Bigfoot traduction Portugais
209 traduction parallèle
Bigfoot, Yüzbaşı'ya trenin buradan geçtiğini söyle.
Bigfoot, diz ao Capitão que o comboio passou por aqui.
Yada Büyük Ayakla ilgili bir kanıt.
- ou talvez houvesse provas da existência do "BigFoot".
Neymiş, koca ayak mı?
O Bigfoot?
Koça ayak gibi mi?
Como um bigfoot?
Evet. Lovhness Canavarı ve Koca Ayak aradılar. Yarın akşam Darth Vader'ın evinde poker partisine katılıp katılmayacağını sordular.
Sim, o monstro de Loch Ness e o Bigfoot queriam saber se alinhas num jogo de póquer amanhã na casa de Darth Vader.
Evet, bu adamı...
um tipo que saiu do bosque, tipo Bigfoot, e trazia um fato muito estranho. Sim, um tipo...
Hey, gulyabani!
Ó Bigfoot!
- Hoş görünüyorsun gulyabani.
- Hoje'tás gira, Bigfoot.
Koca Ayak!
Está ali o Bigfoot!
Lock Ness, Koca Ayak. Kar adamı.
Loch Ness, Bigfoot, o Abominável Homem das Neves.
Dostum koca ayak kovulduğu zaman zehirli sarmaşıktan, kocaman bir çocuk bezi hazırladı.
O meu amigo Bigfoot, por exemplo. Quando ele foi banido fez uma enorme fralda de sumagre.
Koca ayağı hatırlıyor musun?
Lembras-te do BigFoot?
Koca ayak'la Blair Cadısı karışımı bir şeydir.
Fica algures entre o Bigfoot e a Bruxa Blair.
Kocaayak'ın bile daha iyi resimlerini gördüm.
Para quê? Já vi fotografias melhores do Bigfoot.
Yine de merak ediyorum. Nasıl oluyor da birisi Pulitzer adaylığından Koca ayak haberi peşinde koşmaya başlar.
Embora me intrigue como se passa de várias nomeações para o Pulitzer a seguir as pegadas do Bigfoot.
Siz kaybettiniz, Sasquatch yıkanmalı.
Se perderem, aqui o "Bigfoot" vai ter de tomar banho.
- Muhtemelen Koca Ayak'tır.
- Podia ter sido o Bigfoot.
E.T. ile Bigfoot'un yavrusu gibi.
É como se o E.T. tivesse feito sexo com o Pé Grande.
Babalar gibi su kayağında takılırız.
Vamos descer aquilo à velha escola como nos rápidos de BigFoot.
Biz de hortlağı vururuz.
Apontamos ao Bigfoot.
Bu biraz'Kocaayak'efsanesine benzemiyor mu?
É tipo o Bigfoot? Protesto, Dra. Juíza!
- Koca ayağı arıyoruz!
- Procuramos o Bigfoot!
Koca ayak...
O Bigfoot?
Sözde bilimsel başka bir haber ise, kasabalı bir adamın benekli bir koca ayak gördüğünü iddia etmesi.
Noutras noticias pseudo-científicas, um homem local diz ter avistado o bigfoot.
Gölün başında kız arkadaşımı saçları ıslanmaması için kafasına poşet takıyordum, ancak o birden yellendi, sonra bir baktım o koca ayak olmuştu.
Estava prestes a comer a minha namorada ao pé do lago, mas de repente ela gritou, por isso olhei para cima e era o bigfoot.
Eğer seni rahat hissettirecekse Bigfoot gerçek değil.
Se o faz sentir melhor, o Pé Grande é um embuste.
- Gus... O Koca ayaktı Hal.
Foi o Bigfoot, Hal...
Koca ayak!
O Bigfoot!
Gus, mantıklı konuşmuyorsun.
- Há um Bigfoot por aí, bolas, e é um filho da mãe! - Gus, não estás a fazer sentido.
Evet efendim. Biz de şey için... Koca ayak için mi?
- Do Bigfoot?
İlk önce gerçek olmayan bir hayalet şimdi de Koca ayak mı?
Primeiro, um fantasma que não é real e agora o avistamento de um Bigfoot?
Tüm avcılar Koca ayak'ın bir uydurma olduğunu bilir.
Bem, todo o caçador digno desse nome sabe que o Bigfoot é boato.
Ne yani Koca ayak içki dükkanına viski çalmak için mi girmiş?
Então... O Bigfoot arromba uma loja de bebidas, à procura de uma piela?
Yada bir Koca ayak mı?
Ou é o Bigfoot.
- Harry ve Hendersonlar.
Harry and the Hendersons. ( 1987, filme de família com o Bigfoot )
Bu tıpkı koca ayak ya da tek boynuzlu at bulmak gibi bir şey!
É como encontrar o bigfoot ou um unicórnio ou algo assim!
Doğayla bütünleş, Koca Ayak ile seviş.
Une-te à natureza, vai chatear o Bigfoot.
Bu kocaayak.
Este é o BigFoot ( Pé Grande ).
Tamam, kulübene gider, haritayı alır, sonra da kocaayağı buluruz.
Certo, nós vamos para a tua cabana, agarramos no mapa, e vamos procurar o BigFoot.
Sonra da bunları efsanevi kocaayak görüntüleri ile satışa koyacağız.
E depois terminamos com a primeira filmagem do legendário BigFoot.
Bu, kocaayak şehrine giderkenki program için harika olacak.
Este vai ser um programa perfeito no nosso caminho até o país do BigFoot.
Demek, şimdi kocaayağı bulmak için yolu yarıladı.
Espera, então, ele já está a meio do caminho para encontrar o BigFoot.
Size o haritayı bulacağım, ve sizde kocaayağı o yozlaşmış, sapık pislikten önce bulacaksınız.
Eu vou encontrar aquele mapa, e tu vais achar o BigFoot antes que aquele bastardo o ache.
Bu pisliklerden önce o kocaayağı bulmanıza yardım edecek birisi varsa... o da Gus Hayden'dir.
Se alguém pode ajudá-los a encontrar o BigFoot antes daqueles paspalhos, é o Gus Hayden.
Çünkü şimdi kocaayağı sadece programınızı kurtarmak için değil... bir de Pierson'u becermek için bulacaksınız.
Agora não vais ter apenas que encontrar o BigFoot para salvar o programa, vais ter que achar o BigFoot para acabar com o Pierson.
Gidip şu kocaayağı bulalım.
Vamos procurar o Bigfoot.
Haritasız kocaayağı bulamayız.
Não podemos encontrar o Bigfoot sem o mapa!
O harita ve benim ormanı tanıma yeteneklerim ile... bütün olanlardan sonra belki de sizin şu kocaayağı bulabiliriz.
Vocês sabe, com esse mapa e com as minhas habilidades de sobrevivência na selva, poderia ajudar-vos a encontrar o Bigfoot.
Pierson'un da kocaayağın mağarasını günler önce bulduğundan eminim.
E garanto-te que o Pierson encontrou a caverna do Bigfoot há dias.
Koça ayak mı?
O bigfoot?
Kocaayağın ismini biliyor musun?
Sabes o nome do BigFoot?