Başı dertte traduction Portugais
2,876 traduction parallèle
Amal'ın başı dertte değil.
O Amal não está metido em problemas.
Başı dertte bir hanım var.
Uma senhora aflita.
- Ajan Callen'ın başı dertte.
O Agente Callen está com problemas.
Ama zayıf. Şu anda başı dertte.
Agora... ele está com problemas.
İkinci el piyasasının başı dertte.
Usados está com problema!
- Babamın başı dertte, biliyorum.
- Sei que o meu pai está enrascado.
Başı dertte miydi?
Ela tinha algum problema?
- Danny'nin başı dertte.
- O Danny está em sarilhos.
Arthur'un başı dertte.
O Arthur está em perigo.
Eğer Arthur'un başı dertte olsaydı, senden yardım istemesini istemez miydin?
Gwen se o Arthur estivesse em sarilhos não gostavas que contasse contigo?
Arthur'un başı dertte.Yardımına ihtiyacım var.
O Arthur está em perigo, preciso da tua ajuda.
Danny'nin başı dertte, tamam mı?
O Danny está em problemas.
Bizimkinin başı dertte. Yapmamız gerekeni yapacağız.
O nosso colega está em apuros, faremos o necessário.
Anlamıyorsunuz, Rapunzel'in başı dertte.
Vocês não entendem, ela está em apuros. Esperem!
Kendini yukarıya çekmeye çalışıyor. Görünen o ki Will'in başı dertte.
Pela dificuldade em subir, parece que Will Colson está em apuros.
Başımız büyük dertte.
Estamos tão impotentes.
Dostum başın fena dertte.
Estás tramado, meu.
- Dostum, başın büyük dertte.
- Meu, estás mesmo lixado!
Arkadaşınızın başı fena halde dertte.
O seu amigo está em apuros.
Şimdiye kadar buna alışmadıysam, başımız dertte demektir.
Se nesta altura ainda não estivesse habituado, seria um problema.
Bir fırtına geliyor ve yakında karanlık çökecek, ve o zaman gerçekten başımız dertte olacak.
Aproxima-se uma tempestade e vai escurecer em breve, - e, então, teremos problemas a sério.
Başımız ne kadar dertte?
Qual é a gravidade do problema?
Mcshaw çocuklarının başı yine dertte değil mi?
Os irmãos McShaw estão outra vez em sarilhos, não é?
Başın çok büyük dertte dostum.
Acaba de se meter num monte de sarilhos.
Başımız dertte. Sakinleş.
- Vamos arranjar sarilhos.
Ben de başım dertte sanmıştım.
E eu aqui a pensar que estava com um grande problema.
Bana onun başının büyük dertte olduğunu söyleyin lütfen.
Por favor diga-me que ele está com muitos, muitos problemas.
- Başınız dertte sandık.
- Pensei que estivesses em perigo.
Ellie, beni dinle. Nasıl anlatsam bilemiyorum. Ama başım büyük dertte.
Ellie, Ellie, escuta, não sei como dizer-te isto, mas estou em sérios problemas.
Nerede olursam olayım, Clea'nın başının dertte olduğunu anlardım.
Onde quer que eu estivesse, sempre podia dizer quando a Clea estava com problemas.
Bakın, bir anne çocuğunun başının dertte olduğunu anlar.
Uma mãe sabe quando a filha está enrascada. Por favor, ajude-me a encontrá-la.
Başın büyük dertte.
Está tão tramada.
Burada başımız dertte.
Estamos em apuros aqui em baixo.
Başım dertte Padmé.
Estou incomodada, Padmé.
Suzanne'ı arayabilir ve başımın biraz dertte olduğunu söyleyebilirim.
Tinha de ligar à Suzanne e dizer que estava com um problema.
Onun hemen paniklemesini istemediğim için, "Her şey yolunda mı?" derdim sonra da "Tamam, dinle başım biraz dertte." derdim.
Não queria que entrasse em pânico, por isso dizia "Como estão as coisas?" E depois dizia-lhe, "Certo, ouve." "Um pequeno problema."
Başınızın dertte olduğunu düşündüm.
Sabia que estavam em sarilhos!
Başım dertte değilse işime dönmem gerek.
A não ser que esteja em algum tipo de sarilhos, tenho de voltar ao trabalho.
Başın dertte mi, Jordan?
Estás em apuros, Jordan?
Başı dertte.
Ele está tramado.
Başım dertte.
Estou com problemas.
Ben başı arabasıyla dertte olan bir kadın diyecektim ama öyle diyorsan öyle olsun.
mas...
Başın fena dertte.
Você está em apuros.
Başımız dertte.
Está inundado.
Hannibal, başımız dertte!
Hannibal, estamos em sarilhos!
Eğer uçan memelimi çekemezsen, bası dertte olan kişi sen olacaksın.
Tu é que vais estar em perigo se não filmares isto de uma vez.
Başın çok büyük dertte.
Tens um problema...
- Şimdi başın dertte.
- Agora vais perder.
Buradasın, çünkü başın dertte.
Porque estás em perigo.
- Başım dertte mi? - Ne konuda?
- Há algum problema comigo?
Bayan Younger, başınız büyük bir dertte.
Sra. Younger, está com problemas muito sérios.