British traduction Portugais
165 traduction parallèle
- 08 40 saat 3 kurtulan alındı Fort James adındaki ingiliz hastane gemisinden, alman denizaltısı kurbanı muhtemelen
"0840 horas : Recolhemos três sobreviventes " do Navio Mercante-Hospital Forte James British.
British United Hava Yolları ile Cenevre'ye gidecek olan VF400 uçağı için son çağrı.
Chamada final da British United Air Ferries para a partida do seu voo VF400 com destino a Genebra.
British United Hava Yollarının Cenevre'ye giden VF400 uçağı kalktı.
Partida da B.U. Air Ferries, voo VF400 com destino a Genebra.
BritisH European Airways 684 nolu Berlin uçuşu yolcuları 6. kapıdan otobüse binebilirler.
"Passageiros do Vôo 684, British Airways com destino a Berlin podem embarcar no portão 6".
İngiliz Kolombiya'sının kudretli nehirlerinde ağaçtan ağaca gezmek.
Saltando de tronco em tronco enquanto flutuam pelos poderosos rios de British Columbia abaixo.
Kuzey Amerika British Bank yoluyla bana bu paranın bir kısmının gönderildiğini biliyorum ama bütün paraya ihtiyacım olacak.
Sei que uma parte me será enviada através do British Bank of N. America, mas decerto precisarei da soma total.
- İngiliz Yayın Kanalı.
- British Broadcasting Company.
Anne! İyi akşamlar.
- Mãe antes da Gulf Oil e da British Petroleum, permitindo que o primeiro pais árabe...
Wells sergisi British Museum'dan getirildi.
A exibição Wells desde o Museu Britânico.
İnanmak isterdim. Öyle olsaydı işim kolay olurdu. Bu yazı Amerikan Gümrüğünde John Leslie Stevenson'ın buraya geldiği hakkında herhangi bir kaydın olmadığını söylüyor.
Gostaria de acreditar, Sr. Holmes, o meu trabalho ficaria mais fácil... mas segundo esta informação da U.S. Customs, não há registo... de nenhum John Stevenson que tenha entrado no país... e segundo a British Customs, ninguém com esse nome saíu de Inglaterra... e também não existem provas de que um Sr. Holmes tenha entrado neste país.
İngiliz Leyland'ı başarısını faydaya göre ölçer, daha doğrusu zararına bakarak başarısızlığını ölçer diyelim.
A British Leyland avalia a boa prestação pelo valor dos seus lucros, ou, melhor dizendo, a sua má prestação pelo valor das suas perdas.
Ve beş günlük paket turda Luton Havaalanı'nda geçirilen dört gün. British Airways tipi kuru sandviçlerden başka yiyecek bir şey yoktur. Watley's Red Barrel bile bulamazsın.
E passarmos 4 dias na pista do aeroporto de Luton, numa viagem de 5 dias, sem nada para comer a não ser sanduíches ressequidas.
Ağaçtan ağaca atlayan. İngiliz Kolumbiyası'nın azgın nehirlerinde yüzerlerken.
Saltando de árvore em árvore... enquanto elas flutuam pelos poderosos rios da British Columbia!
British Museum'da bir ipucu bulurum diye ümit ettim, durdum.
No Museu Britânico, esperava encontrar alguma pista.
Ben - ben sizin de gördüğünüz gibi zengin bir adam değilim bayım, fakat alçakgönüllü ve saygın bir hayat yaşıyorum, söylemem gerekirse British Müzesi'nde.
Como vê, não sou um homem de posses, mas ganho a vida de forma humilde e de forma respeitável, no Museu Britânico.
"POP, BAK DİNLE" ( British TV - 1965 ) Ne istediğimi biliyorsun.
Já sabes o que quero "POP, LOOK LISTEN" ( TV Britânica - 1965 )
Hükümet, İngiliz Havayolları ile Avrupa'ya yapılan feribot seferlerini kontrolüne aldı.
O Governo tomou conta da British Airways e dos ferries que fazem a travessia do Canal.
"Britanya Kuşları", "Kutsal Savaş" ın çok nadir bulunan ciltleri. Hepsi kelepir.
Aqui estão o "British Birds" e o "Catullus", e um exemplar raro do "The holy War", São todos pechinchas,
Çok teşekkür ederim. British Airways ile Rio'ya?
Muito obrigado.
Dördüncü Terminal efendim.
- British Airways para o Rio?
Geçen hafta, British Council'in Moskova'daki sesli ürünler....... fuarını ziyaret etmiş.
