Ayağa kalktı traduction Portugais
447 traduction parallèle
Gözleri üzerimde, ayağa kalktı.
Continuou em pé, a encarar-me.
- Bu doğru. - Benim için mi ayağa kalktılar?
- Estão de pé para mim?
Ayağa kalktı!
Ele já se levantou!
Tekrar ayağa kalktığımda bütün para gitmişti.
Quando recuperei, o dinheiro tinha desaparecido.
Kız sana gelmek için ayağa kalktığında tahminen orada mı sendeledi?
Agora Eastman, quando a rapariga se levantou no barco, para se aproximar de si, tropeçou mais ou menos ali?
Onun beşikten ayağa kalktığından beri sirkten başka düşündüğü bir şey yoktur.
Ele só pensa no circo desde que caíu do berço.
Sanırım insanoğlu ayağa kalktığından beri ilk defa Verne uzay ve hızla ilgileniyordu.
Suponho que desde que o homem começou a andar ereto... se interessou no espaço e na velocidade.
Daha yeni ayağa kalktın.
Você já está quase esgotado, neste momento.
Kölelerin başlarını topraktan kaldırdıklarını görmek... diz çöktükleri yerden ayağa kalktıklarını görmek... dudaklarında bir şarkıyla... dimdik ayakta... haykırarak... dağlarda koştuklarını duymak... ovalarda şarkılar söylediklerini duymak.
Ter visto escravos levantando a cabeça do pó... vê-los erguer-se do chão... porem-se de pé... com um poema nos lábios... ouvi-los... troar pelas montanhas, gritando... ouvi-los cantar pelas planícies.
Ayağa kalktığımı hatırlamıyorum.
Nem sequer me lembro de me ter levantado.
Sabaha bunu konuşacağız. Kendine gelip ayağa kalktığında.
Falamos de manhã, quando estiveres de pé e no teu juízo perfeito.
.. beni yargıç sanıp ayağa kalktılar. Hayır.
Acharam que fosse juiz.
Yanında mübaşir olduğu için ayağa kalktık.
Foi o guarda que estava com você. Foi para ele, que se levantaram.
Ve ayağa kalktım.
E levantei-me.
Bir kere onun için ayağa kalktın.
Tu defendeste-o, uma vez.
Onu gösteren işaretinizle mi, yoksa benim sorumla mı ayağa kalktı?
Ergueu-se como reflexo por tê-la apontado, ou percebeu-me?
Akabinde ortalık ayağa kalktı. İnsanlar kaçmaya çalışıyordu.
Devo dizer que havia um sobressalto grande em Moscou.
Bu sabah başağrısı ya da başka bir şikeyeti olmadan ayağa kalktı.
Acordou esta manhã sem dores de cabeça fino como um alho!
Ayağa kalktı... bütün o siyah gömleklerin arasından.
Ele estava de pé no meio dos camisas negras.
Hatip, ateşli hatiplerden, Algy Fitzroy ayağa kalktı ve kamaraya "Hislerinizi ifade etmek isterseniz ayağa kalkma sırası sizindir." dedi. Tüm herkes ayağa kalktı.
E o presidente do Parlamento na altura, Algy Fitzroy, levantou-se e pediu à Câmara que se levantasse se quisesse expressar a sua solidariedade e a Câmara levantou-se em peso.
Bu âni bağırtıdan dolayı oldukça ürkmüştük. Ayağa kalktık ve birkaç adım geri attık.
Ficámos muito assustados com aquela gritaria, por isso levantámo-nos e recuámos.
İlk adam, çavuş ne kadar ilerlememiz gerektiğine bakmak için ayağa kalktı ve yere düştü.
O primeiro homem, o sargento, levantou-se para ver quando faltava para chegarmos a terra e caiu morto.
Ayağa kalktı. Beni öptü çünkü benim dul kaldığımı düşündü.
Depois, levantaram-se e beijaram-me, julgando que era o viúvo.
Hop, ayağa kalktık!
Já está de pé!
Bogdanski sersemlemiş durumda ama ayağa kalktı.
Bogdanski está atordoado, mas levantou-se e continua.
Adam da kayıplara karıştı. Ayağa kalktım ve mantomda 25.000 liret buldum.
