazeres?
evet, bunu umuyorduk, sen bilirsin... bilgin bilgine konuşurduk, ama belkide seni hazırlanman gerekiyordur.
Esperava que sim, tá a ver, de cientista para cientista, talvez você partilha-se.
Önemli olan şu, birisi mutlaka tetikte olmalı,... bilirsin, her zaman çukurları aramalı.Şimdi bana katastrofist diyebilirsin, ama bu taşımam gereken bir yük.
A questão é que deve-se sempre estar vigilante. Sempre a procura dos buracos. Podes me chamar de catastrófico, mas...
Bilirsin, ona soracaktım, ama sonra karantina olayı yaşandı.
Sabes, eu ia propor-me a ela e então... Ocorreu o erro da quarentena.
Çamaşır yıkama alanını bilirsin, bir tür çamaşırhane gibi ama nehirde evet, evet bu çamaşır yıkama alanı ritüeli der ki -
Você sabe o dhobi, o lavador - sim, o dhobi diz que -
Sen bilirsin. Ama soru sormaya gelen sadece ben olmayacağım.
Faça como quiser, mas não vou ser a única a fazer perguntas.
Bilirsin, burada zorluk çıkarmak istemem, ama bu ürünleri bir bedel karşılığı aldım, ve sana birşeyi hediye etmeyi pek umursamasam da,.. ... bütün ticaret stoğumu açmak...
Sabe, eu não quero ser difícil, mas adquiri essa mercadoria por um preço, e como eu não me importo presenteá-la com um item, de uma visão puramente comercial, não faz sentido para mim
Bak, biliyorum ki bu dünyada tarihindeki en kötü an, ama seninle benim dışarı çıkmamızın bir imkanı var mı, bilirsin işte, bir şeyler yemek ya da içmek için, ya da matcha ( 6 * ) gibi bir şey.
Sei que este é provavelmente o pior momento na história do mundo, mas, há alguma hipótese de tu e eu sairmos, para comermos alguma coisa, ou bebermos um copo, ou, bebermos um chá verde ou qualquer coisa do género?
Ama arada bir, kurma işlerini kendim yapıyorum. Bilirsin, pas tutmayayım diye.
Mas às vezes gosto de fazer as instalações por mim mesmo, sabes, vestir a farda, fico, tipo, com as minhas mãos uma miséria.
Bilirsin, seni ilk başta sevmemiştim, ama iyi biriymişsin.
Sabes, não gostava de ti no início, mas és um bom homem.
bilirsin 3409
bilirsin işte 407
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama benim 40
ama biz 56
bilirsin işte 407
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama benim 40
ama biz 56
ama bu 445
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bana 28
ama bu arada 26
ama ben biliyorum 26
ama bunlar 19
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bana 28
ama bu arada 26
ama ben biliyorum 26
ama bunlar 19