Ayın traduction Portugais
20,357 traduction parallèle
2008 yılının Ekim ayında lütfen kızının Kuzey Çin Denizi'ndeki Lian Yu adasının yakınlarında olduğundan emin ol.
Em Outubro de 2008, por favor garante que a tua filha esteja na costa duma ilha no norte do Mar da China,... Lian Yu.
Geçen ayın elektrikfaturası.
A fatura da electricidade do último mês.
- İşte geliyor. Hey, 2015 Ayın satışçısı Charles Greene.
Aqui vem ele, o vendedor do mês de maio de 2015, Charles Greane.
Gelecek ayın samanı hâlâ gelmedi.
O feno do mês que vem ainda não chegou.
1975 yılının Ekim ayında Greyhill Binası'ndaki geceyi hatırlıyor musun diye sormaya geldim.
Estou aqui para perguntar se te recordas de uma noite em Outubro de 1975, num sitio chamado Edificio Greyhill.
Dört ayın sonunda artık gına gelmedi mi?
Bem, após quatro meses que não a tenhas, sabes, ela já te sai do sistema.
Yaptığı şey oyuncak ayının içine bomba koymak oldu.
Aquilo que ele fez foi colocar uma bomba num ursinho de peluche.
İlk başladığım zamanlarda, Charlotte kablolu yayınında programım vardı. Çocuklara bir bölüm ayırmanın iyi olacağını düşünmüştüm.
Quando comecei, o meu programa passava no Charlotte Cable Access e imaginei que seria divertido fazer um segmento para as crianças.
Playboy dergisinin ayın metal işçisi yine yalnız.
Bem, a Vulcan do mês da Playboy está solteira de novo.
İkiniz anlaşabiliyor musunuz? İlaç tedavisine ve ayın döngüsüne bağlı olarak değişir.
Então, como é a tua mãe? Vocês dão-se bem? Depende do ciclo lunar e da medicação dela.
Hâlâ ayın tanrı olduğunu düşünüyor musun?
Ainda acha que a lua é um deus?
Benim açımdan, Teğmenim, birisiyle yollarınızı ayırdığınızda aranızda konuşulmayan bir şey kalmamalı.
Tenente, se te importas com alguém, não deixes nada por dizer.
- Trolü ayıkladın mı?
- Viste o troll?
Ay ışınını ellerinle nasıl yakaladın?
Como se apanha um raio de luar com a mão?
Şu "Mavi Ay" şarkısının sözlerini nereden buldunuz?
Tenho uma reunião. Donna?
Nathan'ın cinsel suç işlediğini öğrenince PMG'nin Ashmore Kayıtçılık ile yolları ayırmaktan başka çaresi kalmayacak.
Afinal, acreditaram no meu número. Quanto vale o carro?
Kendi başına nefes almaya çalışacaksın. O yüzden ayık olman gerek.
Vais tentar respirar por ti mesma, então precisamos que fiques acordada.
Geçtiğimiz 9 ay kendinizi inananlara hiç göstermediniz. Aziz Peter Meydanı'nda tek bir dua dahi okumadınız. Kimseyle iletişim kurmadınız.
Nos últimos nove meses nunca se mostrou aos fiéis, não recitou um único Angelus na Praça de São Pedro, não comunicou com ninguém, simplesmente retirou-se no seu palácio na colina e ameaçou e aterrorizou os fiéis, através dos seus comunicados breves e telegráficos
Altı ay içinde İtalya'da genel seçim olacak. Siz de yüzde 41'inizi korumaya veya arttırmaya çalışacaksınız.
dentro de seis meses, a Itália vai a eleições e o senhor vai tentar manter ou aumentar os seus 41 % do eleitorado.
Piponun bir parçasını yanından ayırmadığını ama diğer parçayı kaybettiğini söylediler.
Disseram-me que mantinha um pedaço do cachimbo consigo, mas que tinha perdido o outro.
Yani bir önseziye dayanarak dışarı çıkmamızı ve o şeylerin bizi parçalara ayırmamasını ummamızı mı söylüyorsun?
Quer que sigamos um palpite e esperemos que não nos desfaçam?
Fakat bu fırsatı Sara'nın benim için, hepimiz için ne kadar önemli olduğunu söylemek için kullanmazsam ayıp etmiş olurum.
Mas seria idiota se não usasse esta oportunidade para reiterar que a Sara é muito importante para mim... Para todos nós.
Koleji 6 ay sonra bıraktın..
Deixou a faculdade em 6 meses.
Anlayacağınız pek de matah değil ama neredeyse iki ay sonra elimizdeki tek kişi o.
Não é muito, verão, mas depois de quase dois meses, é o único.
