Bono traduction Portugais
415 traduction parallèle
Senin gerçeklerin kadınları korkutmak ve kuzeye bono satmak.
Tu assustas as mulheres e vendes títulos no norte.
Ciro edilebilir bono olabilir mi?
Aceitariam títulos ao portador?
Bu durum vergi ve bono bono ve vergi demektir.
Isso implica impostos e obrigações e obrigações e impostos.
Unutuyorsun, şu anda yalnızca Wall Street'te cebelleşen bir bono satıcısıyım.
Não se esqueça que sou um corretor de Wall Street em início de carreira.
Bono mu satıyordun?
Vende ações?
Bono satıcısının nasıl oluyor da iş adamlarıyla yemeğe parası yetiyor?
Tem posses para almoçar com homens de negócios?
Sonny Bono peruğuma ne yaptın baksana!
Olha o que fizeste à minha peruca amortecedora.
Bu her yıl bono başına 16 dolar kazanıyorsun demek.
Significa que está a ganhar $ 16 a mais por ano em cada aplicação.
Şu bono satma turunda milleti coşturmamız, teşvik etmemiz gerekecek.
Vamos ter de excitar as pessoas com a digressão.
"Her yol Maggie'ye çıkıyor." Şamata çanları çalıyor çünkü Chastity Bono'nun oynadığı Maggie kaza eseri Birleşik Devletler Başkan Yardımcısı oluyor.
" Está Tudo a Compor-se Maggie. Sucedem-se as peripécias quando Maggie, Chastity Bono, se torna acidentalmente vice-presidente dos Estados Unidos.
Bono, insanlardan borç almanın bir biçimidir.
Um titulo é uma maneira De se emprestar dinheiro a alguém.
Çok paraya ihtiyacın var. Sen de bono basarsın.
E para consegui-lo, emite um titulo.
Celia Kirby, Karşılıksız Hizmet, hukuk danışmanı.
Celia Kirby da "Pro Bono".
Emlak, bono, güvenlik, neye ihtiyacı varsa.
O que ele quiser ele terá.
Hey Bono.
Hey, Bono.
FBI diyor ki... Bronke adlı biri ve bir adamı, Bono şehrimize gelmiş. Hiç bu adları duymuş muydun?
De acordo com o fbi um Sr. Paul Gronke e seu amigo Bono acabaram de chegar na cidade.
Gronke ve Bono'yu al.
Leve Gronke e Bono.
Bono'yu da alın.
E leve Bono de companhia.
Sonny Bono!
Filho da mãe!
Kahretsin, Sonny Bono, bir süre sonra avcısını her yerde görmeye başladı hatta Mass'ta bile.
Bolas, Sonny Bono, por um bocado... Começou a vêr coisas por todo o lado, até mesmo para o Mass.
Sonra buraya gelirim, arabamı valeye veririm ve Cher Bono'ya dönerim.
Então venho aqui, estaciono o carro e pronto!
- Hisse, bono, küçük bir torba plütonyum?
- Acções, obrigações, um saco de plutónio?
Bono!
Comprar!
Hisse senedi, bono falan mı diyorsun?
Referes-te a fundos de inversão, certificados de depósito e coisas assim?
Senin davanı gelecek işlere yatırım olması için aldım. Yani bu tecrübelerimden ve çok çalışmamdan bedava faydalanabileceğin anlamına geliyor.
Estou disposto a aceitar a tua causa pro bono ou seja, tens toda a minha experiência e trabalho de graça.
Borsa ve bono fiyatları yükseliyor.
As acoes estao subindo...
Geleceğinde pek de fazla kamu hayrına yapılan iş görmüyorum.
Não vejo muito trabalho pro bono no teu futuro mais próximo.
Bu işi daha fazla yapamayacağım. - Buna değmez.
Gerry, não posso continuar estas consultas pro bono.
Çok güzel bir soru, Bono.
- É uma boa pergunta, Bono.
Bono, yardım et!
Bono, ajuda-me.
"Honey Bono"?
"Mel Bono"?
Bu yaptığın bedelsiz bir hizmet mi?
E o trabalho que faz é pro bono?
Bedelsiz mi?
Pro bono?
Bedelsiz hizmetlerimiz, şirketin imajı için iyi. Değil mi tatlım?
O nosso trabalho pro bono é bom para a imagem da firma, não é, querida?
Wolfram ve Hart, onu temsil ettiği için ki bunun anlamı ; kadın, onlar için çalışıyor.
Porque a Wolfram Hart está representá-la pro bono o que quer dizer que, provavelmente, ela ainda está a trabalhar para eles.
Sizi stok, bono ve diğer değerlerle ilgili test edeceğiz.
Testa o vosso conhecimento de acções, obrigações e outros fundos.
- Beni suçlamayın. Ben Chastity Bono'ya oy verdim.
Não me culpes a mim, eu votei na Chastity Bono!
- Oh, o şey... Yardımcı olduğum bir dava. Bir çeşit hayır olayı.
Oh, é um... é um caso em que estou a ajudar... é tipo um caso Pro bono.
Benim hayır için bir şey yapmadığımı mı düşünüyorsunuz?
Pensas que eu não faço Pro bono?
Hayır işi yapıyorum.
É Pro bono. Eu faço Pro bono.
Hayır için davanı alacağımı bu yüzden söylemiştim.
Por isso é que eu te disse que seria a tua advogada Pro bono.
Hayır için.
- Minha conta. É o meu Pro bono.
Bono, Sting, Jewel, Tiffany, Prince.
Bono, Sting, Jewel, Tiffany, Prince.
Bono, Sting.
Bono, Sting.
- Bono, belki.
- O Bono, talvez?
Bono'nun seni hayal kırıklığına uğrattığını biliyorum.
E que estás muito desapontado com o Bono.
- Merhaba Bay Bono.
Bill não tem vara de pescar...
Bono ne demek?
O que é um titulo?
Nasıl oldu da gerçek davalara bakmak yerine ücretsiz çalışmaya başladın?
Porquê Pro Bono?
Emlak... hisse senedi, bono.
As armas são os bens.
Hayır için.
Pro bono.