Brutal traduction Portugais
1,791 traduction parallèle
Büyük Cadı Shota gelip Darken Rahl'ın büyüyünce, öz babasını öldüreceği ve dünyanın görmüş olduğu en acımasız zorba olacağı kehanetinde bulundu.
Shota, a grande bruxa... veio ter comigo com uma profecia. Disse-me que o Darken Rahl crescerá para matar o seu próprio pai... e tornar-se-á no tirano mais brutal... que o mundo alguma vez conheceu.
- Hasiktir! Kolun yok!
- Brutal, não tens braços.
Hasiktir!
Brutal.
Ne parti ama!
Que festa brutal!
Harika bir yazıydı!
Brutal!
Sonra da dibe vurdun.
E houve uma queda brutal.
Kimse savaşın kaynağını bilmiyor ama kaynak her neydiyse savaş çok uzun ve çok acımasızdı.
Ninguém sabe a verdadeira causa da guerra. Mas qualquer que tenha sido, a guerra foi longa e brutal.
Acımasız dürüstlük?
Honestidade brutal?
Feci baş ağrısı var, değil mi?
Uma brutal dor de cabeça, certo?
İşte budur.
Meu, isto é brutal.
Gerçekten, büyük bir kayıp.
A sério. É uma perda brutal.
Canice öldürüldü ve ben bunu düzeltemiyorum.
E teve uma morte brutal e... E eu não posso... Consertar.
Çok zalimce görünüyorsa, üzgünüm, ama ben, toplumumuzu uyandırmaya çalışıyorum.
Bem, desculpe-me se lhe pareço tão brutal, mas seguro a sociedade com mão de ferro.
Yaklaşık 3 ay önce dadınız vahşice tecavüze uğramış.
À três meses atrás, a sua empregada foi vítima de uma brutal agressão sexual.
Çok berbattı.
Bastante brutal.
Şahane be dostum! Ve bunu sadece sarhoş olduğum için söylemiyorum.
É brutal, meu, e não estou a falar porque estou bêbado.
Acımasız bir Kolombiyalı uyuşturucu mafyası- - Metresini öldürüyor
Uma amante assassinada, um brutal barão da droga colombiano...
Hapishanenin psikolojik değerlendirmesi onu, vahşi, yüksek derecede zeki bir sosyopat olarak tanımlıyor.
Uma avaliação psiquiátrica da prisão chama o Gates de sociopata brutal e altamente inteligente.
Eğer çok konuşmaya başlarsam, bacağıma sağlam bir tekme atarak beni uyarabilirsin.
Se eu ficar informal, podes avisar-me discretamente com um pontapé brutal nas canelas.
Öyle ya da böyle ikimiz de Jor-El tarafından yaratıldık. İkimiz de insanlığı kurtarmak ve bu vahşi dünyaya barış getirmek için gönderildik.
Fomos ambos criados de uma forma ou outra pelo Jor-El, ambos com a intenção de salvar civilizações, de trazer a paz a um mundo brutal.
Müthiş!
Brutal!
Ve arkasındaki dehşet patlamaya da bakmıyor.
E nem sequer está a olhar para aquela explosão brutal!
Bu savaş daha önce gördüğünüz her şeyden daha acımasız olacak.
Esta luta será mais brutal do que alguma coisa que já tenham visto.
Bu fazla abartıydı, biberli.
Certo, isso foi um brutal exagero... apimentado.
Çok acımasız...
muitas vezes brutal...
Söylemem lazım, epey manyak göründü!
Tenho de te dizer, esta merda ficou brutal.
Karaoke, harika.
Karaoke, brutal!
Oh, yazık.
Brutal.
Deli olduğunu düşünüyorum!
É brutal!
Ve harika ve klinik deliliği derecesinde!
É maravilhosamente brutal!
Birdenbire tüyler ürpertici bir ses duyuldu. Bir an için acımasızca atılan dayağın sesini bastırmıştı. "
De repente, um horripilante grito ecoa, momentaneamente abafando o som da batida brutal.
Evet bu iğrenç bir durum ama tam zamanındaydı adamım.
É um lugar brutal. E bem a tempo também, meu...
Kesinlikle vahşice.
Completamente brutal.
- Müthiş.
- Brutal.
Dünkü mekik faciasının ve kızıma yapılan bu vahşice saldırının ardından halkım kendini burada emniyette hissetmiyor artık.
Na sequência do desastre do vaivém, ontem, LONDRES e deste ataque brutal à minha filha, o meu povo já não se sente seguro, aqui, por isso, tomei uma decisão.
-... başım çok kötü ağrıyor.
- Nada, só uma dor de cabeça brutal.
"Kendinizde, yönelim bozukluğu, uykusuzluk ve tecride maruz kalma dolayısıyla gerilim hissetmeye başladığınızda aklınıza mukayyet olmanız gerekir."
Precisas de aprender a deixar a desorientação, a privação de sono e o isolamento brutal passarem por ti e tentares não enlouquecer.
Yeni Buy More bir efsane.
A nova Buy More é brutal.
Acımasızca, vahşice öldürülmüştü.
Um crime sem sentido. Brutal e sem sentido.
Yeni Buy More efsane.
A nova Buy More é brutal.
Benim yöntemim fiziksel, psikolojik, acı verici ve canicedir.
O meu método é físico, psicológico, doloroso... brutal.
- Kelly çok eğlenceli.
A Kelly é brutal!
Bu sektörde rekabet büyük.
É um negócio brutal.
Batı Roxbury'de, elitlerin yaşadığı Bellevue Hill'deki bir doktorun vahşice öldürülmesi herkesi şok etmiş durumda.
Notícias de um brutal homicidio... de um médico num bairro exclusivo de Bellevue Hill... em West Roxbury chocou e apavorou... esta fechada comunidade...
Sizin adınıza bekleyemiyorum çocuklar, çünkü aşk yapmanız bir nevi dehşet bir ferahlama olacaktır.
Mal posso esperar para que vocês façam amor, porque vai ser uma libertação brutal.
Patlamayla oluşanlar dışında başka yara yok.
Não há lesões inconsistentes com estar no centro de uma explosão brutal.
"Ne parti ama!"
"Que festa brutal!"
Çok kötüydü.
Foi brutal.
Süper!
Brutal!
Harika.
Brutal...
Demek canice.
Brutal?