Casper traduction Portugais
392 traduction parallèle
- Onu Caspers Sırtında bulduk.
- Foi na montanha Casper.
" Casper Katz'ın hanesine izinsiz girmiş...
" entrou na residência de Casper Katz...
- Tıpkı senin gibi, Casper.
- Assim como tu, Casper.
Casper, ne yaptığını sanıyorsun?
Casper, o que estás a fazer?
- Casper, sen beni öldüreceksin.
- Casper, tu deixas-me doente.
Neden Casper, bütün herkesin forması var da neden senin yok?
Porque é que todos conseguem ter um calção e tu não?
- Şimdi bunun ne ilgisi var, Casper? - Bilmiyorum.
- O que é que uma coisa tem a ver com a outra?
- Sana forma vereceğim, Casper.
- Vou te arranjar um calção.
- Şimdi belanı buldun, Casper. - Kapa çeneni.
Agora lixaste-te, Casper.
Taşaklarını sıcak tutar, Casper.
Vais ter as tuas bolas aquecidas, Casper.
Casper, içine sok.
Casper, despacha-te.
- Biafra'dan yeni döndü de. - Yukarı çek, Casper.
- Ele acabou de voltar do Biafra.
Aşağı çek, Casper.
Senhor. Puxa para baixo, Casper.
Hareketlerine dikkat et, Casper.
Cuidado aí, Casper!
Casper, seni almak zorundayım. Gel.
Casper, Sou obrigado a ficar contigo.
- Kaleci kimdi? - Casper'dı.
- Quem vai para a baliza?
- Casper sen nerede oynuyorsun?
- O Casper. - Casper, qual é a tua posição?
Casper.
Casper!
Casper, sen kendini ne sanıyorsun?
Casper, o que achas que és, rapaz?
- Acelen mi var, Casper?
Com pressa, Casper?
Casper duş yaptı mı?
- Casper tomou banho?
Casper duş yaptı mı?
Casper tomou banho?
- Speed, Casper gibi yumruğu yiyeceksin.
- Speed, depois de Casper vais ser tu.
Kimse senin duş yaptığını görmemiş Casper, çünkü yapmadın.
- Ninguém te viu tomar banho, Casper. Pois tu não tomaste.
Casper.
- Casper!
Kalk, oğlum.
Casper! De pé!
- Uyuyordun değil mi, Casper?
- Estavas a dormir, não, Casper?
Sen ne dersin, Casper?
E tu, Casper?
- Casper.
- Casper!
Tıpkı senin gibi, Casper.
Como tu, Casper.
- Ona doğanı anlat, Casper.
- Conta-lhe sobre o falcão, Casper.
- Tamam, Casper.
- Muito bem, Casper.
- Bir şeyler var mı, Casper?
- Tens cigarros, Casper?
Otlakçı Casper, senin adın bu olmalı.
Casper o crava, é como te deviam chamar.
Ona Casper bile demiyorlar.
Eles nem te chamam Casper.
- Casper, daha ölmedin.
- Casper, não estás morto.
Casper'a gücünüz yetiyor, değil mi?
Ele é do teu tamanho, Casper, não é? Ein?
"Bakın, Billy Casper ve evcil doğanı." Diyor.
"É o Billy Casper e o seu falcão de estimação." Fico fulo.
Bu senin o meşhur ağabeyin değil mi, Casper?
Não é o teu ilustre irmão, Casper?
Oliver, Stenton, sonra Walker.
Oliver, Stenton e depois Walker. - Sou Casper.
- Ben Casper'ım
- Casper.
- Casper.
Oh, senta-te, Casper.
O, otur, Casper. Seninle daha önce görüşmüş olmalıydım, değil mi?
Eu deveria ter-te visto mais cedo, não?
Peki öyleyse, Casper, aklında ne tür bir iş var?
Então, Casper, que emprego tens em mente?
Casper?
Casper?
Peki, Casper.
Casper.
Haydi, çabuk, Casper.
Vamos, rápido, Casper.
- Casper'ın.
- Casper.
Terledin mi Casper?
Assustaste-te, Casper?
Aferin, Casper.
Muito bem, Casper.
Ne oldu, Casper?
Qual o problema, Casper? Perdeste alguma coisa?