Sadık Strix'ini terk etmesi için Elijah'ı zorladığında, Aya'yı ondan ayırmadın mı? Tıpkı onu senin benden ayırdığı gibi?
Não afastaste a Aya do Elijah quando o obrigaste a abandonar os Strix, tal como ele te afastou de mim?
Sonrasında, seni yavaşlatacağımı söyleyeceksin.. ve ben de altı ay beni kurtadam olmam için beni lanetlediğini. Bu yüzden de bataklığın..
Depois, dizes que vou atrasar-te e eu lembro-te que tu é que me amaldiçoaste e fizeste de mim lobisomem por seis meses, daí conhecer o pântano de ponta a ponta.
Ama onun kollarını küçük bir kelebek gibi ayırırken.. .. atacağı çığlıkları.. .. dinlemeni çok isterim.
Embora te vá deixar ouvir os gritos dela enquanto lhe arranco os membros como as asas de uma borboleta.
Çünkü o, gelecek ay taşınıyor.
Vai-se mudar.
Eric hakkında konuşmak için zaman ayırdığınız için size minnettarım.
Agradeço-vos por disponibilizarem algum tempo para falar sobre o Eric.
Sen, o, model uçakların ve ayıp kitapların.
Tu, ela, os teus modelos de avião e revistas pornográficas.
6 ay mı, 1 sene mi yoksa hayatının başından beri mi?
Seis meses, um ano ou a tua vida toda?
Birkaç ay önce ondan daha fazlasını yapıyordun.
Fazias mais do que isso há alguns meses.
Az kalsın annemi parçalara ayırıyordum.
Quase desfiz a minha mãe.
- Güzel. Umarım ikiniz shotlar için yer ayırmışsınızdır.
Espero que tenham espaço para shots.
Sandviçlerinin kenarını ayırıp yemek çantasının içine saklıyor.
Tira a côdea das sanduíches e esconde-as no saco.
Sizi birbirinizden ayırt edemem ama şunu garanti ederim tüm lisanlarınızı sizden iyi bilirim.
Não vos consigo distinguir, mas garanto-vos... Conheço as vossas línguas melhor do que vocês.
Ay sonuna kadar elektrik faturasını ödedim, yani... yapabiliyorken tadını çıkar.
Paguei a conta da luz até ao fim do mês. Aproveita enquanto podes.
Zamanınızı bu çizgi roman saçmalıklarına ayıracağınıza Amerikan halkı üzerinde odaklanarak geçirseniz daha iyi olur.
Acho que seria melhor se se preocupasse com o povo americano, do que com estes delírios de banda desenhada.
Yollarını ayıracaklar gibi duruyor.
Acha que vão correr com ele.
Genelde onları hiç yanından ayırmazsın.
Normalmente é muito cioso deles.
Cennettekı son gecemıze, bu arada gelecek sene ıçın de buradan yer ayırttım.
À nossa última noite no paraíso e... Já reservei este local para o próximo ano.
- Ayıktın? - Evet.
- Sim.
Ayı hedef alırsın, yıldızlardan birine konarsın. Haksız mıyım?
Se tentares atingir a lua, aterrarás algures nas estrelas, certo?
Odayı ayırdığın için teşekkürler, Sam.
Obrigada por reservar a sala, Sam.
Olayımızın tek amacının çeteleri ayırmak olduğunu sanmıştım.
Pensei que o nosso propósito era separar gangues.
- Geçen ay bir havalimanını ele geçirdiler.
- Eles ocuparam um aeródromo no mês passado.
Başlamadan önce, eğer aramızda 30 günden az zamandır ayık kalan varsa ya da ilk defa bu toplantıya gelen varsa lütfen kendisini ya da hastalığını tanımlamada kendini rahat hissetsin.
Antes de irmos, se houver mais alguém que tenha menos de 30 dias de sobriedade ou está nesta reunião pela primeira vez, esteja à vontade de se apresentar e falar da sua dependência.
Ne yapıyorsa yapsın, bir kızdan hoşlanırsa yeterli zamanı ayırırdı.
Não importava o que estivesse a fazer, se ele gostasse de uma rapariga, perdia tempo.
Üretimin ilerlemesi ve devamlılığın sağlanması için güçsüz ve sakat olanların ayıklanması gerekir.
Os fracos e os doentes têm de ser eliminados para o progresso e a produção florescerem.
Fetrovsky olan adımızı Fet olarak kısalttı ve bir akademisyen oldu. Aklın yaşamı onu babasının karanlığından ayırdı.
Ele encurtou o nosso nome de Fetrovsky para Fet, e tornou-se um académico, escolheu trabalhar com a mente, para se distanciar da escuridão do pai.
Bana bir parça but ayırın!
Deixem uma perna para mim!