English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Barra

Barra traduction Portugais

1,460 traduction parallèle
O çikolata şu anda havada milyonlarca küçük parça halinde başımızın üzerinden geçiyor.
Aquela barra de chocolate está a voar por aí dividida... em milhões de pedacinhos.
Tereyağı kalıbı.
Uma barra de margarina.
Basıncın ne yaptığına bir bak Tekme sırasında bu matkap teli.
Olhe o que ele a pressão fez a esta barra durante o pico.
Tanrım, buna verdiğim parayla... daha iyi çekmesi gerekirdi.
Merda, porque paguei por essa coisa? Para ficar com 1 barra de serviço?
Bir kalıp sabunla.
Uma barra de sabão normal.
Glover Cleveland Şekerlerinin adını Başkan Glover Cleveland'ın kızından alır.
A barra "Baby Ruth" teve esse nome depois da filha... do Presidente Glover Cleveland.
Biraz disiplinle, bu zorlukları aşabilirsin.
Um pouco de disciplina, e podias ser uma barra nisto.
Ülkemizde banyo etmek küllü sabunla soğuk fayansların üstünde hızlı bir duş almadır.
Em minha casa, toma-se um duche rápido, sob um telheiro, com uma barra de sabão!
Üzerimde sürekli gri çizgili bir giysi var.
Ando por aí e tenho sempre a barra cinzenta.
- Manivelayı getir.
- Traz a barra.
Bir pastil aldım.
Tirei-te uma barra de sabonete.
Bizi nasıl görebiliyorlar?
- Barra assassina, barra ladra.
Busan'da, bir kız öğrenci bir otobüste boğularak ölmüş olarak bulundu.
Em Busan, uma estudante foi encontrada enforcada uma pessoa que estava pendurada na barra, num autocarro.
- Şimdi şunları yaz KH11 \ \ int \ \ therm \ \ config.sys ve oraya girince söyle.
Ok, agora escreve kh-11-barra-int-barra-therm-config.sys. Avisa-me quando estiver. Espera.
ÖIüm makinesi / aile babasını bu bombayı imha ederken seyredin.
Vejam como este homem-de-família barra-máquina-mortífera a desarma.
- Telefon değil o. - Sabunu siyaha boyamışsın.
Isso é uma barra de sabão que pintaste de preto, não é um telemóvel.
Zaman aralığını uyguluyorum ve hızlı ilerletiyorum. Böylece ölçülmüş zamanda göreceğiz.
Vou aplicar uma barra cronológica e acelerar para fazermos o cálculo.
Bazı ince çubuklar elbiselerine girdi.
Uma barra fina merece que a lave.
benzer şeyler tutamaklar üzerinde de var.
E encontrei umas similares na barra anti-rolamento, também.
Evet, ama tel şasiye değmiş olsa bile telerlekler çarpmayı önlerler, çünkü iletken değiller.
Sim, mas mesmo que um fio sem cobertura atingisse a barra anti-rolamento, os pneus teriam isolado o veículo.
Jipin şasisi ve tutamakları üzerinde elektrik yanık izleri bulduk.
Nós encontrámos marcas de queimaduras eléctricas na barra anti-rolamento e na parte de baixo do Jeep.
Yani akım tutamak vasıtasıyla araca geçti, şasi boyunca ilerledi.
Então, a corrente entrou no veículo através da barra anti-rolamento, e saiu através da parte de baixo.
Duşta sabun buldum.
Encontrei uma barra de sabão no chuveiro.
Yarım çubukluk enerji kaldı. Kahya kadını yakaladık.
Olá, o meu telemóvel está sem bateria, tenho meia barra.
Etraf temiz mi?
A barra está limpa?
Bu bir çikolata.
É uma barra de cereais.
Neden bir yarışa böyle iğrenç bir isim koymuşlar ki?
Por que é que alguém chamaria a uma barra algo tão horrível?
Ve Mesir Macunu ile.
E uma barra nutritiva.
: Masanın altına bantlı bir çikolatam var.
Tenho uma barra de chocolate colada por baixo da mesa.
Kendimi Android'in bedenine aktarıncaya kadar gizli kalmayı düşünmüştüm ama beni çok zorladınız.
Eu... esperava... manter-me escondido... até me instalar dentro do andróide... mas vocês forçaram a barra!
Ama şimdi beni çok zorladınız!
Mas vocês forçaram a barra!
"Bir pikap bulmalısın" 90 model, üzerinde çekme aygıtı olan bir Dodge Ram "arazi tekerlekli, koruyucu demirleri ve üstünde ışıkları olan".
"Preciso que arranjes uma pickup de caixa aberta... dos últimos modelos dos anos 90, com kit de elevação Dodge Ram... pneus off-road, barra traseira e barra frontal, luzes no tejadilho."
Ben de arkeoloji mezunuyum zaten.
E eu, era uma barra a arqueologia.
Ve streto en başından beri göremedikleri gizli anahtarı bulmalarını sağladı.
E o stretto mostraram o tom menor tinha sido escondendo no subdominant do muito primeiro barra.
Şekerimi çilekliyle değiştirmek istemiştim.
Quero trocar minha barra de frutas por uma de morango
Bu bar çalışıyor.
Você sabe, isso é um funcionamento molhou barra.
Her gece yatağa gitmeden yada uyumadan önce bir Neptune çubuğu yemek zorundayım.
Como uma barra Neptuno todas as noites antes de ir para a cama senão não durmo.
Bunun içinde bir Neptune çubuğu var mı?
- Havia aqui alguma barra Neptuno?
Kadın her gece yatmadan önce Neptune çubuğu yediğini söyledi.
E ela disse que comia uma barra Neptuno todas as noites antes de ir dormir.
Bu diğer Neptune çubuğu mu bar?
Isso é outra barra Neptuno?
geçen yıldan kalma bir şeker olmalı.
Deve ser a barra de chocolate que sobrou do ano passado.
Yüzgecinde ince, siyah bir şerit var...
E ele tem uma barra fina e preta no dorso da barbatana...
Ben yiyebildiğin kadar ye salata büfesi!
Eu sou uma barra de saladas tudo-quanto-possas-comer!
Boşluk tuşuyla sorun yaşıyorum.
Tive problemas com a barra de espaço.
Son komut, ters eğri-üç-altı-dört.
O último comando foi barra 364.
- Çürümüş erik.
Barra limpa, chuchu beleza.
Evet, tamamen sessiz.
Barra limpa.
ÇALIŞTIRMAK İÇİN BOŞLUK TUŞUNA BASINIZ.
Carregue na barra de espaço para activar.
Tutunun!
Eu caí de uma barra de equilíbrio.
- Her sene bu yarış...
- Há sempre a barra...
DEA onun peşinde, ama dava açacak bir şey henüz bulamadılar.
O chefe da gang chama-se Romeo Choi e o homem é barra-pesada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]