Boşuna traduction Portugais
3,057 traduction parallèle
Ama Dempsey boşuna dünya şampiyonu olmadı, hanımlar ve beyler.
Mas não é à toa que Dempsey é campeão do mundo.
- Boşuna uğraşmış olursun.
É inútil.
Ona boşuna bağ doku denmiyor biliyorsun, değil mi?
Chamam tecido conjuntivo por um motivo.
Boşuna değil.
Não duvido.
Boşuna şuurunu kaybedecek kadar sarhoş demiyorlar.
Há uma razão para lhe chamarem "não ver nada com a bebedeira"!
Doğru anın gelmesi için bekleyerek zamanımızı boşuna harcamayalım.
Não podemos perder tempo à espera do momento certo.
- Bebek bakıcısını boşuna tutmuşuz gibi.
É como se estivéssemos a desperdiçar a nossa babysitter.
Babama ve inandığı her şeye karşı nefret dolusun, belli ki boşuna yolculuk yaptım.
Sabendo como odeia meu pai e os princípios dele, certamente perdi minha viagem.
Gördüğün gibi, boşuna intikam aldın.
Então, vê, a tua vingança, foi tudo por nada.
Hayatını boşu boşuna harcadın.
Desperdiçaste-a por nada.
Filleri seviyorsanız boşuna beklemeyin.
Por isso, se gostarem de elefantes, não percam tempo.
Terra Nova'lılar alın terleriyle yarattıkları bu yerin bir yalan üzerine kurulduğunu öğrenselerdi ve buraya boşuna geldiklerini bilselerdi, muhtemelen her şeyi unutup kendilerini ölüme terk ederlerdi.
Se o povo de Terra Nova soubesse que todo o sangue, suor e lágrimas que derramei para construir este lugar tem como base uma mentira, e que provavelmente não daria em nada, de certeza que também iam perder o ânimo e baixar a cabeça e esquecer isto tudo.
Birlikte 9 yılı boşuna geçirmedik.
Não passamos 9 anos juntos para nada.
Vaktimi boşuna harcıyorsanız gaz odasından daha beter şeyler olduğunu aklınızdan çıkartmamalısınız.
Se estiver a fazer-me perder tempo... Existem coisas muito piores que a câmara de gás.
Boşuna vaktimizi harcıyoruz.
Estamos só a perder tempo.
Kurtlar için başka bir saldırı hem boşuna hem de tehlikeli olurdu.
Para os lobos, um outro ataque não seria apenas inútil, mas perigoso.
Bu adamdan boşuna hoşlanmadığımı biliyordum.
Sim amigão, sabia que havia motivo para gostar deste amigo.
Boşuna uğraşıyorsun.
Estás a perder... o teu tempo.
Ne yazık ki bunca yolu boşu boşuna teptiniz Bayan Walker.
Receio que veio de longe para nada, Srtª.
Boşuna mı bu kadar emek harcadım sana?
Perdi o meu tempo consigo?
Bu yolculuğu boşuna yaptın.
Ganhou uma viagem desperdiçada.
Yengen boşu boşuna o kadar göz yaşı dökmüş.
A sua pobre irmã teria chorado pelo desperdício.
Boşuna endişelenmeyin, Bay Kemp.
Não fique tão ansioso Sr. Kemp.
Ben boşuna demiyorum bu kurumun sonu kötü diye.
Pode acreditar, esta empresa está condenada.
Bunu yaparsan ölenler boşuna ölmüş olur.
Se falharmos agora, eles terão perdido a vida em vão.
Ona boşuna açık çek vermedin.
Não lhe deste um livre-trânsito a troco de nada.
Caleb boşuna ölmedi.
O Caleb não morreu em vão.
O yüzden boşuna sırıtma, hadi naş naş!
Pushkin daqui para fora ou levam um Goncharov!
Boşuna ölmedi.
Não foi em vão.
- Boşuna uğraşıp duruyoruz işte!
- Uma lição de futilidade. Você não me apresenta?
Seni boşuna umutlandırmak istemedim.
Não queria te enganar.
- Boşuna bağırma.
- Não vale a pena gritar.
"Bu çocuğu bekleyerek zamanını boşuna harcadın Henry", dedim kendime.
E pensei, " Perdeste o teu tempo a observar este.
Bu çocuklar boşu boşuna ölüyorlar.
Estes rapazes estão a morrer em vão.
Boşuna çalmak demiyorlar, Ben.
Não é à toa que dizem que os sequestros dão moca.
Bu çaba boşuna!
Isto é inútil!
Seni boşuna ümitlendirmek istemem ; ama Anson'a dair bir ipucu bulmuş olabilir.
Não quero dar-te esperanças demais, mas... Têm uma pista do Anson.
Boşuna uğraşma, Sam.
Poupa-me, Sam.
Boşuna vakit harcıyoruz burada diyorum ya.
Estou a dizer-lhe, isto é uma perda de tempo.
Neden Trent'i boşu boşuna kovaladığım yazıyor?
Porque é que o arquivo não diz que Trent é o traidor?
Dört Wadiya Altın Küresi'ni boşuna kazanmazsın.
Não ganhas 4 Globos de Ouro Wadiyan assim do nada.
Çabamız boşuna.
É uma palhaçada.
Onu öldüren adamı bulduğumu düşünmüştüm ama sanırım boşuna ümitlenmişim.
Pensei ter encontrado o homem que o matou, mas acho que é uma beco sem saída.
Diyorum ki, boşuna zaman harcıyoruz..
Digo que desperdiçamos tempo precioso.
Boşuna ölmedi.
Que não seja em vão.
Halil Paşa boşuna kaygılandığını anlamış oldu.
Halil Pasha viu que estava preocupado à toa.
Boşuna ölmüş olmayacağız.
Não vamos morrer à toa.
Boşu boşuna ölüp gideceğiz burada.
Vamos morrer por nada.
Yine boşuna uğraşmak mı istiyorsun?
Queres continuar assim?
- Bu yolculuk boşuna.
- Não vale a pena.
- Boşuna bu.
- É tudo em vão.