Canlı olarak traduction Portugais
1,095 traduction parallèle
Tekrar ediyorum, canlı olarak.
- Repito, captura com vida.
- Ona canlı olarak ihtiyacım var.
- Preciso de uma cobaia viva.
Sayfaları bulamazsak, onlara canlı olarak ihtiyacımız var.
- Não. Se não conseguirmos reaver as páginas, precisaremos deles vivos.
Ben ona canlı olarak lazımım.
Ele precisa de mim viva.
Burası KPPD Chinquapin Parish'in bir numaralı radyo istasyonu Devils takımının soyunma odasından canlı olarak sunuyoruz.
Esta é a KPPD, a rádio preferida de Chinquapin Parish, a emitir em directo do vestuário dos Devil.
1 6. geleneksel "Yılbaşı Rock Gecesi" size canlı olarak...
A 16ºbaile da véspera de Ano Novo, em directo...
Ben Tony Pope, olay yerinden canlı olarak bildiriyorum.
Tony Pope, ao vivo para Hard Core, no ato e na tua cara.
Ve bu akşam hava kararırken WCCN kameralarımızın canlı olarak yakaladığı, baskın sahnesini izlemektesiniz.
Esta foi a cena mais cedo esta noite quando os nossos WCCN câmaras pegou o ataque ao vivo como aconteceu.
... JFK'deki soygun mahallinden canlı olarak bildiriyor.
... do local do assalto no aeroporto JFK.
Sadece bir hünerini daha sergile seni dizlerinden kesip canlı olarak gömerim.
Tenta fazer alguma coisa... e eu corto-te as pernas e enterro-te vivo.
Onu geri istiyorum... canlı olarak.
Tragam-mo... Vivo!
Seni görmek harika canlı olarak.
Que bom ver-te... viva.
Buradan ikimizden sadece biri canlı olarak ayrılacak.
Só um de nós sairá daqui com vida.
Bilirsin, onu canlı olarak en son gören benim.
Sabe, fui provavelmente a última pessoa que o viu vivo.
- Mademoiselle Grey, Madame Giselle'i en son ne zaman canlı olarak görmüştünüz?
Quando foi a última vez que viu a Madame Giselle com vida?
Canlı olarak dönersiniz.
Podemos encará-las vivos.
Eğer o kahrolası parayı ve kitabı geri alamazsam, bu hücreden canlı olarak çıkamayacaksın.
Se não receber de volta aquele maldito caderno e o dinheiro, não vais sair desta cela vivo!
Bu gezegenden tek bir Nol gemisinin canlı olarak kaçmasına izin vereceğimi düşünüyor musun?
Achas que permitiria que um único Nol saísse vivo deste planeta?
Bu onursuzluk yüzünden Tosk'un bildiği en büyük rezilliğe katlanacaksın - esir alınıp canlı olarak geri götürüleceksin.
Por esta desonra, sofrerás a maior humilhação que os Tosk podem conhecer :
Bu gemiden canlı olarak ayrılmanız için tek şansınız, söylediğimi yapmanızdır.
A única forma de sair com vida desta nave é fazer o que Ihe digo.
Şimdi de polis merkezine canlı olarak bağlanıyoruz.
Vamos em directo à Central de Polícia.
Canlı olarak derimin yüzülmesini tercih ederim!
Prefiro ser esfolado vivo.
Bir kaç yıl önce onu Drakula rolüyle canlı olarak izledim.
Há poucos anos atrás vi-o a fazer de Drácula ao vivo.
"Hala burdasın ha, Tressilian"? Canlı olarak.
"Ainda por aqui, Tressilian?" Vivo!
- Onu yakalayıp nöbet yerine geri getireceğim... Eğer Deianeira'nın benimle canlı olarak dönmesine izin verirsen.
Eu apanho-o e devolvo-o ao poste... se concordar em deixar que Deianeira volte comigo ao mundo dos vivos.
Yarın onu burada istiyorum, canlı olarak.
Eu o quero aquí, amanhã, vivo.
