English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ A ] / Artış

Artış traduction Portugais

11,919 traduction parallèle
Burada, New York'ta mültecilere yardım etmek isteyen insan sayısında artış var.
Aqui em Nova Iorque, o número de pessoas que precisa de ajuda está a crescer...
Londra'ya iş için gelen genç İrlandalı nüfusunda kesin bir sayı olmasa da elimizdeki bilgilere bakarsak devasa bir artış görebiliriz.
Apesar de não existirem números precisos sobre quantos jovens irlandeses estão a vir para Londres em busca de trabalho, as primeira indicações que existem mostram que houve um enorme aumento.
New York ve LA'in aksine, Chicago'da geçen yıla göre cinayetlerin sayısında ani bir artış oldu.
Ao contrário de Nova York e L.A, houve um aumento SÁBADO 6H o CESSAR-FOGO COMEÇA no número de homicídios em Chicago no ano passado.
Uydu kayıtları son zamanlarda kodlu akışta bir artış olduğunu gösteriyor.
O satélite mostra um aumento de tráfego codificado.
Şehirdeki suç oranı inanılmaz bir şekilde artış gösterirken vatandaşlar politikacılardan bir cevap bekliyor.
Sondagens de crime, está a aumentar rapidamente, fazendo os cidadãos olharem para os políticos para respostas.
Ama bana sorarsanız kahramanımızın yöntemlerindeki sertlik sokaklarımıza barış gelene kadar gitgide artış gösterecek.
Se me perguntam, o modus operandi, deste vigilante vai aumentar até esta cidade, ser lavada dos seus criminosos.
Hatta artış bile olabilir.
Existe mesmo uma margem para um aumento.
Son anketlere göre Arınma karşıtı kişilerin artışının yaklaşan başkanlık seçimlerinde çok büyük bir etkisi olabilir.
Pesquisas recentes indicam que o aumento dos anti-Expurgo pode ter um efeito decisivo na próxima eleição presidencial.
Yüzyılda bir tarihçi 1936'da gerçekleşen düşünür ve sanatçılar kongresinden bahseder. O artık entellektüelleri tehdit eden tehlikeler karşısında bu kongrenin sessiz kaldığını iddia edemez.
Quando, daqui a 100 anos, um historiador referir um congresso de pensadores e artistas que teve lugar em 1936, ele não poderá alegar que esse congresso ficou em silêncio perante os perigos que ameaçavam o intelecto e os servidores desse intelecto.
Prens o gece hiç uyuyamamış ve köylü kızı artık rüyalarına girmesin diye beklemiş.
O príncipe não adormeceu, naquela noite. Esperou que a filha do agricultor estivesse perdida nos sonhos.
Bir zamanlar bir görünmez adam varmış ve görünmemekten artık bıkmış.
Era uma vez um homem invisível que estava farto de não ser visto.
Artık sen de bırakmalısın.
Agora tens de largar.
Artık para durumumuz biraz sıkışık olacak.
O dinheiro vai ser um pouco apertado daqui em diante.
Sıcaklığı yavaş yavaş artırınca kurbağa fark etmez hani.
Se aumentares a temperatura aos poucos, o sapo não repara?
Artık sıradan bir eş olamıyorum.
Já não consigo ser uma esposa.
Kardeşim artık sıkıcı bir ofiste masa başında sıradan bir adam.
Agora, o meu irmão é apenas mais um homem normal, um piloto de secretária num escritório aborrecido.
Artırılmış Gerçeklik Bilgisi İleri Seviye Öğretim.
Informação de Realidade e Aprendizagem Aumentada.
Jenny, su alış miktarını artırdık.
Jenny, precisamos aumentar o seu consumo de água.
Artırılmış Gerçeklik İleri Seviye Öğrenme.
Informação de Realidade Aumentada Avançada de Aprendizagem.
Çeneni kapatır ve şunu yapar mısın artık?
Vais-te calar e fazer isso?
Yalnızken, ki bu artık eskisi kadar sık değil onunla konuşuyorum ve beni gerçekten de duyuyor.
Quando sinto sozinha, já não é como antes.
