Bardaklar traduction Portugais
655 traduction parallèle
Ve de bardaklar.
Os copos.
Bardakları yıkayıp şişeyi de temizledim.
Lavei os copos e também limpei a garrafa.
Laura'nın bu bardakları satın aldığı zamanı hatırlıyorum.
Lembro-me de quando Laura comprou estes copos. Ela adoráva-vos.
"Beyaz bardaklar dalgalanıyor lagündeki köprüde."
Foi a senhora que ensinou?
Bardaklar büfede.
Têm copos no armário.
Bardakları doldurma. Daha uyanmadı.
Não o sirva já, ainda está a dormir.
Bardakları doldurun. Hem de hepsini.
Encham os vossos copos.
barın üzerinden aşıp bardakların üstüne şangırtıyla düşmen gerekiyordu!
Você passam pelo balcão e cai sobre os copos!
- Bardakları hızlı kaldıramıyorum.
- Não ergo canecas com rapidez.
- Şampanya bardakları kırıldı.
- Sentei-me nas taças de champanhe.
O bardaklar niye cebindeydi?
Porque tinhas os copos no bolso?
Plastik şampanya bardakları, ne olur ne olmaz.
Taças para champanhe em plástico, só em caso.
Şampanya bardakları.
Copos de champanhe.
Bardakları getir.
Traga os copos.
Bardaklar!
Os copos!
Oh, sen bardakları karıştırmışsın, hepsi o.
Misturaste as chávenas, é só isso.
Bardakları doldur.
Que fazes aí sentada?
Görüyorsunuz, bardakları bir araya getirince, bir parçanın eksik olduğunu gördük.
Quando colámos as chávenas, demos pela falta de um pedaço.
Bunlar gibi kulpsuz bardaklar kullanmasının nedeni buydu, çünkü onların kırılacağını önceden biliyordu.
Foi por isso que ela usou chávenas destas, sem asas, porque sabia com antecedência que elas seriam partidas.
- Gel de bardakları taşımama yardım et.
Venha me ajudar com os copos.
Şimdi Jim yanınızdan bir tepsi ile geçecek ve Juri benden bütün bardaklarınızı boş olarak o tepsiye koymanızı istiyor.
Jim vai passar uma bandeja,... o juiz quer que deixem nela todos os vossos copos vazios.
- Tam doldur, bardaklar bu işe yarar.
- Até á borda. O copo é para isso.
Bardakları iyi doldur.
Bem cheios.
Ve Châteauneuf-du-pape'in iyi cam bardaklarıyla.
E uma bela taça de Château neuf-du-pape.
Büyük çark yukarıdaki küçük çarkı döndürüyor bardaklar kabuğa su döküyor su bambudan akarak lavaboyu ve soğutucuyu besliyor.
O moinho de vento faz girar a roda, a chávena verte a água na concha, que corre pelo bambu que alimenta a pia e o frigorífico.
Bardaklar, bardaksız kutlama olmaz.
Copos! Não se pode ter uma festa sem copos.
Aynı saniyede, bir restoranın terasında,.. .. masa örtüsünün altından süzülen rüzgarla,.. .. danseden bardakları kimse fark etmiyordu.
No mesmo segundo, no pátio de um restaurante perto de la Galete, o vento engolfava como pormagia uma toalha e fazia dançar os copos sem que ninguém o notasse.
Baylar, bardaklarımız boşaldı.
Senhores, os nossos copos estão a ficar sem néctar.
Bardaklar mutfakta, Isabelle.
Os copos estão na cozinha, Isabelle.
Bütün bardakların, aynanın, mobilyaların, her şeyin zararını.
Todos os vidros, os espelhos, a mobília, tudo.
Neşe bardakları dolup taşmalı
- Devem transbordar de Felicidade
Bir kitapta görmüş, sonrada bütün bardakların üstüne yazdırmış.
Está escrito nos copos todos.
Prens Vallant filmlerinde olduğu gibi bardakları şömineye atıp kırıyorsun ve giderken kadın ağlıyor.
Estes copos são aqueles de atirar para a lareira e partir. Quando eles fogem, a senhora chora, como nos filmes do "Príncipe Valente".
Çay bardakları ellerinde, kulaklarından borsa fiyat şeridi çıkıyor, ve ben "Hayır" dedim.
Sentaram-se, com as chávenas de chá no colo, e começaram para ali a falar. E eu disse que não.
Krem renkli bardaklar Taze elmalı turtalar
Póneis de cor creme E tortas de maçã crocante
Krem renkli bardaklar Taze elmalı turtalar
Póneis de cor creme E torta de maçã crocante
Bardaklarınızı doldurun, tamam mı?
Encham os vossos copos, ouviram?
Yalnız bardaklarımız da yok.
O pior é que também não temos copos.
Bana bira verin, bardakları da toparlayın.
Dê-me uma cerveja e leve os copos.
Anlaşılan bardakları fazla doldurmuşum.
Parece que enchi demais os copos.
Sabahları geldiğimde koltukta bulduğum tokalar... bardakların kenarındaki ruj lekeleri.
Todas as manhãs em que cheguei e encontrei ganchos no sofá, batom nos copos de elixir bocal.
Bardaklar kitaplıkta.
Os copos estão sobre a estante.
Küçük bardaklar.
Os pequenos tambores...
İçkilerinizi bitirin, beyler. Bardaklarınızı verin.
Acabem de beber e dêem-me os vossos copos.
Bardaklarınızı verin, lütfen.
Dêem-me os vossos copos, por favor.
Maalesef, bu bardaklar pek uygun değil.
Infelizmente estes copos não são apropriados.
O bardaklar scotch bardağı bile değildi.
Assim ficamos quites quanto aos copos.
Elinde şampanya bardakları vardı. Hepimiz durduk.
Trazia uma bandeja com copos de champanhe.
Niçin bardaklarımızı alıp... odalarımıza gitmiyoruz?
Porque não pegamos nossos copos... E vamos para nossas cabines?
Ama bir gün bir çığlık yankılanacak rıhtımda ve soracaklar, bu çığlık da ne ve görecekler bardakları yıkarken gülümsediğimi de ve soracaklar yüzündeki gülümseme niye.
E não sabem com quem estão a falar Mas um dia ouvirão gritos no cais "Mas quem será que não pára de gritar?"
Gül rengi bardaklar.
Copos cor-de-rosa.