Hemen, Wayne Gale'in bir ayaklanmanın tam ortasında röportajına devam ettiği Botongo Cezaevi'ne canlı olarak bağlanıyoruz.
Estamos em directo com a Penitenciaria de Botongo onde Wayne Gale continua a sua entrevista no meio de um motim.
Şimdi... git buradan... git ve o bomba uzmanını bul... ve onu... bana canlı olarak getir...
Agora, vais sair... e vais encontrar o especialista em explosivos. Vais... trazê-lo vivo... antes de eu enterrar o Tomas.
Benim... benim seni canlı olarak geri götürmem lazım, çünkü patronum... ölürken gözlerinin içine bakmak istiyor.
O que preciso... é de levar-te vivo, porque o meu chefe... quer olhar-te nos olhos quando morreres.
Olay yerine canlı olarak bağlandıktan sonra bandı tekrar göstereceğiz.
Iremos repetir a cassete depois da reportagem em directo do local.
Mümkünse canlı olarak.
Se possível vivo.
- İşte, orada. - Canlı olarak yakalamaya çalışın.
- Ali está ele, nas barras das brincadeiras.
Ben göçtüğümde, benimle birlikte canlı olarak gömülebileceksin.
Quando morrer, serás enterrado vivo comigo.
Susan Schiffer canlı olarak bildiriyor.
Em directo, Susan Schiffer.
Canlı olarak dön.
Volte vivo.
Size canlı olarak PharmaKom lablarından yayınlanıyor.
vai chegar a si em directo dos laboratórios da PharmaKom.
Canlı olarak Chicago'dan Dermot Conley'e bağlanıyoruz.
Vamos em directo para Chicago com Dermot Conley.
Kaza mahaline canlı olarak bağlanıyoruz.
Vamos em directo para o local do acidente.
Canlı olarak yakalanıp incelenmesini istemiyor musunuz?
Não quer que a apanhemos viva para a estudarem?
Ve ailen bağırıyor "Allahım canlı olarak yanıyoruz."
E a sua família a gritar : "Oh meu Deus, estamos a arder vivos!"
OCP seni canlı bir doku üzerine yapılmış bir makine olarak tanımlıyor.
A OCP define-o como uma máquina. Com algum tecido humano.
Doğal olarak canlı olmayı tercih ederdin.
Naturalmente preferia estar vivo. Vivo num caixão é melhor do que vida nenhuma.
Tüm canlılar için saygı düzenli olarak tuvalete gitmek ve bir blazer ceket.
Respeito por todas as formas de vida uma boa evacuação regular e um casaco azul.
Benim canlı bir varlık olarak durumum bahis konusu olduğunda haklarımı korumak için savaşmıştınız.
Quer saber o motivo pelo qual não quis arriscar a vida das pequenas máquinas?
Her yıl düzenlenen Tigers Club Partisi'nden canlı yayınla evlerinize konuk olmaktan Radyo Dla ekidi olarak mutluluk duyuyoruz.
Foi um prazer, uma honra, para a Rádio Dia, levar ao seu lar, a tradicional transmissão da festa de ano novo do Clube dos Tigres.
Hepsini bağlanmış olarak istiyorum, canlı ya da ölü. Hepsini gözetim altına koyun.
Ponha todos eles em observação.
- Demek istediğin, o canlı. - Yaklaşık olarak.
- Quer dizer que... está vivo.
Önce seni canlı kalkan olarak kullanacağım.
Primeiro vou usá-lo como um escudo humano.
Okul öncesi topluluğun lideri olarak bu görevi alıp arkadaş canlısı olma özelliğini müdürlüğe tekrar kazandıracağım.
Enquanto presidente da Associação de Pais, estou encantadíssimo por estar aqui. Acho que agora o director será um amor.
Hayır. Bir ışık varlığı olarak tüm canlılara sevgi beslerim.
Como filho da luz, devo compadecer-me de todas as criaturas vivas.
Büyük ihtimalle onun hayaletini hacklemeye çalışıyor zaten hayalet toplantı da canlı bomba olarak kullanılacak.
Provávelmente tentando invadir o fantasma dela. ... e então matar as pessoas na reunião.