Caleb traduction Portugais
2,538 traduction parallèle
Caleb Richards mı bu?
É o Caleb Richards?
- Caleb? - Bana gittiğini söyle.
Caleb?
Caleb mi?
O Caleb?
Dinle... Caleb bir daha yanına gelirse bana veya annene söylemeni istiyorum, tamam mı?
Ouve... se o Caleb chegar perto outra vez, quero que me digas ou à tua mãe, está bem?
Caleb Richards ile konuştum.
Falei com o Caleb Richards.
Aslında burası Caleb'ın küllerinin savrulduğu yerden çok uzak değil.
Não estamos longe de onde atirámos as cinzas do Caleb.
Caleb'ın külleri burada savruldu.
As cinzas do Caleb estão aqui.
Caleb Richards da döndü.
O Caleb Richards voltou.
- Sence Caleb mı yaptı?
Acha que foi o Caleb?
- Caleb mı?
Caleb?
Caleb o avcı barakasında bir şey arıyordu.
O Caleb estava à procura de alguma coisa na cabana de caça.
Bankayı Caleb mı soydu sence?
Acha que o Caleb roubou o banco?
Caleb'ın cesedini bulan adamın adı neydi?
Como se chamava o homem que encontrou o seu corpo?
Caleb Richards'ın yaptığını düşünüyorum.
Acho que foi o Caleb Richards.
Caleb 13 yıl önce zırhlı aracı soyar parayı av barakasının yanında gömmeye gider, kalp krizinden ölüverir.
O Caleb roubou o carro forte há 13 anos atrás, foi enterrar o dinheiro na cabana de caça, caiu morto por enfarto.
Pekâlâ, bu soygunu yapan kişiyi hiç yakalayamadık ancak bunu Caleb'ın yaptığına dair hiçbir kanıt yok.
Nunca encontramos o homem que fez aquele roubo, mas não há provas que fosse o Caleb.
Benim görüşüme göre, bu Bay Getheard Caleb'ı ölü bulup parayı aldı.
A seguir, no meu ponto de vista, o Sr. Getheard encontrou o Caleb morto, e ficou com o dinheiro.
Caleb'ın kanunla birkaç anlaşmazlığı var - ufak şeyler.
O Caleb teve alguns problemas com a lei ; coisa pequena.
Dün Caleb ile konuşurken kendisi bir çekiçi yıkıyordu.
Ontem, quando fui falar com o Caleb, ele estava a lavar um martelo.
İkimiz gideriz. Caleb ile konuşuruz, tamam mı?
Vamos ambos falar com o Caleb, está bem?
Ölmeden önce Caleb'ı tanıyordun.
Conheceste o Caleb, antes dele morrer.
Yani sence bu davranış Caleb'ın ölümden dönmesinin bir sonucu mu?
Então, achas... que este comportamento resulta dele ter regressado dos mortos?
Jacob ve Caleb gibi geri döndü.
Como o Jacob e o Caleb, ela está de volta.
Caleb'ın ölümü ve paranın bulunmamasıyla elbette kimse onun yaptığını düşünemedi.
Com o Caleb morto e nenhum dinheiro encontrado, claro que ninguém ia pensar nele por isso.
Caleb onun haberi olmadan bilgisayarına veya dosyalarına falan girmiş olmalı.
O Caleb deve ter tido acesso ao seu computador ou alguma coisa assim, sem que ela soubesse.
- Caleb.
- Quem? - Caleb
Caleb'da da aynı belirtiler var.
O Caleb tem os mesmos sintomas.
- Demin Caleb'i geçtik.
Acabámos de passar pelo Caleb. O quê?
Sanırım Caleb'ın yerini biliyorum.
Acho que sei onde está o Caleb.
Caleb Richards'Şerif Langston konuşuyor!
Caleb Richards! Aqui é o Xerife Langston!
Hadi Caleb!
Vá lá, Caleb!
Hadi şunu bitirelim Caleb!
Vamos acabar logo com isto, Caleb!
İçeri girmek zorunda kalacağız.
Vamos ter que entrar lá. Caleb!
- Caleb!
Caleb!
Pekâlâ, en azından Caleb'i arıyorlar mı?
Bem, eles pelo menos andam à procura do Caleb?
Caleb Richards geri dönen adam. Kaçtığını söylüyorlar.
Caleb Richards... o, digamos, o homem que havia voltado...
Yani Caleb Richards'la başa çıktığın gibi mi?
Queres dizer como lidaste com o Caleb Richards?
Caleb Richards... bütün haberlerde var.
Caleb Richards... ele está em todos os noticiários.
Peki ya Caleb Richards?
E sobre Caleb Richards?
Madem Tanrının lütuflarından biriydi o halde neden Caleb'in geri dönüp cinayet işleyip çalmasına izin verdi?
Você sabe, se ele é um presente de Deus, então porque deixou ele o Caleb voltar para matar e roubar?
Caleb'in neyi neden yaptığını bildiğimi iddia etmiyorum.
Não tenho a pretensão de saber porque Caleb fez o que fez.
Caleb Richards kuzenimi öldürdü.
Caleb Richards matou o meu primo.
Peki ya Caleb'a olanlar?
E sobre o que aconteceu com o Caleb?
- Abim Caleb geldi. - Ne?
- O meu irmão, Caleb, esteve cá.
Caleb, Dylan'ın babası.
O Caleb é o pai dele.
Caleb... ve Miranda, o bu lanetin kurbanı olarak çoktan öldü.
A Remy, o Luke, a sua irmã Olivia, eu, o Caleb, e a Miranda, que já morreu, vítima desta maldição.
Bu iyi bir şey, Caleb.
É uma coisa boa, Caleb.
Caleb.
Caleb.
Caleb geri döner...
- O Caleb volta...
Bu Caleb...
Este Caleb...
Çünkü bu diğer vakaların her ikisinde oluyor. Caleb ve Rachael.
Porque...