O homem desapareceu, eu levantei-me e encontrei 25 mil liras no meu casaco.
Ayağa kalktı, herkese gülerek baktı.
Mas não. Ele levantou-se, olhou à volta e começou a rir.
21 inçlik ekranınızda ayağa kalktınız Amerika ve demokrasi hakkında nutuk çektiniz.
Você levanta-se à frente da sua televisãozinha de 21 polegadas, e grita pela América e pela Democracia.
Ama ayağa kalktı, değil mi?
Mas levantou-se ou não?
Ayağa kalktı ve bir kuğu gibi aşağı daldı.
Pôs-se de pé e mergulhou para o chão. Senta-te, por favor.
"Huntsville Prison" ı söyledim, stat ayağa kalktı.
Esta noite cantei Huntsville Prison e o público ficou frenético.
Maymun ayağa kalktı ve insanoğlu oldu.
E o macaco lá se ergueu e tornou-se um homem.
Sonra ayağa kalktı ve beni de yanına alarak, dışarı yürümeye başladı.
Depois, levanta-se, sai e leva-me com ele.
Elbette ki ceset birden bire ayağa kalktı ve mağaraya daha önce... bilinçsiz yatan kadının üzerinden çıkarttığı Madam Arlena'nın... mayosunu çıkartmaya koştu.
Assim que a Sra. Gardener desapareceu? O corpo levanta-se e vai até à caverna para tirar o maiô, que tinha sido retirado anteriormente à vítima, para fingir ser ela.
Son saniyede ayağa kalktı.
Conseguiu no último momento.
Ayağa kalktığınızı görmek güzel.
É bom ver que já estão de pé.
Ayağa kalktığında çok öfkeliydi.
Estava fulo quando se levantou.
Ayağa kalktı, dışarı baktı, kimsenin kapıyı açmadığını gördü ve kendisine daldıran bütünüyle meçhul biriyle karşılaştı.
Abre a porta e encontra-se... com alguém totalmente desconhecido.
Bir gergedan gibi yere devirdiğim halde o deli yeniden ayağa kalktı. Dinle!
Levantou-se, apesar de ter levado balas suficientes para matar um rinoceronte.
Ayağa kalktı Dünyada kalan hiç kimse seni tanıma bile istemiyorsa.
Ele levantou-se por ti quando nem sequer ninguém no mundo te quer conhecer.
Ve sonra,... tamamen iyileşti,... ayağa kalktı... ve üstüne kıyafetlerini giyip,... evdeki herkese yemek yaptı.
E depois, ela voltou completamente da morte, e levantou-se... e vestiu-se, e começou a cozinhar para todos em casa.
Sonra kız ayağa kalktı ve oyun odasına gittiler.
Ela levantou-se e foi atrás dele para a sala dos jogos.
Onun ne yaptığını biliyor musunuz? Ayağa kalktı, çırılçıplaktı ve şöyle dedi : "Bay Banducci, tamir edilecek boru bu değil."
E este levanta-se, em pelota, e diz, "Sr. Banducci, cá este cano não precisa de arranjo."
Armand'ın iyileşip ayağa kalktığını ve çalışmaya başladığını duymak... sizi sevindirir herhalde oğlum.
Ides gostar de saber, meu filho, que Armand está muito melhor... e de volta ao trabalho.
Nihayet, 99. günün akşamında asker ayağa kalktı, sandalyesini aldı ve gitti.
Por fim chegou a 99ª noite... e o soldado ergueu-se, pegou na sua cadeira... e partiu.
Hakim için ayağa kalktık, Bay.
Se fores, ela tira-te do castigo.
Mickey'ye tezahürat yapmak için bütün seyirciler ayağa kalktı.
O público está de pé, aplaudindo com entusiasmo.
Canım istemiyordu, ama ayağa kalktım.
Não me apetecia, mas levantei-me.
Beş yıl önce mahkemede ayağa kalktım ve seni seçtim!
Levantei-me no tribunal há cinco anos e elegi-te a ti!
Bugs ayağa mı kalktı?
O Bugs pôs-se de pé?
Tekrar ayağa kalktık ve koşmaya başladık.
Estamos novamente de pé.