Ela visitou a Feira de Áudio do British Council, em Moscovo, - há, precisamente, uma semana.
British Museum'un modern sanat bölümü adına Fovizm akımı üzerinde çalışıyoruz.
Estamos a fazer um estudo sobre o fauvismo, para o museu britânico de arte moderna.
British Museum'dan gelen Dr. Fosswell ile New York Metropolitan Müzesi'nden gelen Schneider arasında rekabet yaratacağı kesin.
Haverá sem dúvida rivalidade entre o Dr. Fosswell, do Museu Britânico, e o Dr. Schneider, do Museu Metropolitano de Nova Iorque.
British Museum'un da işin içinde olması gerek tabi.
claro, o Museu Britânico tem de estar à frente das operações.
British Museum, keşfin başına benim geçmemi istiyor.
O Museu Britânico achou que eu devia chefiar as escavações.
Ben British Museum'dan Leonardo Fosswell.
Leonardo Fosswell, Museu Britânico.
British Museum'un antika bölümünün başındaki kişi, değil mi?
Não é o Conservador de Antiguidades do Museu Britânico?
British Museum, en kıdemli arkeologlarından başkasını asla göndermez.
O Museu Britânico só enviaria o arqueólogo mais graduado.
Yıllar önce, Tony kısa süreliğine British Intelligence ile çalıştı.
Há anos atrás, o Tony trabalhou por tempo breve, com Inteligência Britânica.
Geçmişini inceledim, ve bu olay bir kenara British Intelligence görevi boyunca temizmiş.
Eu corri a informação sobre ele, e aparte daquele incidente, com a Inteligência Britânica, ele estava limpo.
Bu British Airways ile. 765 pound. 7-6-5.
Da British Airways. Fica por £ 765. 7-6-5.
- Bangkok seferleri için başvurmamız için bir altın fırsat bu sefere İngilizler de talip.
É a nossa grande oportunidade de ganharmos a rota de Sidney para Banguecoque e a British também está de olho.
Ben British gizli örgütünden Basil Exposition
Eu sou Basil Exposition dos serviços secretos Ingleses.
Ben Basil Exposition British Gizli servisi.
Aqui é Basil Exposition da Inteligência Britânica.
- Eski İngiliz tarzı olabilir mi?
- Talvez Old British?
British Telekom'u suçluyorum.
Culpo a companhia telefônica.
Eğer fiyakalı bir Amerikalı değilsen o şekilde söylemeni isterim.
Standard British significa? Re.? Por isso a menos que sejas uma americana pomposa, eu iria com?
British müzesine saygılarımı iletin.
Dêem cumprimentos meus ao Museu Britânico.
Şimdi, seni ilk Brit ödüllerinde duydum Sahneye gittiğinde Michael Jackson'a tenasül etmiştin.
Ouvi-te pela primeira vez nos British Awards quando subiste ao palco fazer frente ao Michael Jackson.
Şey... Bembridge grubu British Museum'un müdürü olmayı... kabul etmem için yalvarıyor.
Bem... os académicos de Bembridge têm andado a pedir-me... para dirigir o British Museum.
- British Museum'da çalışıyor.
- Trabalha no British Museum.
British Museum'dan ödünçmüş.
Qual é o problema... - Caramba, isso é bizarro.
British Columbia'ya yaklaştım.
Estou perto de British Columbia.
Sezon boyunca sperm pıhtıları sahilleri güneydeki British Columbia'dan kuzeydeki Alaska'ya kadar yüzlerce mil boyunca tıkar.
Ao longo da estação, manchas de esperma barram as costas desde a Columbia Britânica, a sul, até ao Alasca, a norte.
British Columbia'da ilkbaharin baslari.
Estamos no início da Primavera na Colúmbia Britânica.
British Columbia'da, sular sogumaya baslar.
Na Colúmbia Britânica, a água começa a arrefecer.
Blackadder'ın British Museum'daki adamlarından birisin.
É um dos rapazes do Blackadder, do Museu Britânico. Olá.
" British Museum faks kayıtları.
O registo de faxes do Múseu Británico.
Merhaba British Airways, lütfen bu yolcunun biletini kesin.
Olá, British Airways. Preciso que me emita os boletins.
Grandmaster Flash ve Furious Five. Ve tabii ki ilk British Walkers ayakkabılarım.
Grandmaster Flash e os Furious Five... e, claro, meu primeiro par do British Walkers.
VANCOUVER BRITISH COLUMBIA
VANCOUVER COLÚMBIA BRITÂNICA