English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ C ] / Cameron

Cameron traduction Portugais

2,893 traduction parallèle
Cameron yanılıyor.
O Cameron está errado.
Cameron sana her ne teklif ettiyse bu yalan üzerine kurulu. Hiçbir şeyi yok.
O que quer que o Cameron lhe ofereceu, é baseado em mentira, ele não tem nada.
Harvey, Cameron'ın nasıl çalıştığını iyi bilirim.
Harvey, eu sei como funciona o Cameron.
Yarın Cameron'la yeminli ifaden var.
Os testemunhos estão marcados com o Cameron para amanhã.
Cameron istediğini söyleyebilir, Darby senden bu dava ile ilgilenmeni istedi.
O Cameron que diga o que quiser. O Darby pediu para ficares com o caso.
- Ben de etmiyorum. Cameron'dan daha iyi olduğunu kanıtlamak için kadının hayatının beş yılı ile kumar oynamak mı istiyor musun?
Queres apostar cinco anos da sua vida para provar que és melhor que o Cameron?
Güzel iş çıkarmışsın Bay Cameron.
Bom trabalho Sr. Cameron.
Liber8 ile fazla yakın. Er ya da geç bizi onların merkezine ulaştıracağından şüphem yok. Fonnegra, Cameron.
Ele está tão envolvido com a Liber8, que tenho a certeza que ele nos vai levar ao líder mais cedo ou mais tarde.
Şu sıralar genç Bay Randol hapisten çıkıyor.
Fonnegra, Cameron. O Sr. Randol está a ser solto neste momento.
Cameron.
Cameron!
Hissettiklerini anlıyorum Cameron.
Percebo o que sentes, Cameron. Percebo mesmo.
- Ajan Cameron?
Agente Cameron?
- Ben de seni dostum. Adım Cameron Murphy. Um...
O meu nome é Cameron Murphy.
Cameron, tanıştığımıza memnun oldum.
Cameron. Prazer em conhecer-te.
Çocukluk arkadaşım Cameron Murphy ile tanış.
Quero que conheça o meu amigo Cameron Murphy.
- Ben Cameron.
- Cameron.
Lisa, Cameron.
Lisa, Cameron.
Cameron, senle ilgili çok şey duydum.
Cameron, Ouvi falar muito de ti.
Ray, arkadaşımla tanışmanı istiyorum.
Ray. Quero que conheças o Cameron Murphy.
Cameron, sen şu açık alanı ara.
Verifica o lado mais distante do campo, Cameron.
Cameron, beni duydun mu?
Estás a ouvir-me, Cameron?
Hiçbir yere gitmeyeceksiniz, Cameron, lütfen!
Vocês não podem sair daqui. Por favor, Cameron.
Bu da nedir, Cameron?
Que merda é esta, Cameron?
Cameron, Ray'in halinde bir gariplik var.
Cameron. Há qualquer coisa de errado com o Ray.
Cameron!
Cameron.
Harvey bu ne tesadüf?
Que coincidência. Cameron.
Cameron, yeniden işsiz olduğuna göre buraya gelebilmene şaşırdım.
Admira-me que tenhas dinheiro para isto, estando desempregado.
Onları kandırdığını sanabilirsin Cameron ama eninde sonunda anlayacaklardır.
Podes pensar que os enganaste, mas hão de perceber o que andas a fazer. - Tu não percebeste.
Saçmalık bu, Cameron.
Isto é treta. Tínhamos um acordo.
Ava'yı çıkarmak için ne yapman gerekiyorsa onu çünkü Cameron onu içeride tutmaya çalışacak.
- Tudo para libertar a Ava. Vão tentar mantê-la detida.
Cameron Dennis üstüne daha çok gelecektir.
Cameron Dennis irá atacá-la ainda mais.
"B" takımı savcılıkta çalışıp Cameron Dennis'e özel bir savunma stratejisi geliştirdi.
A equipa B trabalhou na Procuradoria e criou uma estratégia defesa com base no conhecimento específico do Cameron Dennis.
Cameron Dennis. Orospu çocuğu. Bize oyun oynadı.
Cameron Dennis, o sacana.
Düşünüyordum da nasıl Cameron bizi aldatmak için anlaşmayı kullandıysa neden biz de onu aldatmak için kefalet duruşmasını kullanmıyoruz?
Estava a pensar, como o Cameron usou o acordo para trair-nos, por que não usamos a audiência da fiança para traí-lo de volta?
Sayın Hakim, Cameron Dennis'in savcı olarak baktığı 87 cinayet davası var.
Meritíssima, tenho uma lista de 87 casos de homicídio julgados por Cameron Dennis.
Cameron, çağırılmadan gelip duruyorsun ve ben de sebebinden emin değilim.
- Cameron. Estás sempre a aparecer de repente e eu não sei porquê.
Sen de Cameron Dennis'e bana karşı kullandığı anlaşmayı önerebilirdin.
Conseguiu um acordo que está agora a ser usado contra mim.
İhtimaller Cameron'ın bunu yapmasını beklediği şeklinde ve yarın bir telefon alıp onu yeni bir rüşvet suçlamasından kurtarmaya çalışacağız.
O Cameron deve estar a contar que ela o faça e seremos chamados amanhã por causa do novo suborno.
Ve o hangi avukatı tutarsa tutsun Cameron ile baş edemeyecek.
E o novo advogado não aguentará o Cameron em tribunal.
- Çünkü Cameron peşini bırakmayacak.
Ele não vai parar com isto.
Tanıklar Amerikalı olmadığına göre Cameron onlara mahkeme celbi gönderemez.
As testemunhas são estrangeiras, o Cameron não pode intimá-las.
- Evet, yapacak. - Ava açıklama yaparsa Cameron hemen üstüne atlar.
- Se fizer o depoimento, o Cameron não a larga.
Cameron Dennis'in anlayacağı şey bu.
- Mas é o que o Cameron fará parecer.
Konuşursan Cameron Dennis seni paramparça eder.
Se for depor, o Cameron Dennis irá arrasá-la.
Cameron bu müdafaayı delile dönüştürecektir.
O Cameron irá usá-lo como prova.
Seni konuşturacak olan Cameron.
O Cameron é que vai abalá-la.
Artık Cameron'da boktan, kanıtsız ve 2 haftadan az zamanının olduğu bir dava var. Dur bir saniye.
E agora o Cameron tem uma argumentação da treta não tem provas e tem menos de duas semanas para arranjar mais.
- Cameron. O bir katil.
Cameron, ele é um assassino em massa.
Cameron Dennis'i araştırdın.
Investigaste o Cameron Dennis.
Cameron'ın tanıkları asla mahkemeye çıkmaz.
E as testemunhas do Cameron não irão depor.
Asıl sorun Cameron Dennis değil.
- O Cameron não é o problema.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]