Antı traduction Portugais
578 traduction parallèle
Ve zalimlere karsı ölümüne savaşmaya ant için!
Lutar até à morte contra os opressores!
Ant içeriz!
Juramos!
Kutsal ant içeriz!
Juramos solenemente!
Ben fakirliğe ant içmiş bir keşişim.
Fiz voto de pobreza.
- Artık ant içtik Amara.
Agora estamos comprometidos, Amara.
Ant içtiğimizi biliyordun.
Sabia que estávamos comprometidos.
Ant içtiklerinde daha çocuktular.
Se comprometeram quando eram crianças.
Ant olsun, gebertirim yoluma duranı!
Transformarei em espectro, quem me impedir!
- Kimseye söylemek yok ama! - Ant içeriz söylemeyeceğimize.
- Mas, guardareis segredo?
- Yo, ant için söylemeyeceğimize.
- Nunca revelaremos.
- Ant içiyorum, söylemem.
- Jurai.
Ama gelin, yeniden, ant için Tanrı'nın önünde.
Mas, vinde cá.
Ant için böyle yapmayacağınıza, Tanrı'nın rahmetinin üstünüzde olması için.
Jurai e que a graça vos ajude.
SAVCI, "EASTMAN SANDALYEYE OTURACAK" DİYE ANT İÇTİ
EASTMAN TERÁ CADEIRA... AFIRMA O DELEGADO DISTRITAL.
- İstihbarat raporlarına göre 1 ve 3 Numara Afrika'ya 5 Kuzey Kutubu'na, 9 ve 10 Numara Ant Dağları'na düşmüş.
- E relatórios do S. I. Dizem-nos que a Um e a Três caíram em Àfrica a número Cinco perto do Pólo Norte, e a Nove e a Dez nos Andes.
Doğruyu söyleyeceğinize ant için.
Jura que dirá toda a verdade?
Öncü birlikleri Prensin babasının intikamını almaya ant içen Noriyasu komuta ediyor.
Noriyasu vem a comandar, jurando vingança pela morte do pai do príncipe.
Noriyasu, Prens ve hatta Miki'nin oğlunu öldürmeye ant içiyorum.
Noriyasu, o príncipe e mesmo o filho de Miki... Juro que os matarei a todos.
Ne diyeceğimi düşünüyorsun? - Ant Tepesi hakkında
- Algo sobre o Formigueiro.
Ayın onuna kadar Ant Tepesi'nin ele geçirilmesi için emir var.
Tenho ordens para tomar o Formigueiro até o dia dez.
Sen hem Ant Tepesi hem de o yıldız için doğru kişisin.
Você é o homem para tomar o Formigueiro.
Ant Tepesi. Oraya gitmeden görebileceğiniz en net görüntü.
À distância, é o melhor ponto de observação.
- Ant Tepesi.
- Do Formigueiro.
Yarın alayınız Ant Tepesi'ni alacak, Albay.
Coronel, seu regimento tomará o Formigueiro amanhã.
Ant Tepesi'nin alınması sırasında da yüzde 25 kayıp desek.
Digamos que 25 ° % morram na efetiva tomada do alvo.
- Ama Ant Tepesi'ni ele geçirmiş olacağız.
- Mas tomaremos o Formigueiro.
Adamlarının Ant Tepesi'ni alabileceğini bir kere bile söylemedin.
Nem uma vez você disse ser possível tomar o Formigueiro.
Ant Tepesi'ni alacağız.
Tomaremos o Formigueiro.
Eğer orası ele geçirilebilir bir yerse... Ant Tepesi'ni alacağız.
Se é possível para algum soldado fazê-lo... nós o faremos.
Ant Tepesini alabilirsek, ya da aldığımızda diyelim... destek gelmeden ne kadar süre savunmamız gerekecek?
Se, ou melhor, quando tomarmos a colina Formigueiro... durante quanto tempo teremos que ocupá-la sem reforços? Mireau, que, aliás, observará pessoalmente o ataque... prometeu reforços para amanhã à tardinha... o que significa que teremos que segurar o posto o dia todo. O Gal.
General Mireau, dün Ant Tepesi'ne yapılan saldırının başarısız olma sebebinin... birinci taburun üzerine düşeni yapmaması olduğunu düşünüyor.
Mireau acha que o ataque de ontem de manhã... fracassou por falta de empenho do Primeiro Batalhão.
- İddianamede... Ant Tepesine yapılan saldırı sırasında sanıkların düşman karşısında... korkakça davrandığı yazılı.
- O indiciamento diz... que os acusados mostraram covardia frente ao inimigo... durante o ataque à colina Formigueiro.
Ant Tepesine yapılan birinci dalga saldırısında bulundunuz mu?
Estava na primeira turma do ataque a colina Formigueiro?
Neden Ant Tepesine yalnız saldırmadınız?
Por que não invadiram a colina sozinhos?
Ant Tepesi'ne saldırmamız gerektiğini biliyorum, ama geri döndük.
Eu sabia que tínhamos que tomar o Formigueiro, mas voltamos.
Belki Ant Tepesi'ne yapılan saldırı imkansızdı.
Talvez o ataque a colina Formigueiro fosse impossível.
General Mireau'nun Ant Tepesi saldırısı başarısız oldu.
O ataque do Gal Mireau ao Formigueiro fracassou.
Paul, bana söylendiğine göre topçu birliklerine... Ant Tepesi saldırısı sırasında kendi adamlarına ateş etmeyi emretmişsin.
Paul, eu soube que você ordenou que sua artilharia... atirasse nos companheiros, no ataque ao Formigueiro.
Rusya'daki kıyıcı düşmanları yok etmeye, ne kendime, ne de başkasına acımadan ellerimi kana bulamaya Tanrı önünde ant içerim.
de exterminar pela Rússia os pérfidos inimigos manchar minhas mãos com o sangue dos culpados sem poupar, nem eu nem ninguém
Ant kartlarını ellerine tutuşturun, kalemi de unutmayın.
Dêem-lhes os cartões de promessa e os lápis.
Tamamı ant içmiş bir gemi.
Um navio totalmente solidário.
Milislerimiz ant içtiler.
A nossa companhia prestou juramento.
Sana gösterirsem, kimseye söylemeyeceğine ant içer misin?
Se te mostrar, juras nunca dizer a ninguém?
- Ant içerim.
- Juro.
Kaçmak, her subayın denemek için ant içtiği bir görevdir.
Coronel Von Luger, é o devido papel de todos os oficiais para tentarem escapar.
Odin adına ant içerim!
Juro por Odin!
Tapınak üzerine ant içenin andı sayılmaz. Ama tapınaktaki altın üzerine ant içen, tutmak zorundadır.
Se alguém jura pelo templo, isto não é nada... mas sendo pelo tesouro do templo, é obrigado pelo seu juramento.
Yine diyorsunuz ki ; sunak üzerine ant içenin andı sayılmaz.
E dizeis :
Ama sunaktaki adağın üzerine ant içen, tutmak zorundadır.
Se alguém jura pelo altar, não é nada... mas se jura pela oferta sobre ele, é obrigado.
Sunak üzerine ant içen, ondaki her şeyin üzerine ant içmiş olur.
Aquele que jura pelo altar jura pelo que está sobre ele.
Tapınak üzerine ant içen de ondaki Kişi'nin üzerine ant içmiş olur.
E o que jura pelo templo, jura pelo que nele habita!