Astı traduction Portugais
5,636 traduction parallèle
Increase Mather hepsini de astı.
O Increase Mather enforcou-as.
Ama eğer beni bekletirse ikisini de astırırım.
Mas, se ele me fizer esperar... Enforco-os aos dois....
O iplerle kendini astırmak istiyorsan sen bilirsin.
Se quiser, enforque-se com ela.
Bitkinin astım semptomlarını rahatlatacak tıbbi özellikleri vardır.
A erva tinha propriedades medicinais que aliviavam os sintomas da asma.
Bana bak hergele. Sen Yoon'un astı mısın yoksa avukatı mı?
És o advogado dele?
Ben astı değilim, patronuyum.
Eu não sou subordinado. Sou o chefe dela.
Sadece Astım için yeniden geliştirildi.
Foi remodelado apenas para a asma.
- Okulu mu astın?
Então fugiste?
Görüntüyü geri sararak, onu oraya kimin astığını bulmayı umut ediyorum.
Quando vir a filmagem, espero identificar quem o pôs lá.
Fotoğraflarını duvarıma astım.
Coloquei as fotos deles na minha parede.
Sigorta çocuğun astım spreyini karşılamıyor artık.
O seguro não cobre mais o aparelho de inalação do miúdo.
Ben suratımı astığım zaman daha güzel görünüyormuş.
Ela disse que ficava mais bonita quando eu franzia.
Mahkemeden önce astı kendini.
Ele enforcou-se antes da sentença.
Babamın astığı kimsenin bir daha asılması gerekmedi.
O papá nunca enforcou ninguém que tivesse voltado para ter de terminar o serviço.
Bak. Şu ikisini merdiven boşluğunda astım.
Vejam, esses dois, pendurei no corrimão da escada.
Yine de onu o kulüpte astın.
Tu penduraste-o na discoteca.
Adamın Sergei Mishnev'i duvara astım.
Pendurei o teu rapaz Sergei Mishnev na parede.
Dekorasyonlarımız arasında astımı olan yok.
A nossa decoração não tem asma.
- Sen o sınırı uzun zaman önce aştın.
Cruzaste essa linha há muito tempo.
Ya bunu yaparsın ya da ordu güvenlik duvarlarını aştığını öğrenir.
Sim, e vais fazê-lo, ou os militares irão saber que tens usado a firewall deles.
Farz edelim ki insanlar ölüm korkusunu aştı uçurumdan atladı ; Zenit'e gidince ne olacak?
Presumindo que as pessoas dêem um "salto de fé" e saltam do precipício, o que acontece quando chegarmos a Zenith?
Haddimi aştım.
Eu exagerei.
Sınırımı aştım.
Excedi-me.
Gabe o çizgiyi aştıysa tüm ahlaki değerleri kaybettiyse Vincent'ın onu durdurmasının tek yolu, Vincent'ın da o çizgiyi aşmasıdır.
Se o Gabe ultrapassou esse limite, perdeu todo o sentido moral, e a única maneira de o Vincent o parar é ultrapassando também esse limite.
Geçen hafta Sean Cahill ona huzurunda hiç sınırı aştım mı diye sormuş.
Na semana passada, o Sean Cahill perguntou-lhe se eu já tinha passado dos limites na presença dele.
Üzgünüm, bu durumu aştım sanıyordum ama...
Lamento, vou tentar superar... Ultrapassar isso.
Onları sevdiğini biliyorum, bunu kabullendim zaten. Bunları, aştığını sanıyordum.
E reconheço que os amavas, e aceito isso, mas pensava que o superarias.
- Sınırı aştığımı düşünmüyor musun?
- Não achas que pisei o limite?
Sanırım biz çizgiyi aştık.
E acho que foi isso que aconteceu connosco.
- Sınırı aştınız bayım!
Está a passar das marcas, Senhor.
Huntington çoktan Sierraları aştı.
O Huntington já atravessou atravessou a Sierra.
Haddimi aştım.
Perdi a cabeça.
Aynı zamanda Astım'da da çok işe yaradı.
Também era bom contra a asma.
Çoktan aştım.
Por favor, faz o mesmo.
Ama ben ondan kurtulmadan bu meseleyi aştım. Çünkü affetmek böyle çalışır.
Mas ultrapassei sem me livrar disso, porque o perdão não funciona dessa maneira.
Tahsis edilen süreyi aştınız...
Excedeu o tempo disponível...
Maalesef o noktayı biraz aştık.
Infelizmente, estamos um pouco além disso.
İş boyumu aştı.
Eu aqui, estou fora do meu habitat, meu.
Redwood'la Indian Hills'i aştı bu olay Jax.
Isto vai além de Redwood e Indian Hills, Jax.
Boyunu aştın, günışığı.
Está fora do teu alcance, meu querido.
Raider 395. Süzülme açısını aştın, yavaşla!
Raider 3-9-5, estás fora da aproximação de pouso e muito lento!
- Mike, bunları aştığını sanmıştım.
- Mas não passou!
Baştan şok ediciydi ama sonra bunu aştım, ardından da normal gözüktü.
Foi chocante, mas depois superei e pareceu normal.
Arkadaşım. Haddini aştın.
Meu amigo, a tua conduta é imprópria.
Çılgın bir uzay adamı güvenliğimi aştı ve sesli gönderimi engelledi. Beni ve köpeğimi zehirledi.
Um cosmonauta louco invadiu o meu seguro e isolado posto de escuta e envenenou o meu cão.
Kiliseden hışımla çıktım yağmur ve çamuru aştım.
Saí a correr da igreja e arrastei-me pela lama, à chuva.
Ben sınırı aştım.
Eu exagerei.
Çizgiyi aştım John.
Já passei dos limites, John.
- Ajanlarım bana Durant'ın Sherman Tepe'sini aştığını söyledi.
Os meus espiões disseram-me que o Durant vai passar o Pico de Sherman. Vai.
Kusura bakmayın. Biraz haddimi aştım.
Desculpa, passei dos limites.
Çıkmak istiyorum.Haddimi aştım.
Quero sair. É demais para mim.