English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bebo

Bebo traduction Portugais

2,526 traduction parallèle
Sonra uyandım, kahvemi içtim.
Então acordo, bebo café...
Kulüpte votka içerim.
Na discoteca. Bebo vodka.
İçtiğim her şeye koydum.
Ponho-a em tudo o que bebo.
Cabot'tan buraya sudan almak için geldikleri zaman bunu içmenin sorun yaratmayacağını söylediler.
Eu não bebo. O povo de Cabot'veio para testar a água. Não detectamos nada.
Biraz su içeceğim.
Bebo um pouco de água.
- Ama asla köpek öldüren içmedim birdaha.
Bem, pelo menos já não bebo sangria.
İçebileceğimi sanmıyorum.
- Eu não bebo.
Ben içerim ama!
- Eu não bebo. Mas eu bebo.
Hem de ekürim elinde bir Yeşil Fener feneri taşıyorsa çok sağlam içerim.
E, quando o meu apoio traz uma lanterna do Lanterna Verde, bebo muito.
Bırak bitireyim! Çalışma adabım içme adabım gibidir :
Eu trabalho como bebo :
Bazen çok içip kendimi kaybediyorum.
Às vezes bebo demais, e perco o controle.
Ben çay içiyorum, Peyton çünkü bir fincan çayın yapamayacağı şey yoktur.
Eu bebo chá, Peyton, porque não há nada que uma boa xícara de chá não resolva.
Ben içip hemşirelere takılırım.
Eu bebo e ando atrás das enfermeiras.
E-posta, mesaj, Facebook, Bebo, Twitter, radarlar. Bağlı olan her yere.
Email, sms, Facebook, Bebo, Twitter, radar, tudo o que tiverem.
İçki içmem, sigara içmem.
Não bebo. Não fumo.
Ben de birkaç ilaç alıp üstüne biraz bira içtim.
Misturo alguns medicamentos, bebo algumas cervejas.
- Çok içerim ama.
Eu bebo muito.
Ben unutmak için içerim ama neyi unutacağımı hatırlamıyorum.
Eu bebo para esquecer, mas não me lembro do quê.
- Yok, olmaz bu gece içmiyorum ben.
- Não, esta noite não bebo.
Önemli bir şey olmadığına inanacak kadar içiyorum ama birini öldürmek önemli birşey değil mi?
Bebo o suficiente para dizer a mim mesma que não é grande coisa, mas matar um homem... é uma grande coisa, não é?
İçmek istediğimde, içerim.
Hey, quando eu quero beber, eu bebo.
Ben genelde sadece kahve içerim.
Normalmente bebo café.
Çok içince aptallaşıyorum, çenem düşüyor.
Fico estúpido quando bebo demais, só digo baboseiras.
Saat neredeyse 11 buçuk.
São quase 11h30! Eu bebo um.
Yakında sona ermezse, çayı içeceğim.
Se não parar em breve, eu bebo o chá.
Gidip seninle bir şeyler içmeyeceğim çünkü ben içmem.
Não vou beber contigo, pois não bebo.
Bir içki iç.
Eu não bebo, Bruce.
Bir kez fondip yapacağım.
Shots! - Eu bebo um shot.
Ben alkol almam.
Não bebo álcool.
Bol bol içiyormuş gibi yapıyorum.
Finjo que bebo muito.
16 aydır tek yudum içmedim.
Há 16 meses que não bebo uma gota.
Madem bir uğurlama var, ben bir 77 alayım.
Se é para a despedida, bebo um 77.
Ben Shilpa gibi oynar, Bebo gibi davranırım.
"Uma figura como Shilpa, a atitude Bebo."
Bebo gibi.
"Atitude Bebo."
Buna içilir.
Bebo a isso, sim. Sim.
Tek eşli bir sosyal içiciyimdir ve Claire de sadece uyurken vurur bana.
Sou monógamo, só bebo socialmente, e a Claire só me bate quando está a dormir.
Sınırlarımı anladığından emin değilim.
E duvido que tenhas o que bebo.
İlkokuldan beri içiyor.
É o que bebo desde a primária.
Sadece bir teoriyi test ediyorum. Burada kitapları inceleyip sütümü içerken Tori ve Dean izliyorum.
Eu ando de volta dos livros enquanto bebo um copo de leite e vejo "Tori e Dean".
Ben kahve içmem.
- Não bebo café.
Bu arada bilginiz olsun, sıcak çikolatayı sadece içinde "R" harfi bulunan aylarda içerim.
Mas, já agora, só bebo chocolate quente em meses que tenham "R".
Aslında kahve içmem.
Por acaso, não bebo café.
Ben sadece süt içerim.
Só bebo leite.
Genel olarak kan torbalarından içiyordum.
Bebo principalmente sangue hospitalar embalado.
Senin gibi sahte insan olmadığım için Johnny Blue içiyorum.
Não bebo tequila. Bebo Johnny Blue, porque não sou um pseudo-homem como tu.
Kitabı yazan oydu.
Eu apenas bebo vinho e faço sugestões.
İçki içmiyorum.
Não bebo.
Ney tatlım?
- Eu bebo sempre assim.
O zaman ben içerim, sen de...
Pronto, eu bebo e tu podes tomar...
Ben içki içmem.
Eu nem sequer bebo.
İçiyorum.
Bebo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]