Boya traduction Portugais
3,006 traduction parallèle
Aslında boya rengi örneklerine bakmaya gitmiyoruz, değil mi?
Nós não vamos realmente ver essas amostras, não?
Sonraki gelişimde burası boya gibi kokuyor olursa öldürürüm sizi.
Se cheirar a tinta da próxima vez que entrar aqui, disparo contra alguém.
Bu da boya rengin.
E esta é a cor da tinta.
Açık renk boya işimizi görür.
O que pode ser minimizado com uma pintura com tinta clara.
Küçük kamyonet yüksekliği gümüş renk boya parçaları.
À distância que se encontram do solo procuramos uma carrinha leve e cinzenta.
Ve dirseğinde bir çeşit boya var.
E há um pigmento ou tinta no seu cotovelo.
Julie ve Patrick'in üzerinde yüksek kalite boya bulundu ki bu da sadece iç mimarlara özelmiş.
O pigmento encontrado na Julie e no Patrick é tinta de alta qualidade, apenas disponível para decoração de interiores.
İkisi de boya yapıyorlarmış. Bir fikrim yok ama bu kesinlikle tesadüf değil.
Não faço ideia do que andavam ambos a pintar, mas tenho a certeza de que não é coincidência.
Bunu bir boya parçasından mı çıkardın?
Percebeste isso tudo a partir de um bocado de tinta?
Her yere kırmızı boya sıktılar.
Sujaram tudo com tinta vermelha.
Metanol plastik, kontrplak, boya, patlayıcı ve kırışmayan kumaş yapımında kullanılır.
Plástico, contraplacado, tinta, explosivos, tecidos.
Boya da olabilir, baskıdan kalmış mürekkep de.
Pode ser corante ou algum tipo de tinta.
Şu anda çöp bidonlarından boya örneği alıyoruz. Umarım modelini anlayabiliriz.
Estamos a retirar a tinta das latas do lixo, e esperamos conseguir o tipo e modelo.
ve Babama boya karistirmasi icin hic izin vermedin. Bu neyse artik.
E também já não deixas o pai mudar o óleo ou o que quer que isso signifique.
Sabun, şampuan ve boya kalemi toplamaya başladı.
Começou a juntar sabonetes, champô, e giz de cera.
- Boya parçacıkları.
- Partículas de tinta.
Neresi değil, ne ne tür bir boya kullanmış?
- E onde é que ele estava? Não é onde, é o quê. Que tipo de tinta foi usada?
Beth ve Gina, David Clayford'ın doku örneklerinde boya bulmuştu.
A Beth e a Gina encontraram tinta no tecido do David Clayford.
Kalıbın üzerine hava tabancasıyla boya püskürtürler.
Compressor de ar para finalizar a pintura.
Boya.
Pintura.
Bak, başarısız şifre girişi ve boya kalıntıları konusunda aşama kaydetmek zorundayız.
Temos que ver a senha incorrecta e os vestígios de tinta.
Olay mahallinde bulduğumuz boya için bir eşleşme sağlandı mı?
Conseguiram algo da tinta colhida na cena do crime?
Ve boya yapmalıyız.
E dar uma pintura.
Sanırım Danny'nin boğazını boydan boya kesmem bunu sağladı.
Acho que foi o acto de cortar a garganta do Danny que me avivou.
Biz de tam parmak boya yapıyorduk.
Só estávamos a pintar.
Bu binaları kullanarak kampüsü boydan boya geçebiliriz, uyar mı?
Vamos de mansinho pelo campus, entre estes prédios.
Gry boya numunelerini test ettir.
Gry, arranja amostras da cor. Talvez a possamos seguir.
Baksana, ömür boyu yetecek sprey boya.
Olhe só. Tinta para o resto da vida.
Özgür şehirlerde binlerce gemi var denizi boydan boya geçen tahta atlar...
Nas Cidades Livres há milhares de navios. Cavalos de madeira que voam pelo mar...
Kanada'yı boydan boya kaplayan bir buz kütlesi kayıyor.
Temos bocados de gelo... a cair sobre todo o Canadá.
- Boya gibi.
Parece-se com tinta.
Bu sıradan bir boya değil.
Não é um tipo qualquer de tinta.
İronik değil mi? Ciğerlerinde boya vardı.
Ironicamente, a tinta entrou-lhe nos pulmões.
Eski model arabalar üzerinde çalışıp boya falan yapıyorsanız, soluduğunuz boya...
Se trabalhar em automóveis antigos ou ande a pintar, os vapores podem...
Araba da yok, boya da.
- Sem carros, sem tintas.
Bodrumu temizliyordum ve bu boya kutularını buldum.
Estava a limpar a cave, e encontrei estas latas de tinta.
Üzerinde de beyaz boya var sanki.
E parece que tem tinta branca.
Benzin, akrilik ve boya incelticilerde bulunur.
Presente na gasolina, acrílicos e diluentes, entre outros.
Metal görünmesi için plastik boya?
Plástico pintado para parecer metal?
Elektrik kesintisi durumunda fosforlu boya seni en yakın çıkışa götürecektir.
No caso de falha energética, a tinta luminosa guiar-te-á até à saída mais próxima.
Bir kaç kirli tabak için mutfakta celallenince evi boya yapmak istemedim.
Bem, depois do "show" que deste por causa de uns pratos sujos na cozinha esta manhã, Não queria que sujar a casa com tinta.
Oh, evet. İlk başta kırılan damarlar sandım,..... ama onları pamuklu çubuğa alınca, bir çeşit kırmızı boya olduğu anlaşıldı.
No início, pensei que fossem vasos sanguíneos rompidos, mas quando esfreguei, pareceu-me ser algum tipo de corante vermelho.
evet boya için dünyanın parasını istiyorlar kim ki bunlar
Sim. Existe uma colônia inteira de tie-dye. Como você chegar a essa colônia?
Boya tabancası.
Inofensivas.
Turuncu boya dışında bunları yapabildiğini hayatta tahmin edemezdiniz.
Tirando a cor laranja ninguem advinharia que consegue fazer isto.
Gezegendeki her plastik parçası, duvarımızdaki boya... ve üstüne bastığımız halı, ve hatta yıkandığımız sabun, neredeyse tamamının kaynağı budur.
da tinta nas nossas paredes... à carpete por baixo dos nosso pés, até o sabão com que nos lavamos, quase tudo originado desta forma.
Bütün şehirde çaprazdır. Şu yolun 3 km ilerisinde boya fabrikası var.
Ao fundo daquela estrada há uma fábrica de tinta.
Gidip biraz boya alacağım.
Vou buscar tinta.
Duvardaki boya figürleri mi? Bunu nerden anladın?
Uma pinturna na parede, como tu descobriste isso?
New York'ta Nylon dergisinde çalışıyordum, kocam da Los Angeles'da çalışıyordu ve ülkeyi boydan boya seyahat ediyordu. Yol boyunca, farklı yerlerde kendisinin ve köpeğin fotoğraflarını çekiyordu.
Em viagem, ele tirava várias fotos dele e do cão em vários locais.
Fren izleri ve beyaz boya kalıntıları.
Sinais de travagem e tinta branca.