Busca traduction Portugais
15,745 traduction parallèle
Siktiğimin triyaj aracını tarayıp bulun.
Farei uma busca pela Triagem.
Devam edin. Ey merhametli ve ebedî Tanrı'm! Huzurunda durup kutsamanı dileyen bu erkek ve kadına merhametle bak.
Deus piedoso e eterno, olhai misericordiosamente para este homem e esta mulher que vos procuram em busca da vossa bênção...
Kapı kapı geziyorlar.
Eles estão à fazer uma busca de porta em porta.
Buraya intikam için gelmedin.
Não veio em busca de vingança.
Huzur bulmak istiyor musun?
Você busca a salvação?
Beş yıl önce savaşın neredeyse yok ettiği Amerikan halkı karanlığa doğru feryat etti ve o belirsizlikten umut içinde bir cevap gelmesini bekledi.
Há cinco anos, os americanos, divididos pela guerra, clamaram para a escuridão e viraram os seu ouvidos esperançosos para o vazio em busca de uma resposta.
Şu an, sadece arama iznini istiyorum.
Agora apenas quero um mandado de busca.
Şey, bu savcı diyor ki git onu yakala.
Esta promotora diz para ires busca-lo.
- Onları getiririm.
- Vou busca-los. - O que se passa?
Biz de burada, adalet arayışına çıktık.
E então, aqui, embarcamos numa busca por justiça.
Gerçek arayışı.
A busca pela verdade.
Bununla doğruyu bulamayız.
Não faz parte da busca pela verdade.
Sizce müvekkilimin yargılanmasını aceleye getirmeden önce gerçek katili bulmak için, her taşın altına baktınız mı?
Acha que procurou todas as pistas possíveis na busca pelo verdadeiro assassino deste caso antes de apressar-se em acusar o meu cliente?
Siz de hatırlarsınız, kudretli Ay Kralı'ndan koruyabilecek dünyadaki tek silah olan sihirli bir zırhın arayışı içinde Hanzo ta ötelerdeki Uzak Diyarlar'da gezinip duruyordu.
Se bem se lembram, o Hanzo percorria as Terras Distantes em busca de uma armadura mágica. A única arma em todo o mundo... que o podia proteger do poder do Rei Lua.
Varis arayışı için mi?
A busca por um herdeiro?
Yaşama, özgürlük, mutluluğu arama ve yanında çalıştığın şerefsizden nefret etme hakkı.
É vida, liberdade, a busca pela felicidade, e odiar o imbecil para quem trabalhas.
Wilderness Oteli'nin altında değerli taşlar arıyormuşsunuz.
Em busca de pedras preciosas sob a Casa Wilderness.
Tanıdığım bir çavuşu ziyaret ettim, aradığımız özelliklere uygun M. Maloneları içeren GCPD dosyalarına baktık.
Fui ver um sargento meu amigo e revistámos ficheiros da Polícia em busca de um M. Malone que cumprisse os requisitos.
Kendin de alabilirsin.
Podes ir tu buscá-lo.
- Bunu biliyorum. - O zaman al ondan!
- Vai buscá-las!
Onu ben götüreceğim ve ayrıca orada annem de bizimle olacak.
Eu venho buscá-lo. Além disso, a minha mãe estará connosco. Que óptimo!
- Ben getiririm onu.
- Vou buscá-la. - Ela que se lixe.
- Direkt gelip alacaklar mı?
- E depois eles vêm buscá-lo?
Lütfen, al onu!
Por favor, vá buscá-lo.
Daha sonra onun için geleceğim.
Depois venho buscá-la.
Şekerimi de istiyorum. Alacağım onu.
Quero o meu doce e vou buscá-lo.
Geri geldi. Alalım mı?
Vamos buscá-lo?
- Çağırıver Pike.
- Vá buscá-lo, Pike.
Çözün beni, gidip size getireyim.
Desamarrem-me e irei buscá-la.
Git al onu Rell.
Vai buscá-lo, Rell.
- Polisler onu bulur nasılsa.
E eles virão buscá-la. Sim?
- Onu kendim tutuklayacağım.
- Vou buscá-lo pessoalmente.
- Parayı bulamazlar, çünkü parayı kötü adamlar aldı bizi kaçıran diğer kötü adamlara verecekler.
Não vão encontrar dinheiro, porque os mauzões vieram buscá-lo e deram-no aos mauzões que nos raptaram.
Söylersen, Onu alıp güvenli bir şekilde buraya getireceğim.
Se me contares, eu vou buscá-lo. Trarei-o em segurança.
Kızı getir.
- Vai buscá-la.
Efendim, direniş yayılıyor.
Ele irá buscá-la. Os motins alastram.
- Git al onu, pencereye getir.
Vai buscá-lo. Trá-lo até à janela.
- Çabuk getirsen iyi edersin.
É melhor ires buscá-lo depressa.
Gelin alın.
Venham buscá-lo.
- Ben alırım.
- Vou buscá-la.
Onu aldım ve iki başka kızla vadide bir evdeyiz şimdi.
Fui buscá-la e agora estamos numa casa no vale com outras duas raparigas...
Onu almaya birini göndereceğim.
Vou mandar buscá-la.
Gidip alın ve sayın.
Vá buscá-lo e conte-o.
Tamam, gidip onu alalım.
Muito bem. - Vamos buscá-la.
Onu senin alman harika.
É ótimo ires buscá-la.
- Alabilecek misin?
- Podes ir buscá-la?
Antia bugün gelmemi garipsedi mi?
A Antía acha estranho eu ter vindo buscá-la hoje?
Buraya onu götürmeye geldiğini düşündüğü için kızgın.
Está zangada porque acha que vens buscá-la.
Saat onda bu otelden onu alacaksınız.
Irá buscá-la a este hotel às 10h.
- Kontrol edeceğiz.
- Vamos fazer uma busca.
Ben de dosyaları getireyim.
Vou buscá-los.