English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ A ] / Asma

Asma traduction Portugais

1,661 traduction parallèle
Öyle birşeyi astımlı birine yaptığında ölebileceklerini... biliyor musun?
Sabe, se fizer isso a alguém que tem asma, ela pode morrer.
Pardon, astımım var da.
Desculpem. Um pouco de asma.
Zincirler ve asma kilitler.
Correntes e cadeados.
Yakma, asma, havasızlıktan boğulma.
Fogo, forca, asfixia.
Solunum güçlüğü astıma bağlı olabilir.
Dificuldade respiratória pode ser asma.
Orta Doğu bölümü S Binasında ama bir asma yolla bu binayla birleşiyor.
O Departamento do Oriente Médio está no edifício S, que se junta a este edifício por um corredor aéreo, porquê?
Hangi katta asma yol ile birleşiyor?
Que andar está unido pelo corredor?
Bu bağ, İngiltere'den gelen gerçek bir asma halatı. 1650 dolaylarında yapılmış.
Esta corda é realmente de uma forca da Inglaterra por volta de 1650.
Malboro Lights'a geçtim ama yine de astımlı doğdu.
Até mudei para Marlboro Lights e ainda assim ele nasceu com asma.
Eleman gittiğine göre, şu silahını duvara asma ve Baxterlar ile anlaşma saçmalığını açıkla bakalım.
E agora que se foi embora, queres explicar-me aquela conversa absurda sobre a espingarda pendurada na parede e na paz com os Baxter?
Ama cumartesileri, kendimi asma hissi uyandırıyor.
Mas aos sábados é que a coisa marcha bem de verdade.
- Dizim sıyrıIdı, astımım azıyor.
- Esfolei o joelho e estou cheio de asma...
Ciğerlerin açılsın.
Perde o asma.
Adamın astımı kötüydü, ahbap. Sen bile bu kadar koşamazsın.
O tipo tinha mau asma, meu, não pode correr aquilo.
Surat asma, daha beteri olabilirdi.
Anima-te. Podia ser pior.
Bu çocuğun astımı var, biliyorsun.
Sabes que tem asma.
- Ted, kulak asma, boşver. - Ted, zorbalık yapıyor.
- Ted, não lhe ligues.
Dolphin'de kalırken New York'un en iyi yemeklerinin olduğu asma katımızdaki efsanevi Sea Bream restoranının keyfiniz çıkarın.
Quando ficar no hotel Dolphin aprecie o melhor jantar de Nova Iorque no restaurante Sea Bream no nosso piso zero. Músculos tensos?
Liberty Bell'in nefes açıcı ilaçlarını vermeyi bile hatırlamıyorsun.
Tu nem te lembras de dar os remédios da asma à Liberty Bell.
Bu aptallara kulak asma.
Não faças caso daqueles parvos.
Adam asma, moral açısından her zaman iyi olmuştur! Belki de seni, bir darağacında dans ederken izlemeliyiz.
Um enforcamento é sempre bom para o moral, talvez te vejamos dançar na prancha!
- Hayır, ağaca asma.
- Não, não pendures numa árvore!
Suratını asma bu kadar.
Não fiques assim tão depressivo!
Örnek olarak, astım çocukların arasında artmaktadır ve USA'nın birçok bölgesinde büyümektedir. Asit yağmuru problemi yanan kömürün bir sonucudur.
Por exemplo, a incidência de asma nas crianças que está a aumentar em muitas zonas dos EUA, e o problema da chuva ácida causado pela queima do carvão.
Baş ağrısı ve uyuşukluktan astım artışına kadar çok çeşitli ve ciddi etkileri var.
Os impactos podem variar entre dores de cabeça, sonolência e letargia, até impactos muito mais graves, não só a agravar a asma, como causando-a.
İnsanlar 10 yıl önce astımdan konuşmuyordu.
Ninguém falava em asma há décadas.
Bir ilkokula yürüyebilirim ve ve çocuklara "kaçınız astım?" diyerek sorabilirim.
Posso entrar numa sala de aula, numa escola primária, e perguntar aos pequenos : "Quantos têm asma?"
- yeterince korkunç değilmiş gibi...
- com o ataque de asma do Benjy...
Lütfen balon filan da asma.
E, por favor, nada de balões.
Makyaj asma katta ve bunlar da yetenekli oyuncularımız.
A maquilhagem é no balcão. - Estes são do nosso talentoso elenco. - Olá.
Bu mahalle sağlığım için hiç iyi değil.
Esse bairro não me faz bem á minha asma.
Benim odam da böyle bir asma kattaydı.
O meu quarto também era numa mezzanine.
Bu onun astımı için daha iyi olur.
É melhor para sua asma.
siniri asma dedim tamam mi?
Eu disse que estaria de acordo, está bem?
Astım vakaları arttı.
Os casos de asma aumentam.
O uçakta, o şekilde oturmak inanılmaz acı verici bir şeydi. Sırtımızdan geçen asma kilitlere kelepçelendiğimiz üç parça emniyet kemeriyle sarpa sarılmıştık.
Ir sentado no avião, foi um tormento, puseram-me um terceiro jogo, de correntes que, levava em redor da cintura, e um cadeado nas costas.
Sen onlara kulak asma, Laurie.
Laurie, por favor, não lhes dês ouvidos.
Ben senin astım spreyini falan saklamış değilim.
Eu não ando por aí a esconder o teu inalador de asma.
Astımım var.
Eu tenho asma.
James astım nöbeti geçirdi.
O James teve um ataque de asma.
- Astımı olduğunu bilmiyordum.
- Eu não sabia que ele tinha asma.
Astım nöbeti geçiren küçük bir çocuk.
Um rapazinho com um ataque de asma.
Suratını asma, hatalı olduğunu biliyorsun.
Não amues. Estás a ser indelicada.
Asker, yüzünü o kadar asma.
E, Tribuno, não estejas com esse ar de desalento.
AOAB... Anti Okulu Asma Birimi!
UCT... a Unidade Contra Travessuras!
Şurada çok ilginç bir sarıasma kuşu var.
- Está um eivão naquela árvore.
Astımlı olan dışında.
Excepto aqueles com asma.
Asma konusunda şaka yapıyor olmalılar değil mi?
Aquela dos "enforcados" deve ser uma brincadeira, não achas?
Bu yüzden su dolu kovayla sınırı aşma aptallığında bulunma.
Então não tente colocar o seu pé num balde de água e passar da linha.
Haddini aşma.
Área proibida.
Pekala, oğlum. Çizmeyi aşma. Ben hala senin babanım.
Muito bem, filho tem calma ainda sou teu pai.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]