Bilesin traduction Portugais
436 traduction parallèle
- Ah, hepsi sana karşı oynuyor, bilesin. - Evet...
- Esta não é a sua noite.
- O zaman bilesin ki daha önce olan, yeniden olabilir.
Então sabes que aquilo que já aconteceu antes pode voltar a acontecer, por ti.
Ses kesilmezse geri getiririm, bilesin.
Vou devolvê-los, se não pararem de fazer barulho.
Bu oyunda beş para etmezsin bilesin.
Não és homem para entrar neste jogo.
Bunları sana hemen yazıyorum ki ; sen, benim şan ve şeref ortağım, sevinç payını eksik tatmayasın, yarın ne olacağımı bir an önce bilesin.
Achei bom confiar isso a ti... meu mais querido companheiro de grandeza... para que tu não percas tua cota de alegria... por ser ignorante da grandeza que é prometida a ti.
Sırası gelince sözümü dinlersen, şanın, şerefin artar ; bilesin.
- Quando bem quiseres. Se seguires o meu conselho, quando chegar a hora, terás muita honra.
Niyetin buysa, korkmak için çok yaºliyim bilesin.
Se estás, estou velho demais para ter medo.
Bütün kadınların aptal olduğunu sanıyorsun, ama öyle olmadığımı bilesin diye.
Para que saibas que não sou tão estúpida como achas que as mulheres são.
Niyetimiz o değil, bilesin.
Espero que perceba isso.
Sen kimsin ki mezarımın sırrını bilesin?
Quem é você que conhece o segredo de minha tumba?
Bunu bilesin.
Quero que saibas isso.
Onu sana her zaman tercih ederim, bilesin.
E rapaz, eu o trocava por ele em qualquer dia.
- Şunu bilesin ki ben de...
- Por dois cêntimos, eu diria...
Özellikle aslanım sınavların dört gün sonra olduğunu bilesin.
Especialmente, meu velho, porque o exame é daqui a quatro dias.
Seni tanımadan önce bunları giyerdim. Bilmeni istedim. Nasıl bir kız olduğumu bilesin diye.
Quis que soubesses que usava isto antes de te conhecer, para saberes que tipo de pessoa eu sou.
Tamam yarına kadar bekleriz ama durum sallantıda bilesin.
- Claro que esperamos até amanhã, mas se acontecer o que estou à espera...
Ama gitmene izin vermeyeceğim bunu bilesin.
Mas não deixarei que vá, pode ter certeza.
- Bilesin bunları. iyi düşün.
- Acreditai. Pensai bem.
- İkisi de. 6'ya 100 ve 1'e 4. - Bir onluk kazanmış olacaktı, onu bilesin.
- Ele teria ganhado muito dinheiro.
Yürüdüğümüz yüce yoldaki büyük yoldaşım bu haberi sana yolladım ki seni ne muhteşem günlerin beklediğini bilesin.
Pensei em enviar-vos isto minha adorada companheira na grandeza para que não ignoreis a grandeza que vos é prometida.
Bu duygular kılıcını bilesin.
Seja isto a pedra de amolar de vossa espada.
Sana bunları göndermeyi uygun buldum ki sevgilim seni bekleyen muhteşem günleri bilesin.
Achei que seria bom dizer-vos isto, minha companheira na grandeza para que não sejais ignorante da grandeza que vos é prometida.
Bilesin, bu fazla bir şey değiştirmez.
- Olhe que não lhe serviria de muito.
Eğer senin de başına gelirse, bunun çılgınlık olmadığını... bilesin diye anlatıyorum bunları.
Estou-te contando isto para que se te ocorre o mesmo, não pense que é fruto de uma loucura.
Konuşulacak kelamı bilesin ki Tanrı'mız seni duysun.
Assim seja, que possas falar com Ele e fazer-te entender por Ele.
Sen bir yabancısın. Yabancılara nazik davranır, bilesin.
Ele é amável com estranhos.
Ben her şeyi ayarladım, bilesin.
Quero que saibas que tratei de tudo.
Bilesin, Cenevre her şeyi sana bağlı sayıyor.
Acontece que, Genebra está a contar consigo.
Narcissus, bilesin, seninle dostluğumuz artık sona ermiştir.
Narciso, podes considerar a nossa amizade terminada.
Kız kardeşini görmeye geldim hazır sen de buradayken, yaşadığımı ve iyi olduğumu bilesin istedim.
Vim aqui ver a tua irmã e quando soube que estavas em Roma, pensei em dizer-te que estava de boa saúde.
Örümcek tam yolunun üzerinde bilesin.
A Aranha está na tua roda.
Saat tam 10, bilesin diye söylüyorum.
Dez horas... Só para recordar.
Artık hasımız, kan düşmanıyız seninle! Bilesin.
Não é necessário que lhe digamos que lhe consideramos nosso inimigo!
Neden bilesin ki?
Por que havias de saber?
Seni işe karıştırmalarından yana değilim, bilesin.
Oponho-me à sua presença. Quero que o saiba.
Bak ama şunu bilesin : Eğer bizi durdurmaya veya bir vampir numarası çekmeye kalkarsan... hiç düşünmeden kazığı kalbine sokarım, ona göre.
Ouve, digo-te já : se tentares impedir-nos, ou desaparecer de alguma forma enfio-te a estaca sem pensar duas vezes.
- Sorunum yok. - Fikrini değiştirirsen... Kümes hayvancıIığında epey iş var bilesin.
Caso mudes de ideia, podes ganhar muito dinheiro lá na avicultura.
Sendika dün grev oylamasi yapti, bilesin.
O sindicato comunica-lhe que votámos pela greve.
Beni bulacağın yeri bilesin diye.
Para que soubesses onde me encontrar.
Çok özeldir, bilesin.
Ele é especial
Bilesin diye söylüyorum, Mark ; Tom bana her şeyi anlattı.
Só para que saibas, Mark, o Tom contou-me tudo.
Yastığının üstünde tut ki çağrıldığını bilesin.
Deixa-o em cima da almofada para que o consigas ouvir.
- Böyle ekilmek hiç hoşuma gitmez, bilesin.
- Não gosto de ser posto de lado.
" İlan-ı aşk ediyorum işte Kalbimdekileri bilesin diye
" Quero que saibas o que penso Não quero que adivinhes mais
Bak bilesin diye söylüyorum ben nişanlıyım.
Olha... para que você saiba. Estou noiva.
Bu yaptığım son şişirme haber, bilesin.
Garanto que é a última vez que cubro uma destas porcarias.
Bilesin bunu.
Dai-vos por satisfeito.
Şunu bilesin.
Mas fiquem sabendo...
Nereden bilesin?
Não, claro que não.
Kılıcını bilesin bu acı.
Que essa seja a pedra que amola a tua espada.
Bu zayıflığı aştım, bu arada seni hâlâ bu zayıflık kontrol ediyor, bilesin Kaptan. Değiştim.
Eu tinha mudado!