Asamı traduction Portugais
152 traduction parallèle
Gelin, zırhımı giydirin, verin asamı elime!
Vem, coloca em mim minha armadura. Dá-me meu bastão de comando.
Asamı Firavun'un önüne fırlat böylece Tanrı'nın gücünü görsün.
Deita o meu cajado ao chão, devante do Faraó, para que possa ver o poder de Deus.
Asamı suya uzat.
Estende o meu bastão e toca as águas com ele.
Beni asamıyacaklar, Vern.
Eu não vou ser enforcado, Vern.
Ayrıca hükümdarlık asamı öperek saygı göstermek adettendir.
Também é costume mostrar respeito, beijando o meu cetro.
Asamı ver ve...
Dá-me o cajado e eu...
Asamı gördünüz mü?
Viram o meu cajado?
Şimdi asamı bul.
Agora... Encontra a minha varinha.
Asamı geri alabilir miyim, lütfen?
Podes devolver-me a minha varinha, por favor?
Asamı bul.
Encontra a minha varinha.
Asamın haline bak!
Olha a minha varinha!
- Asamı ver, Tom.
- Dá-me a minha varinha.
sen ve örümcek billie, asamı aldınız. sana kazık atıldı.
Que tu, Arranha Billy levaste o meu ceptro e traíste-me.
Dışarıya çamaşır asamıyorum.
Não pude estender a roupa.
Makinalı tüfeği aşamıyoruz.
Não aguento mais.
İngiliz bestekarlara karşı değilim ama kendilerini aşamıyorlar.
Nada contra compositores ingleses, mas eles não se sabem soltar.
Söyleyin ona, benim de bir sopam, asam var.
Deixe que ele saiba que também tenho um pau.
Burayı aşamıyacağımızı ve tıpkı diğerleri gibi kucaklarına düşeceğimizi düşüneceklerdir.
Acham que não vamos safar-nos e que vamos ter com eles, como os outros.
# Sihirli asam yok
"Não possuo varinha mágica"
# Sihirli asam yok
"Não uso varinha mágica"
Aşamıyorum.
Não consigo passar.
Mesele bu. Obscured By Clouds'un vokallerindeki vurguyu aşamıyorum.
Não me esqueço da semelhança das vozes em "Obscured By Clouds".
Sende bu kadını çok istiyorsun, ama çocuğu aşamıyorsun.
Queres aproximar-te desta mulher, mas não podes ser recusado pela filha.
Haklı olsa da sistemi asla aşamıyor. Bu çok ilginç.
Não podemos vencer o Sistema, mesmo quando pensamos que estamos certos.
Yaşam sinyallerini tarayın. Sensörler alt uzay alanını aşamıyorlar.
Em cada caso que contatamos com fragmentos temporais, formos integrados em seu marco temporal.
Aşamıyorum
- Não consigo desligá-lo.
Tarayıcılarımız gövdelerini aşamıyor.
Os scanners não conseguem penetrar.
İletişim sinyallerimiz etkileşimi aşamıyor.
O sinal não passa pela interferência.
Yani, Rahipler gelip "Biz Ori'yi temsil ediyoruz ve bakın asamızı yere vurup Kızıldeniz'i ayırma yeteneğimiz var" dediklerinde, insanlar onlara inanma eğiliminde oluyorlar.
Para!
Güç alanını aşamıyoruz.
Não conseguimos atravessá-lo.
- Asam.
- A minha varinha.
Asam nerede?
Onde está?
Asam dedim!
A minha varinha!
Satın alacağım bir asam var.
Tenho uma varinha para comprar.
O benim asam.
Essa varinha é minha.
Şimdi, asam, izninle.
Agora, a varinha, por favor.
Benim asam!
A minha varinha!
Sensörlerimiz, atmosferi aşamıyor. Göremediğimiz bir düşmanla nasıl savaşabiliriz?
Nossos sensores não podem penetrar na atmosfera como podemos lutar com um inimigo sem vê-lo?
Sensörlerimiz aşamıyor.
Nossos sensores não podem penetrar nele.
Asam seni bekliyor. Beklerken de ne sertleşiyor.
O meu ceptro aguarda E cresce rijo
Wow, Ne özgür bir ruh, bunu aşamıyorum.
Wow, não consigo fartar-me desse espírito livre que tu tens.
Onun hayatına benim asam.
Meu trono por tua vida.
Aşamıyorum.
Não lhe consigo dar a volta.
- Asam!
- A minha varinha.
Evet. Bütün bu işaratler kişisel eşyaları olmadan doz aşamını gösteriyor.
Apresenta todos os sinais de overdose, sem a parafernália.
Üzgünüm efendim ama sistemi buradan aşamıyorum.
Desculpe, senhor. Nao consigo fazer aqui um desvio no sistema.
Şu Bruce karşıtı engeli bir türlü aşamıyorum.
Há uma barreira "anti-Bruce" que não consigo passar.
Kahrolası balıkçı yakanı aşamıyorum.
Não consigo passar desta tua maldita gola alta.
asam nerede?
Onde está o meu ceptro?
Eğer dalgayı aşamıyorsan içinden geçersin.
Se não podemos passar por cima duma onda, temos de mergulhar nela.
Bir hata yaparak başka bir küçük kızı öksüz bırakma korkusunu aşamıyorum.
Não suporto o medo de fazer merda e tornar outra menina órfã.