Bridg traduction Portugais
60 traduction parallèle
Benimle oynuyor musun, Bridg?
Estás a brincar comigo, Bridg?
Bridg...
Bridge...
Üzgünüm, Bridg.
Desculpa, Bridg.
Bridget bunları taşımama yardımcı olur musun?
Bridg, podes ajudar-me com estas coisas?
Bridget taksi şirketinin kartını gördün mü?
Bridg, viste o telefone do táxi?
- Git biraz Bridget ile konuş.
Podes falar com a Bridg?
- Bridget, resim çekecek misin?
Bridg, queres tirar uma fotografia?
- Bridget çektin mi resimleri?
- Bridg, já tiraste as fotografias?
- Hadi Bridget.
- Vamos, Bridg.
Eğer o çocukla mesajlaşıyorsan Bridg, diyeceğim tek şey...
Se é aquele rapaz, Bridg, vou ter de dizer... Não digas.
- Bridg, dans et bakalım.
- Bridg, dança comigo.
Bilmiyorum Bridget.
Não sei, Bridg.
Bridg? En sevdiğin yemekten yaptım.
Bridg, fiz o teu prato preferido, queijo grelhado e sopa de tomate.
Bridg nasıl?
- Como está a Bridg?
Bridget'i yolladığın o terapiste sen de mi gidiyorsun?
Andas no terapeuta onde mandaste a Bridg?
Bridg.
Bridg...
Neşelen Bridg.
Anima-te, Bridg.
Kapa çeneni Bridg.
Calada, Bridg.
Bridg?
Bridg?
Seni özledim Bridg.
- Tenho saudades, Bridg.
Bridg, sorun ne?
Bridg, o que foi?
Seninle gurur duyuyorum Bridg.
Estou tão orgulhosa de ti, Bridg.
Görüşürüz Bridg.
Adeus, Bridg.
Seni özledim Bridg.
Sinto a tua falta, Bridg.
- Bridg, niye bir şey söylemedin?
- Bridg, porque não disseste nada?
- Bridg. - Kurabiye. Hop!
Bridg...
Çok tehlikeli arkadaşları var Bridg.
Ele tem amigos perigosos, Bridg.
Tehlikeli arkadaşları var Bridge.
Ele tem amigos perigosos, Bridg.
Bridge?
Bridg?
- Bunun neyini anlayamıyorsun?
- Porque não entendes isso? - Bridg, querida...
- Seni özledim Bridg.
- Tenho saudades de ti, Bridg.
- Bunu sana neden verdi Bridg?
- Porque te deu ele isto, Bridg?
Bridg, niye bir şey söylemedin?
Bridg, porque não disseste nada?
- Sakinleş Bridg.
- Acalma-te, Bridg.
Bana kızgın olduğunu biliyorum Bridge.
Sei que estás zangada comigo, Bridg.
Lanet olsun Bridge, hangi cehennemdesin?
Bolas, Bridg, onde estás?
- Dinle Bridge.
Ouve, Bridg.
- İstediğini biliyorum Bridge.
Eu sei que queres, Bridg.
Ben hayatımı bu şekilde kazanıyorum Bridge.
Isto é o meu trabalho, Bridg.
Bridge.
Bridg.
Bridg, oturalım tatlım.
Bridg, querida. Vamos sentar-nos.
Bridg, iyi dinle.
Bridg, tens de me ouvir.
- Artık eve gitmek istiyorum.
- Bridg? - Quero ir para casa agora.
Bridg, hadi gidelim tatlım.
Bridg? Vamos, querida.
- Bilmiyorum Bridg, düşünüyorum.
Não sei, Bridg, estou a pensar nisso.
- Bridg, sus.
- Bridg, para com isso.
Ukalalık yapma Bridge.
Não te armes em esperta, Bridg.
Hadi Bridget, göster bakalım nasılmışsın!
Vá lá, Bridg, mostra o que sabes.
- Ucubesin Bridg.
- És doida, Bridg.
- Bridg?
Bridg...
Bridge.
Bridg...