Brick traduction Portugais
744 traduction parallèle
Brick ve ben direkt olarak döneriz.
Fiquem à vontade e venham lá ter.
- Bay Deneen nerde Brick?
- Onde está o Sr. Deneen, Brick?
Bir cinayet oldu. Brick öyle diyor.
Brick disse-me que houve um morto.
Kim o Brick?
Quem é, Brick?
İçeriye al Brick.
Faça que entre, Brick.
Bir dakika Brick.
Um momento, Brick.
Yarın sabah kasabaya giderken buraya uğrayın Brick ve ben de sizinle geliriz.
Amanhã pela manhã, pare aqui quando for à cidade... Brick e eu o acompanharemos.
Bekle bir dakika Brick.
Um momento, Brick.
Tamam Brick.
Muito bem, Brick.
Bırak onun peşinden ben gideyim Brick.
Agradecia se me deixasse ir atrás dele, Brick.
Brick... Lehimize olan tek bir şey var.
Brick, nós temos uma coisa a nosso favor.
Sana hiç can sıkıcı bir bağnaz olduğunu söyleyen olmuş muydu Brick?
Já te disseram que és um bota-de-elástico pudico?
Neden hala yakışıklısın Brick?
Por que não deixas de ser tão atraente?
Neden çirkinleşmiyorsun Brick?
Por que não ficas feio?
Brick nerede?
Onde está o Brick?
Brick amca sarhoş olup bacağını kırdı.
O tio embebedou-se e partiu a perna.
Neden sen ve Brick aniden New Orleans'tan kalkıp geldiniz?
Por que decidiram vir a New Orleans, assim de repente?
O zaman yoktunuz. Brick bazen nasıldır bilirsiniz.
Sabe como é o Brick.
Brick sizi sever!
O Brick adora-o.
Çekilin başımdan. Brick'le konuşmak istiyorum.
Tirem-me daqui, quero falar com o Brick.
Sana haberlerim var tatlım!
Brick, tenho óptimas notícias, querido!
"Sevgiler, Brick" yazsan yeter...
Escreve só o teu nome, por amor de Deus!
Brick giyiniyor Koca Ana. Hala giyiniyor.
O Brick está a vestir-se, Big Mama.
Brick'i ilk kez çıplak görmeyeceğim ki.
Não era a primeira vez que o via despido.
Brick, tatlım! Ayağın nasıl birtanem?
Brick, meu querido, como está a perna?
Brick, hadi çık artık!
Brick, despacha-te.
- Brick önceden içmezdi.
- O Brick nunca bebeu antes.
Brick'i mutlu ediyor musun?
Fazes o Brick feliz?
Brick burada mı?
O Brick está aqui?
Brick'i tanırsınız doktor.
Sabe como ele é, Doutor.
Brick'in Koca Baba'ya aldığı doğumgünü hediyesi.
É o presente do Brick para o Big Daddy.
Gerçek bu Brick.
É verdade, Brick.
Hani partiyi yukarı getirecektiniz?
- Diz, Brick. - Vêm para cima ou não?
Ama Skipper öldü! Bense yaşıyorum!
Brick, o Skipper morreu e eu estou viva!
Brick amcam yerde ne yapıyor?
O que faz o tio Brick no chão?
Eee Brick?
- Viva, Brick.
Brick'im nerede?
Onde está o Brick, o meu querido menino?
- Tamam anne, bırakacak.
- O Brick já largou tudo.
Koca Baba yüzde yüz sağlıklıymış!
Brick, o Big Daddy está completamente saudável! Brick!
- Siz açın. Ben Brick'le konuşacağım.
Quero falar com o Brick.
Brick, buraya gel.
Brick, vem cá.
Ben Brick'i çağırdım.
Chamei o Brick.
Burada Brick'le Maggie arasında olanlar sizi hiç ilgilendirmez.
Não têm nada a ver com a vida do Brick e da Maggie.
Hem de ne oynamak! Brick olmadan ilk profesyonel maçına çıktı.
Jogou o seu primeiro jogo profissional sem o Brick.
Kendine bir iş bulmalı, Brick'le beni rahat bırakmalıydı.
Devia arranjar um emprego e deixar-nos em paz.
Brick'e o derin ve gerçek dostluğun aslında yalan olduğunu gösterecektim.
La mostrar ao Brick, que aquela profunda amizade, não passava de uma mentira.
- Ama Brick konuşmuş.
- Mas o Brick falou.
Durmadan, "Neden Brick telefonu yüzüme kapattı?" Diyordu.
Foi o caminho inteiro a perguntar... ''Por que me virou o Brick as costas?
Bu daha ne kadar böyle sürecek?
Brick, por quanto tempo tenho de ser castigada?
Brick nerede?
- O Brick?
Tanrı hepinizi korusun.
Brick!