English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ A ] / Avon

Avon traduction Portugais

277 traduction parallèle
Çünkü Tanrı bizden en acımasız olanları dahi bağışlamamızı ister.
Como disse o bardo de Avon, a misericórdia não é forçada.
Stlatford-on-Avon'daki Shakespeare stili tiyatroyu nasıl özlüyorum bir bilseniz.
Como anseio voltar a ver paredes do famoso teatro, estilo Shakespeare, em Stlatford-on-Avon.
- Kim bu, kozmetik satıcısı mı?
- Quem é, a representante da Avon?
- Avon satıcısı.
- A senhora da Avon.
Avon arıyor.
Cosméticos da Avo!
- Merhaba Avon.
- Olá, Avon.
- Buster, Avon'a koca bir merhaba de.
- Diz um grande "olá" á Avon.
Buster, neden oraya gidip Gulfstream'e bir bakmıyorsun? Biz de Avon ve Jo Bob anlaşabilecekler mi bir bakalım.
Buster, por que não vais admirar aquele Gulfstream ali, enquanto nós tentamos resolver o nosso assunto.
- Avon çağırıyor.
- É da Avon.
Avon arıyor!
Visita da Avon!
Avon bayanı!
A senhora da Avon!
Yerel Avon temsilcinizim. Merhaba?
Sou a agente local da Avon.
Yerel Avon temsilcinizim ve kirazlı turta kadar zararsızım...
A sua agente local da Avon, e sou totalmente inofensiva...
Ama bir şey yapmadan önce büyük Avon el kitabına bakmak istiyorum.
Mas quero só consultar o manual da Avon antes de fazer alguma coisa.
Bayan Avon'u çağırsalar bile umurumda değil. Bir Denizciyi öldürdüler.
- Não interessa, eles mataram.
- Ding Dong.
Avon chama.
Parkta bir uçtan bir uca,... ağaçlarla sınırlanmış, yeşillere boyanmış,... küçük ve durgun akıntıIı Avon Nehri akar.
Entre árvores corre pelo parque o rio Haven, pequeno e clássico.
Avon arıyor.
Revendedora Avon.
Avon Leydi'nin değildi herhalde.
Da senhora da Avon é que não era.
Eğer bu metodla bulmak istiyorsan, kapı kapı ürün pazarlayan kadınlardan daha fazla kapı çalman gerekiyor.
Por este andar, vamos tocar a mais portas que a senhora da Avon.
- Avon satıcısı gibi.
A vendedora bate à porta.
Avon Barksdale herkese ne kadar zeki olduğumu göstermenin bir yoluydu ve bu departmanın ne kadar salak olduğunu.
O Avon Barksdale era uma forma de mostrar a todos como sou esperto e como o departamento é uma porcaria, mais nada.
Bu Avon Barksdale ile ilgili değildi teğmen.
O Avon Barksdale nunca interessou, tenente.
Avon herkesi temizliyor.
O Avon está a limpar a casa.
Yalnız, şu an da Avon'un odası neresi bilmiyoruz.
Só que não sabemos onde fica o escritório do Avon.
Ne yapacak ki? Taktığı cihazı çıkarıp Avon'un eline mi verecek?
Ela vai pegar numa fita métrica e pedir ao Avon que segure a outra ponta?
Bu Avon'un parası mı?
Isso é dinheiro do Avon?
Avon'u davanın yarısında içeri mi tıkacaksın? Git yap.
Quer deter o Avon a meio da investigação?
Avon Barksdale bir sürü boş dükkânı ne diye istiyor ki?
Para que quer o Avon Barksdale uma fila de lojas vazias?
- Avon Barksdale'i bir şeyle suçlarsak Şef dosyayı kapatır ve eve dönmemizi söyler.
- Se avançarmos com a acusação, o delegado fecha-nos a loja e manda-nos para casa.
- Avon'a baksanıza.
- Olha para o Avon.
- Galiba Avon burada.
Acho que o Avon está aqui.
Avon'ı gördük galiba.
Talvez tenhamos contacto visual com o Avon.
Sokakta Avon Barksdale'in üzerine düşsem adamı tanımam.
Não reconheceria o Avon Barksdale nem que caísse em cima dele.
Sydnor, Daniels'la birlikte, Avon'ın peşindeydi.
O Sydnor estava com o Daniels, a seguir o Avon.
Kima, Avon'ın kulübündeki striptizcilerden birini saffımıza çekti.
A Kima deu a volta a uma das dançarinas do clube do Avon.
Bunlar Avon'ın malları.
Isto é parte da merda do Avon.
Avon Barksdale kıçında, tüm şehirde seni arıyor ama sen yine de adamın malını çalacak vakit buluyorsun.
Tens o Avon Barksdale a perseguir-te por toda a cidade e ainda arranjas tempo para o roubar.
Teklif şu ki, beleşe 4 kilo mal alacaksın ve bana nasıl Avon'a ulaşabileceğimi söyleyeceksin.
A proposta é ficares com quatro pacotes de graça e dares-me uma ideia melhor para chegar ao Avon.
Yapma ya. Avon giderse, konutlar tekrar serbest piyasa olur yine.
Se o Avon cair, os bairros sociais voltam a ser um mercado aberto, certo?
Avon iddiada bana 100 bin kaybetti. Sen de avlaman için bilgi vereyim diye herifin malını bana getirdin.
O Avon perde 100 mil numa aposta comigo, depois, trazes-me material dele para eu poder pôr-te no seu encalço.
Avon, kalkma.
Avon, fica abaixado, meu.
Avon, hadi ama, hadi.
Avon, vá lá, meu.
Avon Barksdale.
Avon Barksdale.
Avon Barksdale.
O Avon Barksdale.
Avon'un malları her zaman iyidir.
O material do Avon é sempre bom.
Avon Barksdale neden bu kadar kovalıyorsun ki?
Por que te andas a lixar, perseguindo o Avon Barksdale?
Bunlar sadece Avon'ın sevgililerinden birinin arkadaşına anlattıkları.
- Uma rapariga gabou-se disso a uma amiga.
Avon adamlarının çekmesine izin vermez.
O Avon não quer que a gente dele consuma.
Avon arıyor.
Alô, raio de sol.
Eğer atlılarını Gal tepelerinden aşağıya indirebilirsen Gotlar Avon'a gelmeden tuzak kurabiliriz.
... antes de invadirem Avon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]