Atlarım traduction Portugais
1,043 traduction parallèle
- Neden böyle? - Askerler bize rahat vermiyor. Silahlarımız, atlarımız nerede?
Os soldados não nos deram descanso, estávamos sem comida, os cavalos cansados e sem balas para as armas.
Tabi, atlarımıza da el konulmamışsa.
Isto é, se ainda tivermos os nossos cavalos.
Ancak o zaman hem atlarımız hem de arabamız olacak.
Então teremos tanto os cavalos como as carruagens.
Köylerimizi bastılar, atlarımızı çaldılar... kadınları köle olarak götürdüler.
Eles saquearam as nossas aldeias, roubaram nossos cavalos... e tomaram as mulheres como escravas.
Rio Grande'deki haydutlar defalarca sığır ve atlarımı çaldılar.
Também vinham bandidos... e roubavam-me o gado e os cavalos.
Atlarımızla birlikte... çadır ve silahlarımızı da alacağız.
Levaremos os nossos cavalos... e nossas tendas e as nossas armas.
Önce atlarımızı yedik. Sonra da köpekleri.
Primeiro comemos os cavalos, depois os cães.
Atlarım geleceğin Firavununu taşıyor.
Os meus cavalos puxam o novo Faraó.
- Atlarımızı aldılar.
- Depois tiraram-nos os cavalos.
"Ne düşündüğünü bilmek isterdim" dersen denize atlarım.
Se disser : Dou um tostão pelos seus pensamentos, eu pulo do barco.
Hayır, bu yol atlarımızı son durdurduğumuz yer.
Não, este é o mesmo caminho onde parámos os animais, da última vez.
Evet, atlarımızın toynak izlerini gördüm.
É verdade. Vê as marcas das patas onde os nossos cavalos passaram.
Büyük ahırda yük vagonları için atlarımız var.
Esse é um bom cavalo para quem sabe montar.
Manuel, lütfen atlarımızı getir.
Manuel, traz os cavalos, por favor.
Beş kez atlarımı zafere götürdü.
Cinco vezes levou os meus cavalos à vitória!
Sen bu kente gelmeden önce atlarım hep kazanırdı.
Antes de vires para cá, os meus cavalos venciam sempre.
Ben atlarıma oynayacağım.
Mas eu apostarei nos meus miseráveis cavalos.
Ama bizim atlarımız çok uysal.
Naquela época tínhamos bons cavalos!
Atlarımın durduğu ahırlar.
Aqui é o curral, onde guardo os meus cavalos.
- Ama atlarımız neredeyse can çekişiyor.
- Os nossos cavalos estão estourados.
Ben yandan atlarım. "
Eu monto à amazona ".
İyi atlarım var.
Cavalos jovens.
Ben köprüden atlarım diyorum.
Eu jogo-me da ponte!
- Atları sürmeye yardım etsem iyi olur.
- Eu vou, e ajudo a guiar os cavalos.
Seni ilgilendiren atlar mı, yoksa ben miyim?
Interessa-se por mim ou pelos cavalos?
Göreceğiz bakalım atları bizimkilere bedel mi.
Veremos se seus cavalos são iguais aos nossos.
Uzmanlık alanım da atlar.
Protecção da raça equina em França.
Atların toynaklarını kesecek tırpanlara sahip 200 savaş arabası. Atlılarımız için tuzak hendekler kazılmış.
Duzentos carros, com segadeira para cortar os cascos.
Bu atların dinlenip yemlenmesi lazım.
Estes cavalos precisam de descansar e de comer.
Buraya gelip atları iterseniz size minnettar kalırım.
Apreciaria se subisse ali para cima e fizesse os cavalos puxarem.
- Atlarınız bize lazım.
- Vamos ficar com esse cavalos.
- Atları arayacak mısın?
- Vai procurar os cavalos, pai?
Bayım, atlar için biraz yem almak istiyoruz.
Queremos comprar algum alimento para os nossos cavalos, senhor.
Bayrak ve mızraklarını indirmiş, atlarını ise dizginlemişler.
Estão com as bandeiras e as lanças abaixadas e os cavalos amordaçados.
Fakat sanırım, köklü bir şey yapsak daha iyi olur, ancak kendini pulluğun yanlış tarafında bulma ya da yarış kulvarları etrafında birbirini kovalama düşüncesi besliyor ve atlar bahis oynuyorlarsa, o başka.
Mas acho que é melhor tomarmos uma atitude drástica, a menos que vocês apreciem o pensamento de, de repente, se encontrarem do lado errado de um arado, ou perseguindo-vos uns aos outros, numa pista de corridas enquanto os cavalos fazem as apostas.
Ama atları var mı, bilmiyorum.
Mas não sei se têm cavalos.
Biz çıktığımızdan beri binilmeyen atları seçin!
Escolham os que não foram montados desde que partimos.
Onları gömmene yardım ederim, atları da.
Ajudarei a enterrá-los e os cavalos também.
Onlara yardımcı olalım. Arkaya geç ve atları serbest bırak.
Vá lá atrás e solte-os.
Atların çok kaliteli, ama takım değiller.
Os teus cavalos são excelentes, mas não emparelham.
Atlarıma, onlara layık bir sürücü lazım.
Já viste os meus cavalos!
Ayrıca, eğer varsa atlarınızın ve ununuzun çoğuna el koymak zorunda kalacağım.
E que devo confiscar a maior parte de seus grãos e cavalos, se os tiver.
Korktum, atları kırbaçladım. Gecidin üstünde sandık düstü. Doğruca bataklığa.
Açoitei os cavalos e a caixa caiu... no pântano.
Bu atları yanımızda götüremeyiz. Hızımızı keserler.
Não podemos levar esses animais connosco.
Atları alacağımız yerde, o adamın trende olmasını ayarla.
Trata de trazer este homem ao sítio onde vamos buscar os cavalos.
- Askerler dinlensin,... yemeklerini yesinler, atlarını temizlesinler bir saat sonra yola çıkacağımızı söyle.
Alimente os outros, cuide dos cavalos, e diga-lhes que vai haver outra marcha dentro de 1 hora.
Atlar için yiyecek ve su alacağım.
Vou dar comida e água aos animais.
O zaman 7 yaşındaydım ve sallanan atlar konusunda uzmandım.
Tinha uns sete anos na época e era um perito em cavalos de pau.
Yedek atları için suya ihtiyacı olduğunu Junction City'den ayrıldığımızdan beri haykırıyor.
Você tem gritado por a água mais alto do que eles desde que saímos de Junction.
Yakaladığım atların karşılığını ver.
E um bónus por cada cavalo que domei até agora.
Ben atları ayarlarım.
Kauai