Bomboş traduction Portugais
787 traduction parallèle
20.000 dolarlık fırının var ve buzdolabın bomboş.
Tens um fogão de 20.000 dólares e o frigorífico está vazio.
Şu yere bakın ; bomboş!
"Vejam a casa ; está vazia!"
Bomboş bir suçlama!
Este caso não tem fundamento nenhum!
Hayatı bomboş bir adam gördüm.
Vi um homem cuja vida estava vazia.
"Hayatı bomboş bir adam."
"Um homem cuja vida estava vazia."
İçi bomboş.
Nada na barriga.
İçim bomboş.
Sou oco.
Gerçek şu ki, o bomboş ev, neredeyse aklını kaçırmasına sebep olacak kadar sinirlerini bozmuş onun.
O facto é que, aquela casa vazia o deixa nervoso. Esteve perto de perder a cabeça.
- Neredeyse bomboş.
Certo, senhor.
Daha da azalacak. Ta ki bunun içi de verdikleri kadar bomboş olana dek.
Vão continuar a fazer cortes, até tornarem isto tão vazio como as promessas deles.
Tüm hayatım boyunca bomboş arazileri görmek istemişimdir.
Toda a minha vida quis ver os grandes espaços abertos.
Kulübem oğullarım olmayınca bomboş.
Tenda estar vazia sem crianças.
Majesteleri, 24 saat, bomboş geçmiş olamaz.
Sua Alteza Real, 24 horas... Não podem estar todas em branco.
- Davul gibi bomboş.
- Vazia como uma bola.
Kafanın içi bomboş.
Não tens nada na cabeça!
Siz olmadan saray bomboş geliyordu.
O palácio estava vazio sem ti.
Makedonyalı gibi - bomboş, zaferlerden başka.
Quase macedónio. Vazio de tudo, menos de vitórias.
Gemi direği gökyüzüne bomboş uzanıyordu.
"Os postos de vigia nos mastros, estavam vazios".
Şehir bomboş, yarısı yanıyor.
A cidade está vazia. Metade dela arde em fogo.
Bomboş. Tükenmiş bir ırkın yadigarları sağa sola serpilmiş gibi.
Carente de vida e cheio de relíquias de uma raça extinta.
Bekleme odası bomboş.
A sua sala de espera está deserta.
Midesi bomboş. Ama yüreği mangal gibi.
A única coisa que lá tem dentro é coragem.
Burası ve Losworth arası bomboş.
Não há nada daqui a Lordsburg.
Sanki bomboş sokaklarda, kendi ayak seslerini dinleyerek yürümek gibi.
É como caminhar numa rua deserta, podendo-se ouvir os seus próprios passos.
Sonra kalkıp eve gidiyorum bomboş, hiçbir şey yok.
Depois vou para casa e näo está lá nada.
Bak yok param çantam bomboş!
Está vazia, nem um tostão.
Koca kat bomboş duruyor.
O andar todo, está tão vazio e...
Kendimi bomboş hissettim, içimde korku, pişmanlık, ya da beklenti yoktu.
Senti-me vazio, sem medo, remorso ou emoção.
İçi bomboş. - Nesne bu.
Aqui dentro não há nada.
Bomboş evde yapayalnız bir hayat sürdü... ama kimileri evin aslında boş olmadığını... yaşlı Bayan Abby öldü öleli hiç boş kalmadığını söyler.
Ela viveu completamente só na casa vazia... apesar de alguns dizerem que a casa não estava vazia... e nunca esteve desde a noite em que a velha Sra. Abby morreu.
Mekan bomboş!
O lugar está vazio!
Bir şeyler yemeye çalışmam gerek, Midem bomboş.
Devo tentar comer algo, sinto-me vazia.
Gabriel, senin kalbin bomboş.
Gabriel, há um grande vazio em seu coração.
Kötü ruh kişinin içinden çıkınca başka bir yer arar, ama bulamaz. O zaman, "çıktığım eve geri döneyim" der. Evi bomboş ve süpürülmüş bulur.
Quando o Espírito imundo sair do homem... vagar e procurar repouso e não o encontrar... então, voltarei à casa de onde saí... e a encontrei vazia.
Bakın, eviniz bomboş bırakılacak!
A vossa casa vos é deixada deserta.
Kalbim bomboş kalmıştı.
Deixou-me vazio.
Vladimir bomboş.
Vladimir está deserta.
Bütün köyler bomboş.
As aldeias estão desertas.
"Bomboş tarlalarda uyuşuk..."
"como se eu estivesse a aproximar-me de uma região gelada..."
O kocaman, bomboş... başarısızlık anıtında, bir başımıza yaşadık. Ta ki bana tahammül edemez oluncaya kadar.
Ficamos morando lá sozinhos... naquele fiasco enorme e vazio... até ele não agüentar mais olhar pra mim.
- Bomboş. Yıldız çölü.
Um deserto de estrelas.
Efendim inşaat alanı bomboş, işçilerin hiç biri çalışmaya gelmemiş. Neler oluyor?
Mestre, o local está deserto, ninguém veio trabalhar.
Bomboş otelde altı ucuzcu.
Seis pessoas num hotel vazio.
Yarı delisiniz, içiniz bomboş çünkü.
São meio loucos, porque não têm nada dentro!
Frothgar oğlu Erik Njorl bomboş yaylada yola koyuldu.
Erik Njorl, filho de Frothgar, cavalgou para a planície deserta.
Şimdiyse bomboş.
Agora estão vazias, completamente vazias.
Bu tren haftanın altı gecesi bomboş gider. Sadece New York'ta sis varsa, millet Boston'a uçar, bu sebeple ekstra kompartmanları açarız.
O comboio circula vazio seis noites, excepto quando há nevoeiro em NI, os aviões vêem para Boston e estas carruagens não chegam.
Zihnim bomboş ve çenesini kırarım.
Sinto a cabeça vazia e prego-te uma chapada.
Sadece bu değil, arabanızın da bomboş olduğunu biliyoruz.
E não apenas isso. Sabemos que tinha o carro completamente vazio.
Bomboş.
É um lugar vazio. Vazio.
Trompetler bangır bangır bağıracak davullar güm güm çalacak
Ao som das cornetas E do ribombar dos bombos