Yani artık iyice, kafayı sıyırmış bir palyaçoya dönmüşüm.
Portanto, naquele momento, devia parecer um palhaço louco.
Biliyor musun bu küçümseyici tavırların artık canımı sıkmaya başladı asker çocuk.
Seu ato condescendente é desprezível e cheira mal, soldado.
Şimdi de elin tetiğe gitmiyor, sıkıldım artık bu durumdan.
E agora não quere atirar! Não acredito nisso.
Artık yatmalısın.
Devias estar a dormir.
Artık hiç eğlenemeyeceğiz ve sen arkadaşlarınla bira içemeyeceksin ve nefret ettiğin bu işte sıkışıp kalmak zorunda olacaksın ve bir daha hiç liseli sevgilini öpemeyeceksin...
Que já não vamos ser divertidos e não vais beber cerveja com os teus amigos e que vais ter de ficar neste trabalho que odeias e que nunca mais vais beijar a tua namorada do liceu...
Artık dışlanmış, itilmiş biriyim.
Agora sou uma foragida, uma pária.
Evet, T-15 artık kullanılmayacakmış.
Sim, as T-15 foram dadas como antiquadas.
Yıldızı Yok-Edeci devre dışı artık.
Aquele Destruidor Estelar está desactivado!
- Hayır, artık dudaklarını ısırmak zorunda değilsin.
Não precisas de morder os lábios agora.
Baş döndürücü nöbetleriniz dışında, artık iyisiniz, hanımefendi.
Além do episódio de tontura, eu diria que está bem.
- Durumu artık anlamalısın.
- Não sabes como foi a infância dela.
Oh, bu arada, Dış dünya kapıları artık resmi olarak açıktır.
A propósito, as portas para o mundo estão oficialmente abertas.
Artık insanlar kendi sıkıcı, küçük cinayetlerini, inanılmaz derecede embesil olan Emniyet Teşkilatını yanıltmak için hayalet işi gibi gösteriyor.
Agora as pessoas disfarçam os seus crimes como sendo obra de um fantasma, para confundir a imbecil Scotland Yard.
Tahribatın artık çalışıyor gibi görünüyor.
Parece estar a funcionar.
Artı, Tiny'deki iş de yavaşladı.
Além disso, o movimento no Tiny's tinha abrandado.
Artık toplumdan dışlanmış biri değildir.
Deixa de ser marginalizado.
Önceden Midleton içerdim ama biz emekliler için artık ucuz kaçıyor.
Eu bebia Middleton's... mas nós, os reformados, só bebem uísque barato de agora em diante.
Bayan Kapoor, artık yardımcısınız.
Srta. Kapoor será adjunta.
Ama artık ben bunlarla ve Aquaspin'le çalışıyorum.
Percebes? Mas, agora, estou com todos estes tipos e com a Aquaspin.
Artık keyifli kocamış bir fedai.
"agora, o alegre e velho guarda."
- Susar mısın artık lütfen?
- Podem-no calar, por favor?
Eskiden Dünya için çalışırdı ama artık yalnızca bizlerden biri.
Ele costumava trabalhar para a Terra, mas agora é apenas um de nós.
Peki artık yapmaz mısın?
Mas agora já não?
Galiba artık orası ikiniz için de sığınacak liman değil.
Suponho que já não seja um porto seguro para nenhum dos dois.
Sana acıdığı için iyi davranmış ama artık canına tak etmiş.
Que ela foi gentil por pena e você comeu isso.
Artık Rumenlere anlayış göstermiyorlar ama.
Mas eles já não entendem a Roménia.
- Ölü sayısı artıyor...
Sai daqui. - A contagem está a aumentar...
Her biri, artık her ne yaptılarsa kesin jürinin karşısına çıkacak.
Se algum deles ficar diante de um júri, está feito.
# Lordlar ve Leydiler ileri ve geri # mum ışığında görkemli bir dans
- Art Subs - 8 anos fazendo Arte para você! Legenda - jfbruna - Legenda
- Sahne arkasındaki ışıklandırmayı artırmanı istiyorum.
Preciso de mais luz do sol no cenário de abertura, está bem?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]